English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Ama o benim

Ama o benim translate French

2,373 parallel translation
Ama o benim oğlum.
Mais il reste mon fils.
Genelde istediği şeyi yapmasına müsaade ederim ama o benim dostum ve hapse girdiğini görmek istemiyorum.
Normalement, je le laisserais faire ce qu'il veut, mais c'est mon ami, et je ne veux pas le voir en prison.
Ama o benim oğlum ve onu seviyorum.
Mais... c'est mon fils, et je... l'aime.
Biliyorum ki Will'den hoşlanmıyorsun, ama o benim arkadaşım.
Je sais que tu n'aimes pas Will, mais c'est mon ami.
Bazen aramız Kuzey Kore Güney Kore gibi oluyor ama o benim ablam.
C'est parfois un peu la guerre entre nous... mais c'est ma sœur.
Anrovax'ın vücut kontrolümü ele geçirmesi hayatımdaki en kötü deneyimlerden biriydi, ama o benim ben de onun kadar aklındaydım.
Androvax a pris le contrôle de mon corps et cela a été la pire expérience de ma vie, mais je suis entrée dans son cerveau autant qu'il est entré dans le mien.
Ama o benim babam değil.
- Mais c'est pas mon père.
- Ama o benim babam değil.
- mais il est pas mon père.
Ama o benim babam. Her zaman tatili birlikte geçiririz.
Mais je passe toujours cette fête avec mon père.
Tamam, sana göre nasıl bilmiyorum, ama benim için önemli. O benim...
Je sais pas ce qu'elle représente pour toi, mais pour moi...
- Ama o benim eşim.
- C'est ma femme!
Ama o, benim en iyi arkadaşım!
- Mais c'est ma meilleure amie!
Bir kaç metin yazarı daha almam lâzım ama işe başladıklarında ne kadar iyi olurlarsa, benim işim de o kadar tehlikede oluyor.
Je dois engager plus de créatifs, mais en voyant ces hommes, je sais que plus ils sont bons, plus je suis en danger.
O başkan olabilir ama patron benim.
Elle est présidente, mais je suis le mécène.
Seni izlediklerini biliyorum. Ama benim söylediklerimi duyamazlar, o yüzden sadece dinle.
Ils peuvent vous voir, mais pas m'entendre, alors écoutez.
Ama sonuçta o benim oğlum.
Mais il reste mon fils.
Buna izin vermek benim yetkim dahilinde değil efendim ama biraz beklerseniz Detektif Lisbon'ı bulabilirim ve o size bu konuda yardımcı olabilir.
Je n'ai pas le pouvoir d'autoriser ça mais je vais chercher l'Agent Lisbon qui pourra vous aider. - Papa?
Sonuçta kanser olan o, ama benim bunu atlatamayacağımı düşünüyor aynı zamanda
Après tout, c'est elle qui a un cancer.
Ama bunu söylemesi gereken benim, o değil.
{ \ pos ( 192,205 ) } Mais j'aurais dû vous le dire, pas elle.
Yani o benim oğlum değil biliyorum ama sanki biraz öyleymiş gibi gelmeye başladı.
Je sais qu'il n'est pas mon fils, mais, je ne sais pas, je commence à le considérer comme tel.
Ama o benim arkadaşım!
C'était mon ami.
- Senin olmak üzereydi belki ama aslında benim o. - Silah çantasını.
- Ce sac d'armes.
Kocam benim o. Şu an itaatkâr eşi oynuyor olabilirsin ama insanların hayatını riske atmak evliliğini düzeltmeyecek.
C'est normal de vouloir jouer à la femme parfaite, mais la vie de tous ces gens passe avant ton mariage.
O çok korumacı, ama benim önem verdiğim her şeyle dalga geçiyor.
Et elle se moque de tout ce que j'aime.
Tamam, nereye varmaya çalıştığınızı anladım. Ama o görüşme benim değişmemi sağladı.
Je sais ce que vous insinuez, mais ce rendez-vous m'a retourné.
Ben de babasının benim aldığını sandım ama o da nereden geldiğini bilmiyor.
J'ai cru que ça venait de son père, mais il savait pas d'où ça venait.
O da Kryptonlu ama benim değildi kuzenimindi.
Aussi Kryptonien, mais c'était celui de ma cousine.
Ama üzerinde durmadığın bir şey var, o da benim için endişelenmedin bana ne olabileceğinden endişelenmedin.
Il y a peut-être une explication simple, mais je ne comprends pas que tu ne t'inquiètes pas pour moi. De ce qui aurait pu m'arriver.
Bedenim yaşlı olabilir, ama üzerindeki her çatlakla fırlattığım her şeyin anısıyla, o benim bedenim. Asla!
Jamais!
But seeing those fembots glistening with oil Ama o fembotları yağ içinde güreşirken görmek benim için yaşamak kadar önemli.
