English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bekleyeceğiz

Bekleyeceğiz translate French

2,277 parallel translation
Yemi attıktan sonra ne kadar bekleyeceğiz?
Maintenant que l'impact est mis, quand cette bestiole va le repérer.
Şimdi ne olacak? - Bekleyeceğiz.
- Et maintenant?
- "Ya"'lar da yok. Bekleyeceğiz.
- Pas de "Et si?" On attend.
Gooch ve ben bebek için biraz bekleyeceğiz.
Gooch et moi, on va attendre avant d'en avoir un.
- O zamana kadar bekleyeceğiz.
- On attend.
Şimdi bekleyeceğiz.
Maintenant, on attend.
Artık karanlığı bekleyeceğiz.
Maintenant, on attend la nuit.
Şerifle konuşmasını bekleyeceğiz. Evet, tabii.
On va attendre le shérif pour parler.
Bakın ne diyeceğim. Biz arabada bekleyeceğiz, tamam mı?
On attend dans la voiture, d'accord?
Öyleyse bekleyeceğiz.
Compris.
Şimdi de telefonun çalmasını bekleyeceğiz.
Il ne reste plus qu'à attendre le coup de fil.
Şimdi bekleyeceğiz.
Et maintenant, nous attendons.
Takımın girmesini bekleyeceğiz.
Ne fais rien sans les autres.
Sadece burada biraz bekleyeceğiz.
- Nous patientons. Quoi?
Daha ne kadar bekleyeceğiz?
On va attendre encore longtemps?
Onu hemşire odasında bekleyeceğiz.
On va l'attendre au poste des infirmières.
15 dakika daha bekleyeceğiz.
Attendons encore quinze minutes.
Tuzaklarımıza yem takıp, sabırlı bir şekilde failin hata yapmasını bekleyeceğiz, ki her zaman yaparlar.
On va poser nos pièges et attendre que le tueur fasse une gaffe, ils en font tous une.
Dr. Balo'yla birlikte burada öylece çömelip senin bürokratlara fidye notu yollamanı mı bekleyeceğiz?
Vous allez nous garder ici et faire une demande une rançon?
Araf'ta daha ne kadar oturup bekleyeceğiz?
Combien de temps encore on va rester au purgatoire?
Pekâlâ millet, ilk olarak Cehennem'in kapılarına hoş geldiniz diyorum maalesef Cehennem'de bir müddet daha bekleyeceğiz.
Je vous souhaite la bienvenue aux portes de l'enfer. Malheureusement, l'enfer est une porte d'embarquement.
Ya evine gidip, kızla konuşup, kaseti isteyeceğim ya da kız gidene kadar bekleyeceğiz, sonra içeri girip ne varsa alıp, uçacağız.
Soit je lui parle chez elle, et je reprends la cassette, soit on attend son départ pour entrer, prendre le truc et nous tirer.
Şimdi, mağaza kapanana kadar bekleyeceğiz ve dükkana girip...
Voilà ce qu'on va faire. On va attendre que le centre commercial ferme, entrer par effraction dans le magasin...
Bekleyin dedilerse, bekleyeceğiz.
Ils ont dit d'attendre, on attend.
Artık bekleyeceğiz.
Il n'y a plus qu'à attendre.
Bekleyeceğiz.
On attend.
Biz sadece burada oturacağız ve telefonun çalmasını bekleyeceğiz. Yakında ölü bulunacak.
On reste ici en attendant que le téléphone sonne.
Bekleyeceğiz.Şimdi kadın.
- La presse s'en apercevra... On attend.
Sanırım ölü denizcimizin ne soluduğunu görmek için bekleyeceğiz.
Il faudra attendre pour voir ce qu'a inhalé ce marine.
Biz burada bekleyeceğiz.
C'est compris?
Galiba biraz bekleyeceğiz.
Je suppose que nous devrons attendre.
Uyumasını bekleyeceğiz.
On va attendre la nuit.
Morlighem'i öldürmelerini mi bekleyeceğiz?
Ils vont nous le renvoyer en morceaux.
- Çağrıya cevap verelim. - Hayır bekleyeceğiz.
- Appelons cela une nuit.
Marshall'ı sorgulayacak mıyız yoksa Lightman'ın gelmesini mi bekleyeceğiz? Bilmiyorum.
On interroge le marshal ou on attend que Lightman revienne?
Biraz daha bekleyeceğiz.
Soyez attentifs.
Biz şişman Noel Baba'yı bekleyeceğiz tamam mı?
On va attendre le Père Noël obèse.
Yeşil ışığınızı bekleyeceğiz.
Nous attendrons votre feu vert.
Yol kenarında kamp kurup sisin dağılmasını bekleyeceğiz.
On va camper ici jusqu'à ce que le brouillard se dissipe.
- O zaman bekleyeceğiz.
- On attend.
Ama bu tilkilerin yaşadığı yeri buldum ve yarın gece çalıların arasına saklanıp ağaç deliğinden çıkmasını bekleyeceğiz ve onu delik deşik edeceğiz.
Mais j'ai déjà trouvé où vit ce renard,... et demain soir, nous allons nous embusqué dans les buissons,... attendre qu'il sorte de son trou dans l'arbre,... et tirer jusqu'à ce qu'il ( juron ) vole en éclat.
Ama şimdi, Anastasia'gitti, biz yarını bekleyeceğiz.
Et maintenant, Anastasia est partie, nous, on part demain.
Şimdi böylece oturup hafızasının yerine gelmesini bekleyeceğiz. Ve Carver bulmadan önce çantanın yerini söylemesini ümit edeceğiz.
Et on va rester là à attendre que sa mémoire lui revienne... en espérant qu'elle nous dise où est cachée la valise avant que Carver ne la trouve...
- Tommy Amcam'ı bekleyeceğiz.
Je pense qu'on devrait attendre. Attends oncle Tommy.
Ne kadar bekleyeceğiz?
Combien de temps?
Bekleyeceğiz.
Nous attendons.
Yanında bekleyeceğiz.
{ \ pos ( 192,240 ) } On va attendre la fin à tes côtés.
- Şimdi bekleyeceğiz.
- On attend.
Şimdi bekleyeceğiz.
On attend.
Duvara yapışıp kameranın geçmesini bekleyeceğiz, tamam mı?
On doit longer le mur et attendre que la caméra tourne.
Pekala, müzik durana kadar bekleyeceğiz.
Randy?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]