Söylediler translate Spanish
12,740 parallel translation
İnsanlar bana bu kötülüğün Cornwall'deki Skorpa'nın işi olduğunu ve sancak beyi Uhtred'in bir kez daha onunla birlik olduğunu söylediler.
Hombres me han dicho que este mal fue obra del mismo Skorpa que estuvo en Cornwalum, y que con él, una vez más, estaba el regidor Uhtred.
Eğer geri dönersen seninle konuşamayacağımı yoksa Kate'e zarar vereceklerini söylediler.
Me dijeron que si alguna vez volvías, no debería hablarte... o... lastimarían a Kate.
Silah sesi duyulduğunu söylediler.
Recibimos una llamada alertando del sonido de un disparo.
Öyle bir müşteri olsa hatırlayacaklarını söylediler.
Dicen que recordarían a una cliente así seguro.
Arkadaşlarım Bankova Sokağı'na gideceklerini söylediler. Kızların dövülmesinin öcünü almak istiyorlardı.
Mis amigos me dijeron que iban a la calle Bankova porque querían vengarse de las golpizas a las chicas.
Bana harika bir iş çıkardığımı söylediler, yani...
Bueno, me dijeron que hice un buen trabajo así que...
Kısa saçlı olanın silahını doğrulttuğunu, - ama ateş etmediğini söylediler.
Dicen que el del pelo corto... les apuntó con el arma pero que no apretó el gatillo.
Sana Deniz Komandosu olabileceğimi düşündüklerini söylediler mi?
¿ Te han dicho que piensan que podría ser una SEAL?
Bakın, NSA'nın GPS güvenliğini test etmemi istediler. Eğer ben kıramazsam kimsenin kıramayacağını söylediler.
Dijo que la NSA quería comprobar la seguridad de sus GPS, y que les había dicho que si yo no podía piratear su sistema, nadie podría.
Babanın perşembe günü taburcu edileceğini söylediler.
Dicen que tu papá irá a casa el jueves.
En nihayetinde bana oynamayı bırakmamı söylediler.
Eventualmente, me dijeron que tenía que dejar de jugar.
Tedavi şansının oldukça yüksek olduğunu söylediler.
Dicen que tiene una oportunidad decente de recuperarse.
- Bana sadece özel kişiyi getirmemi söylediler.
Me dijeron que sólo llevara al Emisario.
Daha uzun süre beklememiz gerektiğini söylediler.
Dijeron que necesitamos esperar más.
Az önce beyin ölümümün gerçekleştiğini söylediler.
Ha declarado mi muerte cerebral hace un rato.
Ofisindekiler seni burada bulabileceği mi söylediler.
En su oficina me dijeron dónde encontrarle.
Wi-Fi'da sorun olduğunu söylediler.
Hemos recibido una llamada por problemas con el Wi-Fi.
You know, I-I sent a drop of blood Bilirsin, ben - bir keresinde yaşam koçuma bir damla kan göndermiştim, ve bana kan grubumun en iyi Panda Express'le gideceğini söylediler.
Una vez le mandé una muestra de sangre a una asesora de bienestar, y me dijo que a mi grupo sanguíneo le va perfecto la comida china.
Geçim masraflarım için o parayı kullanabileceğimi söylediler.
Me dijeron que podía usar ese dinero para gastos de manutención.
Uzun zaman önce ailesi okula onu Amerika`ya göndermek istediklerini söylediler.
Su familia avisó hace mucho a la escuela... que querían llevarlo a Estados Unidos.
Bunun uzun zaman almasını istemiyorsam onlara kardeşimle ilgili her şeyi anlatmak zorunda olduğumu söylediler.
Dicen que si yo no quiero hacer un montón de tiempo, Tengo que contarles todo acerca de mi hermano.
Ve sonra orada bile olmadıklarını söylediler.
Y luego dijeron que no estuvieron siquiera allí.
Bana çok iyi davrandılar ve mükemmel olduğumu söylediler.
Eran muy amables conmigo, y... me decían que era genial.
Felç çok fenaydı ama erken müdahale ettiler. Tedavi şansının oldukça yüksek olduğunu söylediler.
El derrame fue grave, pero intervinieron de forma temprana.
