Tv yok translate Spanish
396 parallel translation
Aylık 50 $, TV yok.
50 dólares al mes.
- TV yok, gazete yok, sadece sen ve ben.
- Sin TV ni periódicos. Sólo tú y yo.
TV yok, ve her gece kavga.
No hay TV. Hay peleas todas las noches.
TV yok, gazete yok - yalnızca sen ve ben.
Ni televisión ni periódicos. Tú y yo solos.
Yardımcı boksör yok, TV yok, hiçbir şey yok?
¿ Ni sparring, ni tele, ni nada?
TV yok. Ya bovling oyunları ne olacak?
No hay tele. ¿ Qué pasa con el partido de la Rose Bowl?
Tv yok,
No hay televisión.
Baksana, Al. TV yok.
Vaya, Al, no hay televisión.
- Annesinde kablolu TV yok.
- Su madre no tenía TV con cable.
Bilgisayar olduğundan beri, insan rahatlığı kalmadı klima yok, TV yok, fırınlanmış tako cipsleri ve peynir yok.
Y ya que es una computadora, olvídate de las comodidades humanas : ... aire acondicionado, televisor, totopos con queso en el microondas.
Telefon yok, TV yok, klima yok,..... doğanın güzel kokusuna tahammül edemiyorlar.
No tiene teléfono, televisor ni aire acondicionado, y nadie soporta el olor de la naturaleza.
Pardon, demek istediğim bu evde hiç TV yok.
No, lo siento pero no hay en esta casa.
Şimdi, alınmak yok, televizyon işi yapıyoruz.
Sin resentimientos, hablamos de la TV.
Evde TV yok.
Qué pena.
Zaten renkli televizyonlar henüz yok.
Pero aun no hay TV en color.
Televizyonum yok, radyom var.
No tengo TV, tan solo una radio.
Yok, sen daha çok televizyondaki aktrise benziyorsun...
No, tú pareces más una actriz de tv... Esa que nunca sonríe!
TV cıngıllarından başka müziği yok... zavallı annesinin anlattığı hikayelerden başka tarih bilgisi yok... kendini eğlendirecek ya da daha çok tanımasını sağlayacak arkadaşı yok.
Sólo conoce la música de los anuncios. Y las historias de su triste madre. Sin amigos que le cuenten un chiste o que le hagan conocerse mejor.
Öcü yok. Bunu kesmezsen televizyonu kapatıp seni yatağa gönderirim.
Si no te calmas, apagaré la TV y te irás a dormir.
Yeterince vaktim yok. TV izlemek daha kolay aptal kutusu olduğu düşünülse bile.
No tengo tiempo, y es más fácil ver la tele, aunque es una porquería.
Polisin hiçbir şüphesi yok. Kuzey İngiltere'de dolaşan bir canavar olsaydı... televizyonda görürdük.
La policía está satisfecha y si hubiera un monstruo rondando en Inglaterra, lo habríamos visto en la TV.
Burada kablolu TV bile yok ve sen aşk macerası istiyorsun.
Ni siquiera tenemos TV por cable y tú quieres romance.
O bugün yok ama televizyonunuzu bırakıp sorunu söyleyebilirsiniz bana.
Él no está aquí hoy pero pueden dejarme su TV y decirme cuál es el problema.
Dün TV istasyonundan kaçtıklarından beri bir haber yok.
No sabemos nada desde ayer.
Senin, TV kanallarında iş kapabilecek bir yapın da yok.
No tienes personalidad para trabajar para estas redes.
Artık TV izlemek yok.
No más TV.
TV karşısında atıştırmak yok.
No más comida pre hecha.
Gizlice Roma'ya gelip Tv de dans edeceğimi söyleyecek yürek yok demi bende, haklı mıyım?
No te has atrevido a decir que estoy aquí para bailar en televisión, ¿ eh?
Senin..... televizyonun yok mu?
Que no tiene... ¿ no tiene una TV?
- Televizyon yok.
- ¿ No hay TV?
Televizyon yok!
¡ No tienen TV!
Televizyon yok çünkü elektrik yok.
No hay TV porque no hay electricidad.
Tv'yi onarmakla ilgili bir planın yok mu?
¿ Debo asumir que no piensas repararla?
Kabullen artık, sen TV deki kız kadar dahi güzel olsan, ben yine seni yok sayardım... çünkü sen benim karımsın.
Afrontémoslo. Aún si fueras hermosa como es chica en la tele, igual te ignoraría. ¡ Porque eres mi esposa!
Şimdi hatırladım da, bu akşam TV'de maç yok muydu?
Acabo de recordar que hoy pasan a los "Roller-Durbies".
Annesinin kablo TV'siyle ilgisi yok.
No fue el cable de la mamá.
Televizyon yok.
¡ No hay TV!
Televizyonun olmaması ne demek biliyor musun? MTV de yok.
Y si no hay TV, no hay "TV Rock".
İçki içmiyorsunuz ve TV'niz de yok.
Según dicen, no beben, tampoco tienen tele.
Televizyon yok.
No hay TV.
Televizyon yok mu?
¿ No hay TV?
Odalarda Yemek Pişirmek Yok TV ve Odaları Temiz Tutun
No se permite cocinar en las habitaciones Mantengan la sala de televisión limpia
- TV seyredersem, yok.
- Si puedo ver la tele.
Televizyonda kardan başka bir şey yok.
No hay nada mas que nieve en la TV.
Muhabir yok, Televizyon yok. Karanlık savaş. Tıpkı futbol maçları gibi.
Sin reporteros, sin TV, hay que ocultar la guerra como en un juego de futbol.
Evvela, bir ay televizyon izlemek yok.
Primero, no más TV por un mes!
TV şovunda ne giyeceğim hakkında fikrim yok, ama nasıl suya dalmak gerektiğini sana öğretmek için her şeyi durdurdum.
No tengo idea cuando aparecere en el programa de TV, pero detuve todo solo para enseñarte como zambullirte.
Günbatımının kızıllığı dışında ışık yok.
La única luz era la de la tv.
- Bunun için özür dilerim.. - İşte tamam. Bizim TV ile işimiz yok, var mı yoksa?
- No queremos ver la tele, ¿ verdad?
- Olsun TV ile işimiz yok ki..
- No queremos una tele, ¿ verdad?
Yemiyorsan, televizyon yok.
No come, no TV.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65