English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Açıkça görülüyor ki

Açıkça görülüyor ki translate French

359 parallel translation
Şimdiye kadar, Mohawk içerisinde biz şanslı görünüyorduk, ama son derece açıkça görülüyor ki artık biz de bunun içine çekilmek üzereyiz.
Jusqu'ici, nous avons eu de la chance, mais il semblerait que nous devions y prendre part, c'est même sûr!
Açıkça görülüyor ki, bu iki silah Sugarpuss'un bay Lilac'la evlenmesini sağlamak için üzerimize doğrultulmuş.
La force des armes est nécessaire pour obliger Sugarpuss à épouser Lilas.
Açıkça görülüyor ki roketler hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
Tu ne sais vraiment rien sur les fusées.
- Açıkça görülüyor ki ölmedim.
- Ça se voit, non?
Açıkça görülüyor ki, alıkoyucu... Bay Gondo'ya eziyet etmek istemiş.
Il paraît clairement qu'il vise moralement et pécuniairement M. Gondo.
Efendim açıkça görülüyor ki...
Ces avions devront prendre les troupes du Secteur Y... - C'est la base d'El Paso avant l'alerte de dimanche... pour les transporter dans les villes en question. "Y"
Açıkça görülüyor ki şehri daha fazla elinizde tutamayacaksınız. Ayrıca öğrendik ki teröristlerle görüşüyormuşsunuz. General Field Marshal...
Vous êtes incapable de maintenir l'ordre en ville et vous avez négocié avec les terroristes.
Açıkça görülüyor ki, İngiliz halkının görüşü düşmanca. Düşmanca.
L'opinion anglaise est résolument hostile.
Şimdi, açıkça görülüyor ki ceset o kanepenin içine saklanmıştı. Yoksa neden taşısınlar ki?
Le corps était sûrement dedans, sinon quel intérêt?
Saptadığın bütün gerçeklerden sonra, açıkça görülüyor ki, makinist ve Bayan Norris birlikte işin içinde idiler.
Les preuves sont là, le projectionniste et Mme Norris étaient complices.
Genç usta, açıkça görülüyor ki sen iyi bir savaşçı olmak için doğmuşsun.
Jeune Maître, vous êtes bâti idéalement pour le kung-fu.
Açıkça görülüyor ki son olaydan sonra sinirleri iyice yıpranmış durumda.
Ses nerfs ont été mis à rude épreuve par les évènements récents.
Ve açıkça görülüyor ki nezarette değil.
Il est évident qu'ils ne le détiennent pas.
Ama şu anda, bu kriz anımda, gayet açıkça görülüyor ki buradaki kimse beni anlamak için hiçbir çaba göstermiyor.
Mais à présent, alors que je vais mal, cela saute aux yeux que personne ici ne fait le moindre effort pour comprendre mes sentiments.
Açıkça görülüyor ki Elizabeth'i gelecek iki hafta içinde götürmek niyetindeler.
C'est là qu'ils veulent emmener Elizabeth dans un délai de deux semaines.
Açıkça görülüyor ki, O bu görev için çok uygun.
C'est la personne la plus qualifiée pour cette mission.
Fakat açıkça görülüyor ki sen hiç bir şey bilmiyorsun.
Mais j'ai l'impression que tu ne sais rien.
Dinle, açıkça görülüyor ki asla geri gelip işi bitirmeyecek.
Il ne reviendra pas finir le boulot.
Pekala, açıkça görülüyor ki bu parayı geri almanın tek yolu benim onu geri kazanmam.
C'est évident, le seul moyen d'avoir cet argent, est de le regagner.
En iyisi olduğunu sanırdım ama açıkça görülüyor ki yanılmışım.
Je pensais que c'était lui le meilleur mais, apparemment, je me suis trompé.
Açıkça görülüyor ki bunlar çözülmesi güç sorunlar.
Ce sont évidemment des questions difficiles à résoudre.
Açıkça görülüyor ki, şirketimizin gelişimi için bu plan büyük fırsatlar sunuyor.
Il va sans dire que ce projet crée une réelle opportunité de voir se développer notre entreprise.
Açıkça görülüyor ki büyük farklılıklar var fakat kilise ve sinema salonu arasında muazzam benzerlikler de görebiliyorum.
Ce sont deux lieux où des gens se rassemblent pour partager une même expérience.
Kramer beni buraya getirdi ama açıkça görülüyor ki ben asla bir şey yapamam.
C'est Kramer qui m'a persuadée. Mais je suis incapable de quoi que ce soit.
Açıkça görülüyor ki oldukça orantılı bir kişisin.
Vous êtes bien proportionné...
Normalde, ölü biri yaşayanların bölgesine gittiği zaman, sadece bir gölge, bir hayalet oluyor... Hiçbir şey yapmaya güçleri yetmez, küçük çocukları korkutmaktan başka. Açıkça görülüyor ki o kimseyi öldüremedi.
