English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Ama öyle olmadı

Ama öyle olmadı translate French

542 parallel translation
Ama öyle olmadı.
Mais c'est pas exact.
Ama öyle olmadı birçok şeyde yanlış yapmış olmalıyım.
Tu sais Lem, cela peut te paraître impossible... mais il faut croire que j'avais tort sur beaucoup de choses.
- Ama öyle olmadı.
- mais ce n'était pas comme ça.
Yağmur, olayları sakinleştirir sandık, ama öyle olmadı.
La pluie ne rafraîchit pas le temps.
Ama öyle olmadı.
Elle s'est trompée.
Bütün kadınların aptal olduğunu sanıyorsun, ama öyle olmadığımı bilesin diye.
Pour que tu saches que je ne suis pas aussi stupide que tu le croies.
Ama öyle olmadı.
Mais pas du tout!
Beni tavsiye etti. Çok yaşlı olduğumu düşünmüştüm ama öyle olmadığımı söyledi.
Malgré mon âge, elle a accepté de me recommander.
Ama öyle olmadı.
Mais non.
Ama öyle olmadı.
Ça n'a pas marché comme ça.
Ama öyle olmadı işte. Söylenenler ve yapılanlar bir sona geldiğinde yaşamlarımız, temeli kumla kaplı evlere benzer.
Mais, hélas... notre bonheur
Ama öyle olmadı.
Ça n'a pas été le cas.
Çok büyük meblağlar alıyor olsan bunu anlayabilirdim ama öyle olmadığını duydum.
Je comprendrais si ça payait bien, mais il paraît que ce n'est pas le cas.
Yaşlandıkça değişeceklerini sandım ama öyle olmadı.
Je pensais qu'ils changeraient avec l'âge... mais non.
Ama öyle olmadı.
Mais c'est peut-être autre chose.
Ama öyle olmadı.
Mais ça ne s'est pas passé ainsi.
Ama öyle olmadığı için çocuğunla geri dönüyorsun.
Mais vous vous êtes pointée avec un 32 millimètres juste au cas où.
Tabi cimrinin teki değilsen... ama öyle olmadığını kabul edeceğim. - Teşekkür ederim.
Je pars du principe que tu ne l'es pas.
Evet, ama öyle olmadı.
C'est pas le cas.
Ama öyle olmadı üstelik delirmekten korkmuyorum.
mais je ne perds pas la raison, et je n'ai pas peur de la perdre.
Halbuki 360 derecede her yöne dağılabilirlerdi. Ama öyle olmadı, üçü bir araya geldi.
Oui alors elles auraient pu se disperser sur 360 degrés, eh bien non, trois sillages groupés
Ama öyle olmadı.
Mais ça n'a pas été le cas.
Ama öyle olmadı.
Mais ça n'a pas marché.
Planımız Emily doğduktan sonra işe dönmemdi. Ama öyle olmadı.
L'idée, c'est que je retournais travailler après qu'Emily soit née... mais ça n'a pas vraiment marché comme ça.
Bayan Matuschek'in büyüleyici olmadığını söylemedim. Ama ben öyle olduğunu söyledim.
Je n'ai jamais dit qu'elle n'est pas charmante!
Ama Bayan Stanley, öyle olmadığını biliyorsunuz.
Mais Mlle Stanley, vous savez que ce n'est pas vrai.
Dördü öyle ama sonuncusunun olmadığını biliyorsunuz.
- La cinquième balle est vraie!
Sıradan bir şey olmadığını kabul ediyorum, Bob, ama bu kitapta öyle yazıyor.
Ça n'a pas l'air très régulier, mais c'est dans le livre.
Ama öyle olmadı.
Il en fut autrement.
Hayatım, Kay için yeterince iyi olmadığını biliyorum ama öyle biri hiç olacak mı ki?
Il ne me plaît pas. Je sais qu'il n'est pas digne d'elle, mais personne ne l'est.
Ama beni öyle olmadığına ikna ettin, mesele halloldu.
Inutile de discuter mon chéri, oui, tout est réglé!
Hiçbir yerin Çandra kadar güzel olmadığını sanırdım ama Bağdat öyle.
Je croyais qu'il n'y avait pas de cité plus belle que Chandra... mais Bagdad l'est.
Öyle olabilir, ama bu tür bir savaş partisini haklı çıkaracak bir şey olmadı.
On fait la loi. Peut-être, mais il ne s'est rien passé qui justifie cette expédition.
Ama hiç de öyle olmadı. Onun yerine diğerleriyle çalışmamı istedi... bir çeşit şey yapmak için... Bilirsin işte, sanat filmi.
Mais au lieu de ça, il a voulu me faire tourner un film spécial.
Oğlan öyle sanabilir, ama kız öyle olmadığını biliyor.
C'est peut-être ce qu'il pense de lui mais elle sait que c'est faux.
Öyle yapacağım. Ama önce iyi olup olmadığınızı bilmek istiyorum.
Mais avant je voudrais savoir... si vous allez bien?
Ama öyle olmadı. Kazanan biz olduk.
C'était la défaite, alors qu'ils escomptaient un triomphe!
Ama öyle olmadı.
Mais, ça n'a pas marché.
Ama ne yazık ki öyle olmadı.
Mais il n'en a pas été ainsi.
Ama öyle olmadı.
Mais il n'en fut pas ainsi.
Gerçekten istediğin hiçbir şey olmadığını düşünürdüm... ama mesele bu değil, öyle değil mi?
Je croyais que tu ne voulais vraiment rien... mais ce n'est pas vrai, n'est-ce pas?
Ama sizin beyniniz olmadığına göre sorunda yok, öyle değil mi?
Mais vous, vous risquez rien.
Ama benimle öyle olmadı mı?
Mais pas avec moi?
Ama biz öyle olmadığını biliyoruz, değil mi?
Mais toi et moi on sait qu'il en est autrement.
Ama... Benim için öyle olmadı.
Mais pas pour moi.
Ama gözü pek gazetecimiz, ikna olmadı, öyle mi?
Notre journaliste n'est pas convaincue.
Sen gitmeden önce söylemek istedim. Ama öyle gittin ki buna fırsat olmadı.
Je voulais le dire avant que tu partes, mais... je n'ai pas eu le temps.
Ama Angela, baban herhangi bir kız ile çıkıyor olsa da hatta öyle olmadığını bilmiyorsan bile... Baban sana hala Dead konserinin biletini veriyor.
Mais Angela... quoi que ton père puisse faire avec telle fille... sans même en être sûre... il reste le genre de père à te donner deux tickets pour les Dead.
Ama öyle ahım şahım da olmadı.
Ce n'est pas parfait, mais ça ira
Birlikte ilk geceniz olmadığını biliyorum ama öyle olduğunu düşünmek istiyorum.
Ce n'est pas votre première nuit... mais je voudrais croire que ça l'est.
Mükemmel olmadığı malum ama bugünün dünyasında kim öyle ki?
Il n'est pas parfait, mais qui l'est, dans ce monde?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]