Bu o değil translate French
4,408 parallel translation
- Bu o değil mi?
C'est lui, non?
Bu o değil.
Ce n'est pas lui.
Bu o değil.
Ce n'est pas elle.
En iyi olan şeyi yapmaya çalıştığını biliyorum, ama bu o değil.
Je sais que tu essayes juste de faire ce qu'il y a de mieux, mais ce n'est pas le cas
Bu o değil ki.
C'est pas elle.
- Bu o kadar da kötü değil.
C'est pas si mal.
Yani, abartma. Bu o kadar önemli değil.
C'est vraiment pas grand-chose.
Başka bir seçeneğimiz olmadığı için ölen insanlar... O anlarda, bu insanların etten kemikten değil, ışıktan havadan ve renkten ibaret olduğunu biliyoruz.
Les gens qui meurent quand nous n'avons pas le choix, nous savons qu'à ce moment-là ils ne sont pas de la chair mais de la lumière, de l'air, de la couleur.
- Ne tür bir bir manyak olduğumu biliyorum ve bu o tür bir manyaklık değil.
- Je sais quel genre de fou je suis et ce n'est pas ce genre de folie.
O halde bu resmi bir görüşme değil.
Donc ce n'est pas une enquête officielle.
Şu anda o muhalif politika ki bu kendi başına bir politik duruştur, değil mi?
En ce moment il est anti-politique, ce qui est une position politique en soi, pas vrai?
O değil de doktor bu sabah ne dedi?
Qu'a dit le docteur ce matin?
Karın çok hassas O bu ülkeye uygun değil onu tedavi et!
Votre femme est très délicate. - Elle n'est pas faite pour ces terres. - Soignez-la!
Şimdi Yaşamanın Zamanı! Lloyd! Bir Saat İçinde Bir Randevum Var, O Yüzden Biraz Acele Edebilir miyiz? Argo ) Ne Kadar Aptal Olduğunu Biliyorsun, Değil mi? İşte Bu Gerçekten Harika...
Hey, Le magnifique!
Bu, bir kimseyi suçlamakla ilgili değil o zamanlar söyleyemediklerimi şimdi söylemem gerektiğiyle ilgili.
Je ne veux montrer personne du doigt... mais j'ai besoin de dire maintenant ce que je n'ai pas pu dire à l'époque.
Bu adil değil. Bana o yavru köpek bakışını yapma.
T'as pas le droit de me faire tes yeux de chien battu.
Tamam millet, bu o kadar basit bir şey değil.
Okay, ce n'est pas aussi simple que ça.
Ama bu o kadar basit değil.
Mais, euh, ce n'est pas si simple.
- Bu mümkün değil. Bu zamanda o kadar güçlü bir şey mevcut değil.
Rien d'assez puissant n'est disponible dans cette période du temps.
Aslında o kadar da kötü değil, çünkü bence soda yardımıyla bu lekeleri çıkarabilirsiniz.
Qui n'est pas si laid, en fait, car je suis sûre que vous pouvez enlever les taches avec du soda.
Bu o zavallıyla evlenmenle yeterli değil.
Ça ne te suffisait pas d'être partie avec ce loser?
O kadar iyi bir şey değil bu.
C'est pas si gentil.
Lydia, o kadar da zor değil bu.
Lydia, il n'est pas difficile.
Yani bu hippi bayan, Fran O'Brien kamyonetini sattığı herifin adının Cody olduğuna emin değil miymiş?
Cette hippie, Fran O'Brien, n'était pas sûre que le type à qui elle a vendu le camion s'appelait Cody?
Son sefer ki gibi değil bu, o zamankinden çok daha iyiyim.
C'est n'est pas comme la dernière fois. Je suis mieux que ce que j'étais.
Bu sözleşme o fotoğrafla uyuşuyor, değil mi?
Donc on a une correspondance avec la photo, exact?
O göçmen ise, bu yetki alanımızın ötesindeki şeyleri açmak olur, öyle değil mi?
Si elle est immigrée, cela dépasse notre juridiction.
Kitaplığın altındaki o mu belli değil ama bu sabah işe gitmemiş.
On ne peut pas être sûr que c'est elle sous la bibliothèque, mais elle n'est pas venue travailler ce matin.
Bu devamlı televizyona çıkan hani basın grupları ve kamu işlerinde tutucu gündem yaratmaya çalışan adam değil mi? Evet, o.