Bana iki kural söylediler... Günde bir hap vermek ve sana bir şey olmamasını sağlamak.
Me impusieron dos reglas... una pastilla al día y que no dejara que te ocurriera nada malo.
Tamam, organlarıma sıçrayabileceğini söylediler.
Bueno, dijeron que eso podría meterse en mis órganos.
Onlar seni neden kaçırdıklarını söylediler mi?
¿ Te dijeron por qué te llevaron?
Sana söylediler mi?
¿ Te lo dijeron?
Benim de sorunun bir parçası olduğumu söylediler.
Dijeron que yo soy parte del problema.
Ameliyathanede olduğunu söylediler.
Dicen que está en quirófano.
Joe ve Taylor Fowler'i öldürmesi için tutan adam arasında bağlantı kurmaya çalışıyordum. Joe'un zengin müşterisi olduğunu söylediler.
Estoy intentando encontrar algún vínculo... entre Joe y el hombre que sospechamos... que le contrató para matar a Taylor Fowler.
NYPD sabit diski bana gönderdiğinde, .. kaybolan bir laptop olduğunu düşündüklerini söylediler.
Cuando la policía de N.Y. me remitió el disco duro, me dijeron que creían que faltaba un portátil.
Doktolar burnumun normale döneceğini söylediler daha doğrusu şişlik iner inmez.
El médico ha dicho que mi nariz volverá a la normalidad cuando me baje la inflamación.
Ayrıldığını söylediler.
Dijeron que se había ido.
Hakkımda yalan söylediler sana.
Te han mentido sobre mí.
Benim hakkımda bir şey söylediler mi?
- Muy bien... ¿ y han dicho algo de mí?
Şu manyakları durdurmaya çalışıyordum... senin hakkında çok kötü şeyler söylediler, sonra bana saldırdılar! Yalan söylüyor!
Estaba intentando que estos lunáticos dejaran de decir unas cosas muy ofensivas de ti y me han atacado.
Michael'ı kurtarmak için elinizden geleni yaptığınızı söylediler. Diğer hastalarla aynı imkanı sağlayarak tedavi etmişsiniz.
El detective me dijo que hiciste todo lo que pudiste por Michael, que lo trataste como a cualquier otro paciente.
Yapmacık davranmak istemem ama seni nereye götürdüğümüzü söyleyemeyeceğimizi söylediler.
No me gusta ser melodramático, pero dijeron que no podíamos decirte adónde te llevamos.
Dönemin sonunda genom dizilimini öğreneceğimizi söylediler.
Y dijeron que al final del semestre, sabríamos secuenciar un genoma.
Polise gitmediklerini çünkü çocuklarını utandırmak istemediklerini söylediler.
Pero no quisieron ir a la policía porque no querían avergonzar a sus hijos.
Öldürmek istemediklerini söylediler.
No querían matarlo.
Bir kaza olduğunu söylediler.
Dijeron... que fue un accidente.
İnşaattaki adamlar da oradaki ilk günü olduğunu söylediler.
Y la gente en la construcción dijo que era su primer día allí.
Sürtük olduğumu söylediler.
Acaban de decir que soy una zorra.
İzne ayrılmamı söylediler.
Me dijeron que tomar un permiso de ausencia.
Yeme problemim olduğunu söylediler.
Ellos me dijeron que tenía un trastorno de la alimentación.
Sadece konuşmak istediklerini söylediler.
Dicen que sólo quieren hablar.
Onun suçlanamaz olduğunu söylediler.
Decían que estaba más allá de cualquier reproche.
Evet, söylediler.
Lo han hecho, sí.
Gece 2.00'de oldugunu soylediler.
.. que ella murió a las 2am.
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyleme 186
söyle bana 1105
söylemeyeceğim 91
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyleme 186
söyle bana 1105
söylemeyeceğim 91
söyleyeceğim 241
söylemem 123
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söylemem 123
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyle ona 443
söylediğim gibi 241
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylemedi 153
söylemem gerek 33
söyledin mi 33
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söyleyeyim mi 49
söylediğim gibi 241
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylemedi 153
söylemem gerek 33
söyledin mi 33
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söyleyeyim mi 49