Kesinlikle yok translate Spanish
1,633 parallel translation
- Kesinlikle yok.
- Para nada.
Kesinlikle yok.
Para nada.
- Kesinlikle yok!
- ¡ No tengo teléfono!
Bu konuda bir sorunumuz var mı? Kesinlikle yok.
Por supuesto que no.
Kesinlikle yok.
No hay que avergonzarse en absoluto.
Belki olmaz ama sen kesinlikle yok olacaksın.
Quizás no... pero tú sí.
Kesinlikle yok.
Absolutamente nada.
Sevgili münakaşası kesinlikle yok.
Absolutamente ninguna pelea de amantes.
Zekisin. Sadıksın. Meksikalı Amerikalılar hakkındaki önyargılarımı kesinlikle yok ettin.
Eres inteligente, leal y destruiste mis ideas preconcebidas sobre los chicanos.
Kesinlikle yok.
Está claro que no es verdad.
Uzaktan şut atmak kesinlikle yok.
Los goles de campo no son una opción.
kesinlikle yok.
Claro que no.
Kemanı bırakmana... ve futbol oynamana da kesinlikle gerek yok.
No hay razón para dejar el violín y no hay razón alguna para jugar fútbol...
- Kesinlikle. - Peki ya diğer adam? - Önemi yok.
¿ Y el que sobra?
Kesinlikle Yeşil Kartı yok, ama başka her şeyi var.
Sin duda no tiene green card pero tiene todo lo demás :
Tekrar ediyorum, kesinlikle Ramboculuk yok.
Están prohibidos los Rambos.
"Graeme Obree, İskoçya'nın yerel kahramanı. Buna kesinlikle şüphe yok."
Graeme Obree seguramente es el héroe de los pueblitos de Escocia.
Ve bu sersemler kesinlikle, bir yeri tamamen yok etmeden, oraya en büyük zararı vermeden ordan ayrılmazlar
Son unos capullos neo-nazis espitosos que leen y recitan... Mein Kampf como si fuera un cuento de hadas. Son crueles que te cagas, tontos del culo... y se ponen mega-rallaos...
Herkes yerini almış durumda ve kesinlikle bir terslik yok
¿ Y no ves nada raro? ¿ Ni marrones, ni nadie merodeando, ni amenazas? ¿ Nada?
- Bunun açlıkla hiç alakası yok bence bu kesinlikle çok gereksiz Bunu söylememeliydin evliliğimizin anlamı yok mu?
Nadie tiene hambre. Eso fue, muy descortés. No tenías por qué decir eso.
İğrenç yemekler hazırlıyor ve kesinlikle elinin ayarı da yok.
No puedes controlarla? Esa comida tiene demasiadas calorías
Kesinlikle sorun yok.
Está muy bien.
Kesinlikle hiçbir şeyin anlamı yok.
Nada tiene sentido.
Beni bekleyen akşamın kesinlikle hiçbir üzücü tarafı yok. - Bayan Campbell?
No hay nada triste acerca de la noche que tendré.
Kesinlikle yok.
Por supuesto.
Ori galaksisine varışımla düğünüm arasında, ki bu kesinlikle emin olduktan sonraydı, insani olarak gebe kalmış olmamın benim bildiğim hiç bir olasılığı yok.
Entre mi llegada a la galaxia Ori y mi noche de bodas que definitivamente fue después de que lo supiera con seguridad. No hay forma humanamente posible, que yo sepa de que pudiera quedarme embarazada.
Kesinlikle. Hiç bir şey yok.
Definitivamente. seamos todos gentiles.
Ve, kesinlikle, babanin bundan bir çikari yok.
Y sin duda su padre no puede estar a favor de eso.
Kesinlikle yok.
Desde luego.
Artık daha fazla konuyu saptırmak yok, solucan yok ve kesinlikle gökkuşağı yok. Sanırım biri yola koyulmak için yanıp tutuşuyor. Gideceğin yere varmak için sabırsızlanıyorsun.
wow, suena como su alguien tuviera un caso de fiebre de destino te preocupas mucho acerca de a donde vas tienes que enfocarte menos en el adonde y mas en el vamos
Kesinlikle 11 yaşındaki oğlumun arabayı göle düşüreceği hakkında hiç bir fikri yok.
