Ama onu seviyorum translate French
514 parallel translation
- Ama onu seviyorum.
- Mais je l'aime.
Neden bilmiyorum, ama onu seviyorum.
Je ne sais pas pourquoi, mais je l'aime.
Ama onu seviyorum
Mais je l'aime.
Ama onu seviyorum.
Bud. Mais... je l'aime.
Ama onu seviyorum.
Je l'aime beaucoup trop...
Üzgünüm Leo. Ama onu seviyorum.
Je suis navrée mais je l'aime.
Ama onu seviyorum.
Mais je l'aime.
Ama onu seviyorum.
Et pourtant, je l'aime.
Ama onu seviyorum, baba.
Mais je l'aime, papa.
Onun her şeyini bilirim ama onu seviyorum.
Je sais tout de lui. mais je l'aime.
Ama onu seviyorum.
Je l'aime, tu sais.
- Onu seviyorum ama...
- Je l'aime, mais je sais...
Onu tanıyor olabilirsiniz ama ben onu seviyorum ve acı çektiğini görüyorum.
Et je le connais mieux que vous! - Vous le connaissez, peut-être, mais moi, je l'aime. Et je vois bien qu'il est désespéré.
- Onu hâlâ seviyorum ama eğer... 9. hücredekiler.
Quel dommage. Je l'aime encore, mais s'il... Cellule n ° 9!
Ben de onu seviyorum ama hala inatçı, yaşlı bir keçi.
- Ça reste quand même une tête de mule.
Bir aralar bunu yapmayı düşündüm ama vazgeçtim çünkü onu tekmelemeyi çok seviyorum. Çünkü sesi çıkmıyor!
Oui... je le ferai un de ces jours, j'adore lui donner des coups, je n'ai qu'elle à battre.
Ben de Starrett'i seviyorum ama gerekirse onu vururum.
Moi aussi, j'estime Starrett, mais je le tuerai s'il le faut!
Amy, onu çok seviyorum ama onu buna inandıramıyorum.
Oh, ma chérie. Tout va s'arranger.
- Ama baba, onu seviyorum.
- Mais, papa, je l'aime.
Onu öldürdü ama o benim minik kızım ve onu seviyorum.
Elle l'a tué! Mais c'est ma petite fille.
Onu hâlâ seviyorum ama bunu atlatacağım. Atlatmak zorundayım çünkü gerçeği gördüm. Beni nasıl kandırdığını gördüm sen böyle çabalarken.
Je l'aime encore, mais ça passera parce que j'ai compris combien il m'a trompée.
Ben de onu seviyorum ama ikisinin birlikte yapacakları birşey yok.
Mais ils sont libres et désœuvrés...
O bir barbarın oğlu ama onu Edwin'in oğluymuş gibi seviyorum.
Il est fils d'un barbare, mais je l'aime comme s'il était l'enfant d'Edwin.
Çocukları seviyorum, ama eğer bir çocuk beni, ideallerime aykırı bir şeyi yapmama zorlarsa, o zaman onu istemiyorum.
Écoute, Elena. Les enfants, je les aime, mais s'ils doivent me contraindre à agir contre mes idées, je n'en veux pas.
Sağ olun Bay Sylvester ama Johnny koca adam ve ben onu seviyorum hem de çok.
C'est un grand garçon. Il me plaît... beaucoup.
onu öyle severiz ki koşarak geri döneriz... o parayı verir, biz de düdüğü çalarız... şimdilik hoşçakal çok geçmeden döneriz... güle güle, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum güle güle diyorum, elveda değil... fazla oyalanmayın, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın hemen dönün... gidin, ama çabuk dönün gidin ve çok şeyle dönün... para dolu cüzdanlar getirin boş şeylerle uğraşmayın... işi çabuk bitirip hemen geri dönün dolgun cüzdanları alın, boşları değil... bugün zengin olalım, çabuk dönün... cebimize altın bir saat girecek saat başı bizi uyaracak...
On l'aime tant Qu'on reviendra Ventre à terre Car c'est lui qui nous nourrit Alors nous chantons
Onu çok da seviyorum, ama bir kardeş gibi.
Et je l'aime beaucoup, mais comme ma sœur.
Ama Amca, onu seviyorum.
Mais je l'aime!
Onu seviyorum ama o hiç karşılık vermiyor!
Je l'aime mais il est juste passif!
- Ama yine de onu seviyorum.
- Pourtant, je l'aime.
Yani, onu seviyorum ama aşık değilim.
Je l'aime, mais je ne suis pas amoureuse de lui.
Bunu biliyorum ama yine de onu seviyorum.
Je le sais, mais je l'aime toujours.
- Ama, annecim, onu seviyorum!
Maman, je l'aime!
# Elbette kaygılanıyorum, onu hala seviyorum, ama kendini toplamalı.
Bien sûr, je suis inquiet, je l'aime toujours. Mais elle doit reprendre des forces.
- Hayır, ama ben onu seviyorum.
- Non, mais je tiens à lui.
Ama onu seviyorum.
- Je sais.
- Ama ben onu çok seviyorum.
Tu en auras un autre.
- Ama onu seviyorum.
- Mais je l'aime!
Ama ben... onu tüm kalbimle seviyorum.
Mais... je l'aime de tout mon cœur.
Onu da en az senin kadar seviyorum ama o da başka bir kişilik.
Je l'aime autant que je t'aime, mais c'est quelqu'un de different.
Ama her şeye rağmen onu seviyorum, Mae.
Mais quand même, je l'aime.
Ama onunla tanıştım işte. Evet tanıştım ve onu seviyorum. O da beni seviyor.
Mais j'ai rencontré cet homme que j'aime et qui m'aime aussi.
Çok içki içti ama Richard sıcak ve sevecen biridir ve onu seviyorum.
C'est juste qu'il a bu un verre en trop. Mais il est bon, plein de qualités, et je l'aime.
Ama anne, onu seviyorum.
Mais maman, je l'aime!
Seni Maverick hakkında uyarmak isterdim ama onu çok seviyorum.
J'aimerais bien vous mettre en garde contre Maverick mais je l'aime trop.
- Onları seviyorum ama bir köpeğin olması demek onu sürekli beslemek yürütmek demek.
J'aime les regarder. Il faudra le nourrir et le faire marcher. Des poils partout.
Onu seviyorum ama ona layık olmak için ne yaptım ki?
Je l'aime, mais qu'ai-je fait pour le mériter?
Onu çok... ama çok seviyorum.
Je... je l'aime tellement.
Bizim kızımız benden nefret ediyor, ama ben onu çok seviyorum.
Notre fille me déteste, et moi je l'aime.
Ama o benim kardeşim ve onu seviyorum.
Mais c'est mon frère. Et je l'aime.
Saygısızlık etmek istemem ama, Baba, onu çok seviyorum.
Avec tout mon respect, parrain, je l'aime tellement que j'en ai mal.
ama onun 17
ama onu gördüm 17
onu seviyorum 468
seviyorum 294
seviyorum seni 25
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama o 292
ama onu gördüm 17
onu seviyorum 468
seviyorum 294
seviyorum seni 25
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama o 292
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18