Mais de voir ces fembots scintillantes d'huile signifie plus pour moi que la vie elle-m
O benim kanımdan ve Tanrı'nız ne yapar bilmiyorum ama buna karşı koyamaz.
C'est mon sang, et je ne sais pas ce que votre Dieu fait, mais il ne fait pas le poids.
Şef, kusura bakma ama o işleri benim hanıma soracaksın.
Je m'en veux de vous dire ça, mais c'est la femme qui porte le bébé.
- Leslie bana yemek pişirecekti, ama benim bu gece işim çıktı, ve o da yalnız kalacak.
- Pourquoi? - Leslie allait me préparer à dîner mais j'ai un truc à faire donc elle se retrouve seule.
Ama gerçek şu ki, taraf olmanın o kadar kolay olmadığını farkettim, çünkü.. sen de benim ailemsin.
Mais ce n'est pas facile de prendre parti car tu fais aussi partie de ma famille.
Ama benim gözlemlediğim kadarıyla o seni savunuyor Jesse.
Elle te défend, Jesse.
Doğumgünüme gelmek zorunda mı? O benim kocam. Biliyoruz, ama beyaz.
C'est difficile pour moi de le dire, ça paraît négatif, mais si vous continuez vos bêtises, on ne vous libérera pas pour bonne conduite.
Ama o kadar üzgünmüş ki arkadaşım silah yerine benim numaramı vermiş.
Mais il était tellement en colère, que mon ami lui a donné mon numéro plutôt que le flingue.
Ama ben Violet'le çalışıyorum, anlıyor musun? Yani, o benim arkadaşım sayılır.
Je bosse avec Violet, c'est une amie.
Sadece arkadaşımın yanında geldim şu kızla yemek yiyeceklermiş. Ama o kız benim en yakın arkadaşım olur ve senin arkadaşın onun tüm parasını çalmış.
il devait manger avec cette nana. et ton copain lui a volée tout son argent.
Belki midendeki onca muhallebi ve kuru üzümden olabilir. Ama zehirden değil. O benim muhallebimdi, Shawn.
Peut-être de tout le pudding dans votre estomac, pas à cause du poison.
Ona öylesine takıldığımızı söyledim, ama cadılar bayramında o adamla gittiğini görünce, "adam benim sevgilimle gidiyor" diye düşündüm.
Je lui ai dit que nous traînions juste ensemble, mais quand je l'ai vue partir avec ce gars à Halloween, je me suis dit... "Ce mec part avec ma copine."
Şey, o sizin için ne düşünür bilmiyorum ama benim tercihim hep Yale olmuştur.
Je sais pas pour lui, mais j'ai toujours voulu Yale.
Cevdet benim arkadaşım, ama o bir Türkamerikan. Ve Chris Rock'ın acılı stand-upına göre, biliyoruz ki herkes içten içe hayalarının patlatılmasını ister. Hmm.
Chevdet est mon ami, mais il est aussi Turco-Américain, et selon le piquant spectacle de Chris Rock, on sait tous que chacun veut secrètement frapper une minorité dans les noix.
Demek istediğim onun koca bir sürtük olduğunu biliyorum ama yine de, o benim annem.
Enfin... Je sais que c'est une folle furieuse, mais, quand même...
Benim onun katı ve tahmin edilebilir olduğunu düşünmemi istemiyor, ve beni 4 civarı arayacağını söledi ama o aslında aramak için saatin 4'ü 4 geçmesini bekliyor. çünkü öle olmadığını göstermek için ama o aslında katı ve önceden tahmin edilebilir biri.
Il ne veut pas paraître rigide et prévisible, donc il me dit toujours qu'il appellera vers 16 h, mais comme il l'est, il attends toujours qu'il soit exactement 16 h 04 pour m'appeler.
- Yok, endişeleniyorsun biliyorum ama bana güven. O benim annem.
Je te remercie de t'en soucier, mais fais-moi confiance.
Ama ne olursa olsun sen her zaman benim, koltuğun ortasında ayaklarını toplayarak oturan o küçük kızım olacaksın.
Mais quoi qu'il arrive, tu resteras toujours ma petite fille couchée en boule sur le siège de cette voiture.
Evinde benim gibi karısı var ama o pislik fahişeleri tercih ediyor.
Il a ça chez lui mais il préfère des sales putes.
O benim babam. Ama ben sana baba diyorum.
Il est mon père, mais tu es mon papa.
Lumen annesinin ölümüne tanıklık etmemiş ama o da tıpkı benim gibi kan içinde doğdu.
Lumen n'a pas assisté au meurtre de sa mère, mais elle est née dans le sang. Comme moi.
Artık yapmıyorum. O şekilde para kazanabilirim diye düşünmüştüm ama şimdi benim peşime düştüler.
Je pensais pouvoir pour ce fric-là, mais non, alors ils sont après moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]