No tenía idea de que mi hijo de 11 años... iba a sumergir ese coche en el lago dos meses después.
Kesinlikle yok.
De ninguna manera.
Hakim yok, jüri yok bu olay kesinlikle kendi içimizde kalmalı.
Sin juez y sin jurado. Esto es algo interno.
Sağnak yağmur yağarken taksiye binmiş yani kesinlikle biliyoruz ki pek yakın arkadaşı yok.
Y que el taxista lo recogió cuando llovía a cántaros lo que demuestra que no es de color.
Evet, kesinlikle eşcinselce bir şey yok.
Sí, y definitivamente no es algo gay.
Kesinlikle bunun hakkında bilgim yok.
Ciertamente no tengo nada que ver con ello
Çünkü bununla yüzleşelim : Ne de olsa sonuçta Connecticut'tan şımarık, bencil, nevrotik bir kızsın ve kesinlikle bunun hakkında bir fikrin yok...
Porque, al final del día sólo eres una muchacha consentida, egoísta y neurótica de Connecticut que no tiene ni idea de cómo...
Bugünlerde işin içindeki herifler... Yani artık tamamen farklı bir nesil. Kural yok, aile yok ve kesinlikle saygı da yok.
La gente en el juego en estos d � as es una raza completamente distinta sin c � digo, ni familia y con seguridad sin respeto.
Şimdi paniğe kapılıyorum çünkü bu araştırmamı belirleyecek bir gün ve kesinlikle işe gitmemin hiçbir yolu yok.
Ahora entro en pánico porque es el día de definiciones en mi investigación y no tengo ninguna forma de llegar al trabajo.
Yani Bay Logan, anladığınızı umuyorum ki... kesinlikle kaybedecek bir şeyim yok.
Así que, señor Logan, espero que entienda... que no tengo absolutamente nada que perder.
Ve Kacey'in hayatında bana kesinlikle ihtiyacı yok bu yüzden ikimize de bir iyilik yapıp onu bir daha buralara getirmeyin olur mu?
Y está muy claro que Kacey no me necesita en su vida así que háganos un favor a las dos, y no la traiga otra vez por aquí, ¿ sí?
Kesinlikle yok!
¿ Actualmente tiene una aventura con el Sr. Pope?
- Yalnız gelmemin sakıncası var mı? - Kesinlikle yok, bayım.
- Para nada, señor.
Yani kesinlikle gece esnasında Yok olmadı mı?
Así que el anillo definitivamente no desapareció durante la noche.
Kavga ettiğimizi söylemeye gerek yok, ben ve bay "Havlunu kullanabilir miyim" le... Kesinlikle ipleri kopardık.
No es necesario aclararlo, yo y el Sr "puedo traerle más toallas calientes" no nos llevamos del todo bien.
Bunu yayınlamanızda kesinlikle yanlış bir şey yok.
Es necesario que difundas esto.
Biri işe köpeğini getirmiş ve kesinlikle ayağında kendi dışkısı yok!
Alguien trajo su perro al trabajo. Y definitivamente no tiene su propia caca pegada en las patas.
Beyler, burada öyle birisiyle karşı karşıyayız ki onun kesinlikle bir yaşamı yok!
Caballeros, aquí estamos tratando con alguien que... carece totalmente de vida.
Okyanusların genel ekolojileri hakkında nispeten az şey biliyoruz ve çok miktardaki yırtıcıyı yok ederek risk almak kesinlikle tahmin edemeyeceğimiz sonuçlar doğurabilir.
Sabemos relativamente poco acerca de la ecología general del océano y el riesgo de eliminar un gran número de depredadores del área puede tener consecuencias de las cuales no tenemos idea en absoluto.
Kesinlikle kardeşinle hiç bir ortak noktanız yok.
No tienes nada en común con tu hermano.
Kesinlikle yok.
En absoluto.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65