Si Atyminius retourne chez les vivants, il ne sera qu'un fantôme, juste bon à effrayer les enfants, mais incapable de les tuer.
Bak, açıkça görülüyor ki sizin ilacınız çok etkili.
Ecoutez, il est évident que votre médecine est très- - Eh bien, elle est très efficace.
Açıkça görülüyor ki siz, ikinizin olay çıkarmada hiç tecrübesi yok.
Apparemment, vous ne savez pas faire une scène.
Açıkça görülüyor ki Linea buradaki mahkumların saygısını kazanacak bişeyler yapmış.
Apparemment Linea a su gagner le respect de ces prisonnier.
- Açıkça görülüyor ki, canlandırıcı birşey ısmarlıyorum.
- Je commande du vin.
Açıkça görülüyor ki, genç Amerikalı hanımın Amerika topraklarındaki bu ölümü, "Sığınma Hareketi" ve Hükümet'i, Şili rejimi üzerine yepyeni bir ilişki kurmaya itecek.
De toute évidence, la mort d'un jeune jeune fille américaine sur les côtes américaines Jettera une lumière toute nouvelle sur la fois le mouvement sanctuaire Et sur les relations du gouvernement avec le régime chilien.
Açıkça görülüyor ki, genç Amerikalı hanımın Amerika topraklarındaki bu ölümü, "Sığınma Hareketi" ve Hükümet'i, Şili rejimi üzerine yepyeni bir ilişki kurmaya itecek.
Toute évidence, la mort d'un jeune jeune fille américaine sur les côtes américaines Jettera une lumière toute nouvelle sur la fois le mouvement sanctuaire Et peut-être sur le gouvernement de relation avec le régime chilien.
Açıkça görülüyor ki, kendi hissenin birazından vazgeçmen gerekiyor.
Tu dois me céder une part du gâteau.
Açıkça görülüyor ki ellerini harika kullanıyor.
Il est très doué de ses mains.
Açıkça görülüyor ki, onun üzerindeki hakimiyetin, düşündüğüm gibi mutlak değilmiş.
Apparemment, votre emprise sur lui n'est pas aussi grande que vous le croyiez.
- Bu seviyelerde tehlikeli değildir, efendim. Nedir bu yer? Açıkça görülüyor ki, Yıldız Geçidi programınız için inşa edilmemiş.
- Non toxique en si petite quantité. C'est quoi, cet endroit? ça n'a pas dû être construit exprès pour votre programme Stargate. C'était une centrale expérimentale.
Açıkça görülüyor ki, faz kalkan tayfım yalnızca... onu geciktirmeye yeterli gelmiş
Apparemment, mes écrans de protections sont juste suffisants à retarder l'échéance.
Açıkça görülüyor ki acıya karşı üstün dayanıklılığımızdan haberin yok!
Pour m'interroger? Manifestement, tu ne connais pas notre résistance à la douleur!
Şey, açıkça görülüyor ki bir gerçekten haberin yok :
Eh bien apparemment tu n'es pas au courant d'un autre fait :
Açıkça görülüyor ki, Subay Corbrind pilotaj yeteneklerini fazla abartmış.
Bien sûr, l'Officier Kobrin a surestimé ses compétences de pilote.
Taliban az önce bu kasedi gönderdi. Açıkça görülüyor ki Stevie Nicks'i rehin almışlar.
Cette vidéo montre qu'ils ont bien capturé la chanteuse Stevie Nicks.
Açıkça görülüyor ki kararını vermişsin.
Vous vous êtes décidé.
Açıkca görülüyor ki, bu durum buradaki tek çalışan insanın suçu.
C'est de la faute de la seule personne qui travaille.
Danışman Troy un görüntüsü, bir kadın, sizin tarafınızdan kesilip yok edildi, açıkca görülüyor ki bilinçsizce kendi annenize sahip olma arzusu.
L'image du conseiller Troi, une femme que vous voulez dévorer, indique clairement un désir inconscient de posséder votre mère.
Açıkça görülüyor olmalı ki ikisi de değil.
Ni l'un ni l'autre, c'est évident!
- Şey, açıkça görülüyor ki...
- Une pièce exaltante.
Açıkça görülüyor ki depresyonda.
Il est visiblement déprimé.
Açıkça görülüyor ki, yok.
- Visiblement pas.
açıkca görülüyor ki diğer yarımı bulmalıyım, ama o erkek mi, kadın mı?
Il faut que je trouve mon autre moitié. Mais est-ce un "il" ou un "elle"?
Açıkca görülüyor ki, artık ihtiyaç yok.
A l'évidence, il est trop tard.
Görülüyor ki size en başta açıkça ve net sözcüklerle..
Je croyais pourtant vous avoir dit, en termes clairs et non équivoques :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]