English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ T ] / Tabi ki öyle

Tabi ki öyle translate Spanish

287 parallel translation
- Tabi ki öyle.
- Desde luego.
- Tabi ki öyle.
- Claro que no.
Tabi ki öyle.
Pero sucedió.
- Tabi ki öyle diyor.
- Claro que sí.
Tabi ki öyle.
Sí que lo es.
Tabi ki öyle, sana karşı koyacak erkek bu kasabada bulamazsın.
¿ Quién? Nadie en Warlock se enfrentaría a ti.
- Tabi ki öyle
Por supuesto.
Tabi ki öyle.
Claro.
Tabi ki öyle, ama çizen kim?
Claro que sí, pero ¿ quién Io pintó?
Tabi ki öyle bir şey olmadı. Beni yumuşatmak için ağlıyorsun.
Estás llorando para que yo me compadezca.
- Tabi ki öyle.Baksana şuna!
- Claro que se hace viejo. ¡ Mírale!
- Tabi ki öyle.
- Claro que sí.
Tabi ki öyle!
Claro que lo es.
Tabi ki öyle.
Por supuesto que de acuerdo.
Tabi ki öyle!
Ni que lo digas, mucho dinero.
Ama, tabi ki öyle, hayatım.
Por supuesto, querida.
Evet, tabi ki öyle!
¡ Pues, claro!
Tabi ki öyle Bay Thaw.
Por supuesto que no, señor Thaw.
Tabi ki öyle. Burası özel ücretli bir yol.
Claro que sí. ¿ Verdad que es una carretera de peaje, amigos?
Tabi ki öyle, Richard.
Por supuesto, Richard.
Tabi ki öyle.
Por supuesto que lo sé.
- Tabi ki öyle!
- ¡ Por supuesto!
Tabi ki öyle söyler!
¡ Claro, eso es lo que te dice ella!
- Evet... tabi ki öyle.
Si, por supuesto.
- Tabi ki öyle.
Cómo no.
Tabi ki öyle dedin Fiaman ama sen bir salaksın ve üç aldığından haberimiz var.
Sí, pero te has portado como un gilipollas y te doy tres. - Hijo de puta.
- Tabi ki öyle düşünüyorum.
- Claro que sí.
Tabi ki öyle.
Claro que sí.
Hayır, tabi ki. Öyle düşünmüş olabilir.
No, no, tal vez lo supuso.
Sözüm sözdür ve öyle olduğuna göre tabi ki yemin ederim.
Lo que digo es cierto y puedo jurarlo.
- Tabi ki sen vurdun. - Biri tayımızı vurdu, öyle mi?
¿ Alguien le disparó al potro?
Mark hakkında hiç öyle düşünmedim Tabi ki hayır.
Nunca he pensado en Mark de ese modo.
- Evet. Tabi ki. 'Ya hep ya da hiç'dedin, öyle değil mi?
Por supuesto, usted quería que él fuera todo suyo o nada.
Tabi ki öyle!
Pues claro que lo están.
Tabi ki inanıyorum. Öyle olduğunu biliyorum.
Claro que sí, estoy seguro.
Zengin olabilirsiniz... ülkeniz de öyle... Tabi ki şartları dikkate alıp...
Hay mucho que ganar, tanto para Vd como para su país, basta con que llegásemos a un acuerdo en el que Vd. aceptase la situación actual.
- Öyle mi söyledi? - Hayır, tabi ki hayır.
¿ Le dijo ella que la vio?
Yani, ben öyle biliyorum. Tabi ki, sadece elektroskopların ulaştığı yerlerin haritasını çıkarabildik.
Bueno, digo total... pero sólo podemos cartografiar hasta donde alcanzan nuestros electroscopios.
- Tabi ki acele! - Öyle üç kat pahalı oluyor!
- Con prioridad, por supuesto - ¿ Con prioridad?
Tabi ki, öyle.
Por supuesto que correcto.
Tabi ki öyle!
Pues claro que sí.
Öyle olduğumu düşünüyordum, tabi ki kaza olana kadar.
Creía que era una persona afortunada antes... del accidente.
Yani, onu tanıyorsun, öyle mi? - Tabi ki tanıyorum.
Sabe de quién se trata, ¿ verdad?
Ah, tabi ki de öyle.
Sí, por supuesto.
Tabi burda önemli olan çikolatalar arasını öyle ayarlamak ki çok çikolata yemesin, yoksa yatakodasına gelince anında sızar.
Por supuesto, el truco es no darle demasiado Asi no se llena mucho, O se duerme antes de que llegue a mi.
Tabi ki hiçbir şey olmadığına yemin ediyor. Ama zaten öyle yapmalı, değil mi?
Por supuesto, él jura que no hay nada, pero claro ¿ qué va a decir?
Tabi ya öyle düşkündü ki babama... Yedikçe iştahı kabaran insanlara benziyordu.
Ella misma a su cuello se abrazaba... como si su ansioso apetito aumentase con lo que miraba.
Tabi ki, her aile çocuklarının öyle ya da böyle özel olduklarını düşünmek isterler.
A todos los padres les gustaría creer que su hijo es superdotado.
- Öyle mi düşünüyorsunuz? Tabi ki!
Lo crees asì?
Tabi ki öyle yapacaklar, Strawberry.
Es cierto, Strawberry.
Tabi ki öyle!
¡ Claro que es protestante!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]