Sanırım yok translate Spanish
2,733 parallel translation
Sanırım yok, kanka, kusura bakma.
- No creo, lo siento.
- Evet sanırım yok..
- Sí, no, creo que
Sanırım yok.
Supongo que no.
Hayır, sanırım yok.
No supongo que no.
Sanırım yok. Ne boktan bir kasaba bu böyle.
Una villa con carencias culturales.
Sanırım yok.
Eso pensé.
Sanırım başka bir seçeneğimiz yok, değil mi?
Supongo que no tenemos elección, ¿ no?
Bir sorun yok sanırım.
Creo que estamos bien.
Sanırım bu işin ne kadar süreceğini öngörmenin bir yolu yok.
No lo sé, supongo que no hay forma de saber cuánto tiempo llevará esto.
Sanırım birçok MotoGP motosiklet sürücüsü motokrosta yaralanıyor. Çünkü hız yapma azmimiz var ama tekniğimiz yok.
Muchos de los pilotos de MotoGP se han lesionado haciendo motocross, porque tenemos el impulso de ir rápido, pero nos falta técnica.
Ve bakın ne diyeceğim, sanırım yanımda kalmanızın bir sakıncası yok. Tamam mı?
Y saben, supongo que se pueden quedar después de todo, ¿ ok?
Sanırım geçmişten kaçmanın bir yolu yok.
Así que supongo que realmente no puedes escaparte de tu pasado.
Ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok ama garsonumuz biraz çılgın görünüyor duruma uysak iyi olur sanırım.
No tengo ni idea de qué está pasando.
Sanırım o biletlere artık ihtiyacımız yok.
Dios mío.
Hayır, sanırım bir önemi yok.
Nada, no importa. Ya lo sabes.
Öyle ki... birkaç günlüğüne yalnız bıraktım bu zaman sarfında, neredeyse ARC'ı yok ediyordunuz, ve sen ya gelecekten gelen bir ziyaretçisin, ya da sanırım, daha da yüksek ihtimalle ben tıbben kafayı yedim.
Así que... Os dejo por cuestión de días y en ese tiempo casi destruyen al ARC y tú resulta que eres un visitante del futuro o, más bien, y creo que esta es - mejor opción, estás clínicamente loco.
Daha fazla dinlememize gerek yok derken sanırım herkes adına konuştum.
Yo... creo hablar por todos cuando digo eso, Uh, no necesitamos escuchar nada más.
Sanırım. Kökeninle ilgili bir şey yapmaya vaktimiz yok.
No hay tiempo de hacer nada con respecto a tus raíces.
Başka sorum yok, sayın hakim. Affedersiniz sanırım yanlış odaya geldim.
No hay más preguntas, su señoría.
Yok canım, sanırım Kate Moss'tu.
No, no, amor. Creo que ese es el Kate Moss.
Peki tamam, sanırım bunu söylemenin başka bir yolu yok, ama ben sadece... sana şunu söylemeliyim ki ben yüz okumuyorum
Muy bien, creo que no hay otra forma de decirlo, pero yo... tengo que decirte que yo... no leo caras ;
Sanırım. Bunun nasıl sonuçlanacağı konusunda hiç garantimiz yok sadece.
No tenemos garantías de cómo resultará esto...
Sanırım ailen sayılacak kimsen yok.
Tenía la impresión de que no tenías familia de recursos.
Grace ile işleri yoluna koymamın hiçbir yolu yok sanırım.
No hay forma de que pueda arreglarlo con Grace.
Sanırım başka seçeneğimiz yok.
No hay otra opción.
Sanırım yok.
- Supongo.
Hoşgörü yok sanırım?
¿ Amor duro?
Hayır, dışarıda iki güçlü adam dövüşürse neler olabileceğini söylememe gerek yok sanırım.
No, dos hombres fuertes como nosotros dando todo...
Kızacağımı biliyordu, çünkü, sanırım baba ortalarda yok. Bu yüzden, onu yargılayacağımdan endişelendi.
