Öyle ya translate Spanish
12,051 parallel translation
Öyle ya da böyle Lider hala bizim atamız.
Para bien o para mal, el Líder es el Padre Supremo.
Orada ne yaşanmışsa bir şekilde icabına bakılmıştır. Öyle ya da böyle yapanların götüne geri girmiştir, bundan eminim.
Lo que haya pasado allá está siendo manejado y le están pateando el trasero de uno u otro modo.
Öyle ya da böyle 60 saniye içinde bu kapıları açıyoruz.
Estaremos tomando esas puertas en 60 segundos de cualquier manera...
Şanlıyım ki, öyle ya da böyle bir yıla kadar bu evden gideceğim.
Por suerte, me iré de aquí en un año de todas formas.
- Kaçak içkiden öyle ya da böyle öldüler.
Que murieron de luz de luna de una manera u otra. Sí.
Lisa'nın onu öyle ya da böyle terk etmesi gerekiyordu.
Lisa tuvo que dejarlo un modo u otro.
Öyle ya da öyleydi.
Lo es... o lo era.
Sana çoktan bir daha öyle bir şey yapmayacağımı söylemiştim.
Y ya te he dicho que no haré algo como eso de nuevo.
Içeriden dışarıya kurbanını tüketir safra sanki öyle. Ben böyle bir çiçeği görmedim.
Nunca había visto una viruela como esta.
Bunlar yumurta ya da koza ya öyle bir şey, baksana.
Esto son huevos o vainas o lo que sea. Mira.
Hadi ama. Bunlar yumurta ya da koza ya öyle bir şey, baksana.
Son huevos, o capullos, o algo de eso-
- Çünkü öyle Castle, bizim zaten bir şüphelimiz var.
Porque lo es, Castle. Ya tenemos un sospechoso.
Hiçbirimize ait olmadığı için bizde öyle varsaydık...
Y ya que no es de ninguna de nosotras, asumimos que...
Pinyatalarda indirim vardı öyle öyle derken, işte biz de, falan filan, falan filan fişman...
Tenían rebajas en piñatas y... una cosa llevó a la otra, así que, ya sabes, tenían una cosa... Bueno, ¿ dónde están mis amigos?
Ancak ya öyle değilse?
¿ Pero, y si no lo es?
- Aramızı düzeltmeye çalışıyoruz. Olmaz öyle şey ya.
- Estamos intentándolo otra vez.
- Öyle mi ya?
¿ De veras?
Evleneceğimizi falan söylemiyorum ama öyle varsayalım. Ömrümüz boyunca içinde et, tavuk, domuz ya da ahtapot olan hiçbir şeyi bölüşemeyeceğiz demektir.
No digo que vayamos a casarnos, pero, en teoría, sería toda una vida de nunca compartir platos con carne, pollo, cerdo o pulpo.
Grammylere ya da öyle bir şeye gidiyormuşsun gibi giyinmişsin.
Tienes pinta de que vas a los Grammys o algo así.
Yoksa artık öyle görmüyor musun?
- ¿ O ya no lo crees así?
Vücudumda hâlâ vurulmamış ya da kırılmamış birkaç yer var ve olabildiğince uzun süre öyle kalmasını isterim.
Mira, aún tengo algunos sitios donde no me han disparado o no me he roto y me gustaría seguir así tanto como pueda.
Öyle işte ya...
No sé, es por decir.
Artık öyle biri değilsin.
Ya no eres ese tipo.
Şimdiye kadar kendini belli ederdi bana, Michonne öyle söyledi.
Ya me lo habría indicado. Eso dijo Michonne.
- Hadi ya, öyle mi?
¿ Ah, sí? Sí.
Sen öyle san.
Ya le gustaría.
- Ya orada öyle bir şey yoksa?
¿ Y si no hay una "cosa"?
Hayır, öyle olduğunu hiç sanmıyorum.
No, no lo creo, ya no. Largo de mi casa.
Evet, öyle olabilirdi, eğer ataerkillik içinde büyümseydik esas olarak Jack Kerouac ya da Allen Ginsberg olurduk.
Sí, básicamente sería como Jack Kerouac o Allen Ginsberg si no viviéramos en un patriarcado.
Suigetsu... Artık öyle şeyler umrumda değil.
ya no hago esas cosas.
Öyle bir şey olmayacak.
Ya, no lo creo posible.
Eh, ben Moe'ya gitsem sen de öyle takılsan?
Bien, iré al bar de Moe mientras lo solucionas.
- Ölen ya da başına öyle bir şeyler gelen biri var mıydı?
- ¿ No con alguien que moría o algo así?
Ya da Pecos'un diğer tarafında, bunu öyle, aşağıya indirmeden mola verirsen.
O en el otro lado del Pecos, si quieres descomponerlo así.
- Öyle bir şey olmayacak.
Ya, eso no va a pasar.
Ya, ambulans sürücüleri de öyle tarif etti.
Sí, así también la describieron los de la ambulancia.
- Senin neden aşağıya inmeni istemediğini anladık. - Öyle.
- Ya sabemos por qué no te quería aquí.
Ya da öyle birşey işte...
O... algo así.
Öyle olsaydı, sanırım yapmış oldum.
Si quisiera, creo que ya lo hice.
- Kapattı bile. Sence de öyle değil mi?
Ya lo hizo. ¿ No te das cuenta?
Sence hoşlandığım ve bir kere birlikte olduğum biriyle yeniden takılmak için kendi şirketime karşı yalandan dava mı açtım? Öyle görünüyor.
¿ Crees que me he inventado una demanda contra mi propia empresa solo para decirle a un hombre con el que ya he estado que me gusta?
Artık öyle değil!
Ya no.
Anlaşıldı, sen de onu cesetle yalnızken buldun öyle mi?
Ya, así que la encontraste después de que hubiera estado a solas con la víctima, ¿ es eso cierto?
Dün gece yeni bir arkada edinmiş olabilir misin ya da öyle bir şey?
¿ Crees que quizás hiciste un nuevo amigo anoche o algo así?
Var ya, Rick buna nasıl bir açıklama getirecek, öyle merak ediyorum ki.
No puedo esperar para ver cómo explicará esto Rick.
Peki ya sen öyle zannediyorsan, Uykucu Gary?
¿ Ah, sí? ¿ Y si esa idea te acaba de venir, Gary el Dormilón?
Geçmişte matematiğin önemli olduğunu söylemiştim, biliyorum. Ki öyle zaten!
Bueno, ya sé que alguna vez he dicho que las mates son importantes. ¡ Y lo son!
Böceği ya da çocuğu vermediğin sürece sen de öyle.
Y usted tampoco. Hasta que o bien nos entregue al bicho o nos entregue al chico.
David Copperfield artık öyle önemli biri değil.
David Copperfield ya no es un éxito.
Öyle bir film zaten var.
Esa película ya existe.
Ya ya öyle.
Vulgar.
öyle ya da böyle 119
öyle yapma 26
öyle yapacağım 74
öyle yapalım 41
öyle yapıyorum 18
öyle yaptım 45
öyle yap 58
öyle yaptı 25
öyle yaparım 22
öyle yapın 26
öyle yapma 26
öyle yapacağım 74
öyle yapalım 41
öyle yapıyorum 18
öyle yaptım 45
öyle yap 58
öyle yaptı 25
öyle yaparım 22
öyle yapın 26