English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Ama olmadı

Ama olmadı translate French

11,068 parallel translation
Ama şurası açık ki, kazdığı kabloyu asla kesme niyeti olmadı.
Il était évident que le but n'a jamais été de couper le câble qu'il a sorti.
Ama onun profesyonel bir katil olmadığını biliyoruz.
Ce n'est pas un tueur professionnel.
Açık ilişkilerin herkese uygun olmadığını biliyorum ama bize uydu.
Je sais que ce genre de relation n'est pas pour tout le monde, mais ca marchait pour nous.
Eşitinin bir tek kendi olmadığına ama Joe "Patron" Masseria'dan daha iyi olduğuna karar verdi.
Il décide que non seulement il est l'égal de Masseria et même bien meilleur que le Boss Joe.
McDonalds falan sabıkalıları çalıştırıyor ama şiddet suçlusu olmadıkları sürece.
Des endroits comme McDonald vont te prendre si tu commets un crime mais sans violence.
Ama hepimiz seninle çalışırız derseniz ; beyin havuzumda sizin gibi bir ekip olmadığından çok sevinirim.
Mais si vous vouliez tous venir travailler pour moi, je serais fou de ne pas avoir un groupe comme vous travaillant pour mon laboratoire d'idée.
Çoğu insan kaybedecek hiçbir şeylerinin olmadığını düşünür ama benim mesleki tecrübeme göre düşündükleri tam olarak bu değil.
Beaucoup de gens pensent n'avoir rien à perdre, mais d'après mon expérience professionnelle, ils n'y ont juste pas assez réfléchi.
İnsanlar çiftçilik oynadığını düşünüyor olabilir ama o öyle olmadığını gösteriyor.
Ça lui fait honneur. C'est vrai. Les gens croient qu'elle fait semblant, mais non.
Pek büyük bir ev olmadığını biliyorum ama kendi banyomuz var.
C'est modeste, mais on a une salle de bains.
Nora bana onun burada olmadığını söylemişti ama bunu demek için ne hissettiğini anlayabiliyorum.
Nora m'a dit qu'il n'était pas là, je comprends qu'elle m'ait dit ça.
Ama bana orada olmadığım şeyleri anlatıyor.
Elle me raconte des trucs dont j'ai pas été témoin.
Ama sen hastam olmadığın için sana gerçeği söyleyeceğim.
Mais tu n'es pas mon patient. Je vais te dire la vérité.
Ama cinayet işleyecek kadar cesur olmadığından... -... bu işi başkalarına iteliyorsun.
Mais vous n'avez pas les couilles nécessaires pour tuer, donc vous refilez ça à d'autres.
Biliyorum, biliyorum, ama bununla ilgilerinin olmadığını söylediler.
Je sais, mais ils m'ont juré qu'ils n'avaient rien à voir avec ça.
Olmadı, ama hepsinde aynı yara izleri var.
On sait pas, mais ils ont la même blessure.
- Evet, ve Homan Meydanı'nda memurlarla temasa geçtim. Ama onlar da dün tutuklama teyidi istendiğinde Bay Rickter'in orada olmadığında ısrar ediyorlar.
J'ai contacté les agents de Homan Square, mais ils soutiennent, qu'au moment du dépôt de l'habeas hier, ils ne retenaient pas M. Rikter.
Ama planın iyi olmadığını düşünüyordunuz.
Mais vous n'étiez pas convaincu par le plan.
Ama bu olaydan sonra artık ölümün kesinlikle bir son olmadığını biliyoruz.
Mais après ça, on sait assurément que la mort n'est pas la fin.
Belki, ama O birçok insanın sahip olmadığı türlü alışılmadık insani deneyimlere sahip.
Peut-être bien, mais il a accès à de nombreuses expériences humaines que peu de gens ont.
Sizeo kadının haklı olup olmadığını söyleyemem, ama yaşadıklarınızı ben de yaşadım.
Je ne peux pas vous dire si elle a raison ou non, mais je suis passée par là.
Belki de, bu yüzden sana sormam gerekiyor : havuç suyu ve buğday çimi olduğunu söylüyorsun ama nereden bileceğim PBR ve domuz kızartması olmadığını?
C'est pourquoi je dois demander : vous dites être jus de carottes et herbe de blé, comment savoir si vous n'êtes pas bière et bacon?
Ama aklıma geldi de bu rüşvet gibi olmadı mı ya?
D'une certaine façon, t'as grugé, pour gagner!
- Görüntünün iyi olmadığını biliyorum ama daha önce bıçaklanmış olamaz.
- C'est un mauvais angle, je sais.
Pekala, Backupsmore'un kimsenin ilk tercihi olmadığını biliyorum ama prestijden uzak olsak da sizler için neredeyse böceksiz yurtlar hazırladık.
Ok, je sais que Backupsmore n'était le premier choix de personne, mais si nous n'avons que très peu de prestige, nous n'avons quasiment pas d'insectes dans les dortoirs.
Ama başkan seninle evlenmek istediğini bana söylemeden önce,... senin temiz olup olmadığını sordu.
Mais, avant que le président te dise sa volonté de t'épouser, il m'a demandé si tu étais pure.
Dostlarımı gördüğüme hep sevinirim ama içimden bir ses bunun tesadüf olmadığını söylüyor.
C'est toujours un bonheur de vous voir, mais quelque chose me dit que cette rencontre n'est pas due au hasard.
