English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yardım

Yardım translate Spanish

244,835 parallel translation
Bize yardım ettiğin için çok sağ ol.
Rainer tiene trabajo, de todas formas.
- Sen neden yardım ediyorsun?
- Eso es... - ¡ Ah!
- Haley, yardım et!
Sal, Sal. No.
Yardımıma nasıl koştuğunuzu unutmayacağım!
No olvidaré cómo vinieron en mi ayuda.
- Yardıma mı ihtiyacınız var Kardeş Trew?
¿ Necesita ayuda, hermano Trew? No.
Ancak sizi kurtarmaya yardım ederken bunu kendi çıkarı için de yapmadı mı?
Pero en parte liberándolo, ¿ no actúo también para él?
- O zaman ona yardım etmelisin!
- ¡ Se lo llevaron! - ¡ Entonces debes ayudarlo!
Ona çabucak nasıl yardım edebileceğimi bilmiyorum.
No veo fácilmente cómo puedo ayudarlo.
Tanrı yardımcımız olsun!
¡ Que Dios nos ayude!
- Yardım iste.
- Ve a buscar ayuda.
Çıkıp yardım isteyelim.
Salgamos de aquí y busquemos ayuda.
Yardım çağır.
Ve por ayuda.
Acil yardımın gerekiyor!
¡ Tengo una consulta urgente!
Seni konuşurken iyi, bana yardım gerektiğinde satış.
Hablamos de ti, y cuando necesito que un amigo me dé una opinión, ¿ te vas?
Kendi gezi programını yapmana yardım edemem.
No podría darte tu propio programa de viajes.
Yardım etmeye çalışıyordum.
Intentaba ayudar.
Bu arada, bu yetişkin kadına çikolatalı süt yapacağım. Bana yardım edin.
Y, para que conste, voy a prepararle leche chocolatada a una mujer adulta.
Dev ve Denise yemeğe yardım etmiyor mu?
¿ Dev y Denise nunca ayudan con la comida?
Ben seve seve yardım ederim.
Me encantaría ayudar.
Yardım edin.
Démosle una mano.
Annem ben okulu bitirdiğimde vefat etti, dükkânda nonna'ya yardım etmem gerekiyordu, hiç ayrılmadım.
Mi mamá falleció cuando terminé de estudiar, tuve que ayudar a Nonna con la tienda y nunca me fui.
Yardım etmek için ne yapabilirim?
¿ En qué puedo ayudar?
Acaba bana yardım edebilir misin, Floki?
Me pregunto si puedes ayudarme, Floki.
Tanrı yardımcım olsun.
¡ Que Dios me ayude!
İnsanlara yardım etmemiz için bir dağa taşınmamız gerekmez, Terra.
No necesitas mover una montaña para ayudar a otros, Terra. Y debo hallar la forma de que el bicho se sienta más cómodo junto a humanos.
Yardım edebilirim.
Yo puedo ayudar.
Eğer konuşmaya ihtiyacın varsa yardım etmemize izin ver.
Si necesitas hablar, deja que te ayudemos.
- Senin yardımını almak harika.
- Tu ayuda es muy buena. Gracias. - No.
Sana yardım ettik.
Te ayudamos.
Slade, yardım et.
Slade, ayúdame.
- Yardım edeyim mi?
- ¿ Puedo ayudarte con eso?
- Yemekleri çıkarmama yardım eder misin?
Oye, ¿ puedes ayudarme a sacar una parte de la comida? Sí.
- Yardıma ihtiyacın var mı?
- ¿ Necesitas ayuda? No.
Diğer korsanların internete bağlanmasına yardım eden korsanlar gibi.
Como el pirata que ayuda a los otros piratas a conectarse a Internet.
- Çıkmak için yardıma ihtiyacın var mı?
¿ Necesitas ayuda para salir?
Yardımın için teşekkür ederim... ama bunu yapmak zorunda değildin.
Gracias por tu ayuda pero no tenías que hacer todo esto.
Birbirimize yardım etmemizin bir yolu var.
Así que creo que hay una manera en la que podemos ayudarnos mutuamente.
Ve korkarım bir kez daha yardımına ihtiyacım var.
Y una vez más me temo que necesito tu ayuda.
Ama kimse yardımınıza... koşmayacak gibi görünüyor.
Pero por lo que se ve nadie viene en tu ayuda.
Yardımı olur mu?
¿ Es de ayuda?
Eve gitmene yardım edemediğim için üzgünüm.
Siento no haber podido ayudarte a llegar a casa.
Ve sen... Agrabah'ı nasıl geri alacağını biliyorsan... belki de oradaki biri bana yardım edebilir.
Y si realmente sabes cómo recuperar Agrabah, entonces tal vez alguien pueda ayudarme.
Ve eminim burada Storybrooke'a... dönmene yardım edecek birini bulabilirsin.
Y estoy segura de que encontrarás a alguien aquí que también pueda ayudarte a volver a Storybrooke.
Aslında ihtiyacım olan şey... senin güçlerini bana yardım... etmek için kullanman.
Pero lo que realmente necesito es que uses esos poderes para ayudarme.
Şu anda hiç de sana yardım etme havasında değilim, dostum.
Realmente no estoy de humor para ayudarte ahora mismo, amigo.
O yüzden, korkarım... sen bana yardım edip minnetimi kazanana dek... iyi kalpli Kaptan olduğu yerde kalmak zorunda.
Así que me temo que el buen capitán tendrá que quedarse donde está hasta que me ayudes y te ganes mi gratitud.
Umarım Komutan boşlukları doldurmamıza yardımcı olur.
Esperemos que el comandante pueda ayudar a rellenar los espacios en blanco.
Benimle her şeyi paylaşmazlarsa nasıl yardım edeceğim?
¿ Cómo se supone que voy a ayudar si no comparten todo conmigo?
Millete yardım ediyorsun.
Ayudas a la gente.
Alacağımız bütün yardımlara ihtiyacımız var.
Necesitaremos toda la ayuda que podamos conseguir.
Tanrılardan yardım etmelerini istemeliyiz.
Tenemos que pedirle a los dioses su ayuda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]