C'est ce mec qu'on voit tout le temps à la télé, celui qui soutient un programme conservateur sur les médias et les entreprises de la communauté?
Amanın, bu ismi neden o kadar da popüler değil anlamadım...
Je me demande pourquoi ce nom n'est plus populaire...
- Bu, o adam değil, değil mi?
Ce n'est pas cet homme?
Evet ama önceden iki sınıf gerideydi, bu yüzden böyle olması o kadar da önemli bir şey değil.
Ouais, mais il était deux années en retard, donc ce n'est pas aussi grave qu'avant.
Bu doğru değil, bu sokakta napıyoruz o zaman?
Ce n'est pas vrai. Que faisons nous ici?
Bu işin arkasındaki o değil bence.
Je ne pense pas qu'il soit derrière ça.
- Bu senin adına o kadar da yeni değil.
C'est pas nouveau pour toi.
Bu o an değil.
Ce n'est pas ça.
O güzelim renk cümbüşünün, mercanların ev sahipliği yaptığı o heyecanlı koşuşturmaların tadını ancak bu sayede sadece biz değil, bizden sonraki nesiller de çıkarabilir.
Cela nous permettra, ainsi qu'aux générations futures, de profiter pleinement de ce magnifique jeu de couleurs et de toute l'animation dont ils sont le théâtre.
- Bu o kadar basit değil.
- Ce n'est pas si simple.
- Bu o kadar kolay değil.
- Ce n'est pas aussi simple.
Ama o intikam bu değil.
Mais ce n'est pas ce que c'est.
O saatte çocuklar hala televizyon izliyorlarsa benim değil ailelerinin sorunu bu.
Si des enfants regardent à cette heure, c'est le problème de leurs parents.
O bu katı binadan ayırır ve bizi dışarı çıkarır, değil mi?
non?
Bu o kadar tuhaf değil, Eli.
Ça n'est pas si bizarre, Eli.
O halde bu engelli çocuklarla ilgili bir durum değil.
Ah.. donc ce n'est pas a propos des enfants handicapés.
Zaten o kadar çok değil... - İletişim yöneticime para vermek... Bu iyi gözükür mü sence Mike?
Donner de l'argent à mon directeur des communications... tu penses que ça ferait bon effet, Mike?
- O bu davada değil ki.
- Il n'est pas impliqué.
Bütün o insanlar! Hepsi bu değil.
Et ce n'est pas tout, Kara.
İtiraf etmeliyim ki Bay Dodge, tüm o provaları izledikten sonra bu gösteriye gelmemezlik edemezdik, değil mi?
Je dois vous avouer, M. Dodge, qu'après avoir vu toutes ces répétitions, Nous n'aurions pas pu rester à l'écart.
Bu şey canımı okumuş değil mi?
K.O, hein?
Aslında hala da yapabilirsin ama o uyuşturuculu denizaltı bu değil.
Tu peux toujours acheter une flotte de sous-marins avec l'argent de la drogue qu'il n'y avait pas dans celui-là.
Bu o havaalanlarındaki gibi kendini otomatik kapatan lavabolardan değil. Biliyorum.
Ce n'est pas un de ces robinets magiques, comme à l'aéroport, qui se coupent tous seuls.
bu o 1223
bu oda 25
bu olabilir 58
bu olsun 16
bu olay 48
bu olur 45
bu olmaz 67
bu olacak 24
bu olmayacak 50
bu olamaz 268
bu oda 25
bu olabilir 58
bu olsun 16
bu olay 48
bu olur 45
bu olmaz 67
bu olacak 24
bu olmayacak 50
bu olamaz 268
bu olur mu 39
bu onun sorunu 17
bu o mu 242
bu odada 30
bu olayda 16
bu onun 40
bu olabilir mi 19
bu oldu 16
bu önemli değil 131
bu olmamalıydı 17
bu onun sorunu 17
bu o mu 242
bu odada 30
bu olayda 16
bu onun 40
bu olabilir mi 19
bu oldu 16
bu önemli değil 131
bu olmamalıydı 17
bu onlardan biri 29
bu o adam 20
bu olağanüstü 52
bu olmalı 51
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43
bu önemli 208
bu onun işi 28
bu önemli mi 29
bu onun arabası 16
bu o adam 20
bu olağanüstü 52
bu olmalı 51
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43
bu önemli 208
bu onun işi 28
bu önemli mi 29
bu onun arabası 16