Oda kapılarını görmüyoruz ama lobiye inen olmadı.
Nous n'avons pas de visuel de leur porte, mais il y a personne dans le couloir qui va vers le hall.
Evde elektrik olmadığı için onlarda kalıyorum ama Becca, yok bebekti, yok göbeği şöyleydi derken delirtecek beni.
Je reste ici parce que je n'ai pas d'électricité, mais Becca me rends folle avec "bébé" ceci et "mon ventre rond" cela.
Belki mahkemede kanıt verseydim ama o iç olmadı ve Leydi Hazretlerinin dediği gibi "Hikaye bitmemiş gibi geliyor."
Si j'avais pu témoigner... mais non. Comme l'a dit Madame : "Il reste un sentiment d'inachevé."
Evet. Ama istediğin şeyin bu olmadığını biliyorum ve seni tamamen anlıyorum.
Mais je sais que ce n'est pas ce que tu veux, et je comprends.
- Peki, ama üzerinde dinleme cihazı olmadığını nereden bileceğim? Üzerini aramak istiyorum.
Bien, mais d'abord, comment puis-je être certaine que vous n'avez pas de micro?
Düşündüm ama şu anda üzerinde dinleme cihazı olmadığını nereden bileceğim?
Oui, mais d'abord, comment savoir que vous n'avez pas de micro?
Kolay değildi ama babam yapmaya değer hiçbir şeyin kolay olmadığını söylemişti.
Ce n'est pas facile, mais mon père m'a déjà dit que rien de ce qui est juste à faire ne l'est.
Abuddin ile şu anda diplomatik ilişkimiz olmadığının farkındayım ama...
Je réalise que nous n'avons pas de relations diplomatiques avec Abuddin en ce moment, mais...
Evet, ama sonra Fettuccine Alfredo yapmada iyi olmadığımı fark ettim.
En fait, je sais pas cuisiner les Fettucini Alfredo.
Gitmesi çok sorun olmazdı. Bir parçam giderse sorun olmayacağını hep biliyordu ve gittiği zaman sorun olmadı ama sen- -
S'il partait... une part de moi savait que j'irais bien, et quand il est vraiment parti, je l'étais, mais toi...
Ama bana ölmeme gerek olmadığını söyledi. Ne?
Mais il m'a dit que je n'avais pas besoin de mourir.
Sadakatini anlıyorum ama biyolojik olarak kontrolör olmaya uygun olup olmadığını bilmiyorum.
Oui. Je comprends ton engagement, mais... biologiquement, je ne sais même pas si tu pourrais convenir pour servir de régulateur.
Yeteneğimle ilgili onay verip vermemenizin önemli olmadığını biliyorum ama önemsedim çünkü çok korkmuştum.
Je ne devrais pas me soucier de savoir si tu as ou non confiance dans mes compétences, mais je le fais parce que je suis terrifiée.
Ama izleseydin, orta sınıfa mensup sıradan bir beyaz olmadığımı bilirdin.
Si c'était le cas, vous sauriez que je ne suis pas juste un autre garçon blanc de classe moyenne, d'accord?
Doğru olmadığına eminim ama neyse.
Je pense que c'est faux, mais d'accord.
Yine, doğru olmadığına eminim ama tartışmadan geçmekten memnunum.
Encore une fois, je pense que c'est faux, mais je serais heureux de continuer sans dispute.
Benim ailem de acı içinde öldü. O kazada ne olduğunu asla öğrenemedim. Ama herkesin dediği gibi bir anda olmadığına eminim.
Mes parents sont morts aussi dans la douleur, et j'ignore comment s'est passé l'accident, mais je parie que ça n'a pas été instantané.
Gemma, sana gelmek için randevu almıştım ama uygun olmadığını bildiren bir mektup aldım. ... yeni bir doktorum var ve Chris bir şeyler duymuş.
Gemma, en fait, je voulais te dire, j'avais un rendez-vous mais j'ai reçu une lettre disant que tu n'étais pas disponible et que j'avais un nouveau médecin, puis Chris a entendu dire...
Pısırık olup olmadığı yazmıyor ama Eligos adında küçük bir şeytan buldum.
Rien qui ne dit spécifiquement, le mot froussard, mais j'ai trouvé un démon mineur appelé Eligos.
Özür dilerim Bay Specter ama olan olmadı.
- Je suis désolée, M.Specter mais ce qui est fait n'est pas fait.
Önemli olmadığını düşündü ama eşi hastaneye gitmesi için ısrar etti.
Il pensait que ce n'était rien. mais sa femme a insisté pour qu'il aille à l'hôpital.
Bu kulüplerin kayıtlarla arasının iyi olmadığı biliyorum ama yeteri kadar -
Certains de ces clubs sont louches avec les comptes, mais je n'étais pas assez proche...
Hep istediğim nezaket ve sınıf çerçevesinde olmadı ama denedim.
Je n'ai pas toujours tout géré avec la classe et l'élégance que j'aurai aimé, mais j'ai essayé.
- Bak, adalet savunucusu olmadım, tamam mı? Ama senin kralı olduğun aptalların baş düşmanıyım.
Je suis pas justicier, je lutte contre la crétinerie, dont tu es le roi.
Dahasını istiyor ama hiç böyle takıldığımız olmadı.
Enfin, je sais qu'elle veut plus, mais.. ... on est jamais vraiment sorties comme ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]