Ella sabía que yo me enojaría, padre ausente, creo, y temía pudiera juzgarla.
Sanırım başka seçeneğim yok.
Bueno supongo que no tengo opción.
Sanırım bununla nasıl başa çıkabileceğimi anlatan bir kullanma kılavuzu yok.
¿ Supongo que no hay... ninguna guía de como manejar este asunto?
Sanırım "Bunun devam etmesinin artık bilimsel olarak bir anlamı yok." demiştim.
Creo que dije : "No hay forma que esto marche científicamente".
Martha Elkin'in kan basıncı hafif derecede yükseldi ancak dinlenmesini sağlayıp yeniden ölçtüğümde tansiyonu düşmüştü. Yani sorun yok sanırım.
La presión sanguinea de Martha Elkin estaba algo elevada, pero la dejé descansar y la volví a tomar, y está, bien, así que no debería ser un problema.
Moralim bozuk ve mesanem dolu, sanırım senin o kıymetli küçük arabanın, her tarafına neler yapacağımı söylememe gerek yok.
¿ Por favor? ¿ Hola? - Bueno, espero conseguirlo. ¿ Hola? Estoy cabreado, mi vejiga está llena, no se sabe lo que podría hacer, ahora mismo, en tu precioso cochecito.
Sanırım bir şeyim yok.
Bien, creo.
Hayır, sanırım bir önemi yok.
No, supongo que no.
Sanırım çocuk gelişiminde çalışan biri için pek fazla fırsat olmuyor. Rus literatürü hakkında şöyle böyle bir derecenin de faydası yok.
Supongo que no habrá una enorme demanda para alguien que está en desarrollo infantil sin precisamente una graduación en literatura rusa.
Sanırım artık buna ihtiyacım yok.
Supongo que ya no necesitare esto.
New Jersey engelliler yönetmeliğinden haberin yok sanırım.
Quizá no estás familiarizada con las ordenanzas sobre discapacidad de Nueva Jersey.
Dosya hakkında şimdiye kadar basına iki-üç şey sızdığını hatırlatmama gerek yok sanırım.
No necesito recordarte, que ha habido, ¿ cuántas dos, tres filtraciones en este caso?
Sanırım suç anında başka yerde olduğuna dair bir bahanen yok?
¿ No se suponía que tenías una coartada?
Sanırım bekçiye ihtiyaçları yok. Bu da ne, Pazar Okulu mu?
No creo que necesiten un chaperón. ¿ Qué es ésto, escuela dominical?
O korkuyor sanırım. Ben onu topları yok zannediyordum.
Estaría asustado por si yo le arrancaba las pelotas.
Sanırım biraz uzun sürecek 4.15 de biri gelecek, vaktim yok yani
Creo que vamos a estar un poco más De lo que yo pensaba que ibamos a estar aqui Y me dijeron que otra persona viene a las 4 : 15,
Ama babası gibi hissediyorum. Sana bunu söylememe gerek yok sanırım.
Pero me siento como su padre.
Sanırım sendeki hayal gücü, bende yok.
Supongo que no tengo tu imaginación.
Sanırım burayı şu kadın işletiyor ve kadına payına düşeni vermeden bu işi yapmanın bir yolu yok.
Supongo que ella es la dueña. Y no hay manera de que algo ocurra aquí sin que ella reciba una comisión.
Sanırım burayı şu kadın işletiyor ve kadına payına düşeni vermeden bu işi yapmanın bir yolu yok.
Supongo que ella es la dueña. Nada ocurre aquí sin que ella reciba una comisión.
Direkt hat yok sanırım.
No parece que sea una línea directa.
Sanırım bundan kurtuluşumuz yok.
No podemos huir de aquí....
Sanırım bacağıma başka bir delik daha açmamam için annemle konuşmama gerek yok.
Creo que podría evitar hacerle otro hoyo a mi pierna sin hablar sobre mi madre.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65