English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bırakmayacağım

Bırakmayacağım translate French

2,073 parallel translation
- Seni yalnız bırakmayacağım.
- Pardon? Je ne vous laisserai pas toute seule.
Bobby'i evde Frankenstein'ın geliniyle yalnız bırakmayacağım.
Je ne vais pas laisser Bobby avec la fiancée de Frankenstein.
Çünkü nerede olursam olayım, buradan nereye gidersem gideyim seni, asla ama asla, bırakmayacağım.
Car où que je sois, où que je parte après ça, jamais je ne t'abandonnerai.
Seni bırakmayacağım.
Je ne vous laisserai pas. Que faites-vous?
Seni bırakmayacağım.
Je ne te laisse pas partir.
Hayır, onu bırakmayacağım!
Je ne le laisserai pas.
- Bırakmayacağım onu
- Je ne le laisse pas!
Eğer Maurice masumsa, hala burada bir katil var bende Ava'yı burada tek başına bırakmayacağım.
Si Maurice est innocent, il y a un assassin qui court toujours ici... et je ne laisserai pas Ava être une cible trop facile. - Je vais appeler Reynolds.
Ders programımda hiç boşluk bırakmayacağım.
Je blinderai mon emploi du temps.
Sizi yalnız bırakmayacağım. Seni asla bırakmayacağım. Tamam mı?
Désolé, mais je ne te laisserai pas tomber.
Seni bir tecavüzcüyle barda bırakmayacağım.
Je ne te laisserai pas avec un violeur.
Üçkâğıtlara pabuç bırakmayacağım.
Je me laisserai pas piéger.
Eşimi yalnız bırakmayacağım. Çocuklarımı annelerini görmekten mahrum bırakmayacağım.
J'empêcherai pas mes enfants de voir leur mère.
O burada ve ben bu partiyi havaya ve kontaminasyona... maruz bırakmayacağım, nokta.
Elle est pas loin et je ne vais pas exposer la préparation à l'air libre et à la contamination.
Peşini bırakmayacağım.
Je suis sur le coup.
Hikayeyi bize anlattıktan sonra peşini bırakmayacağımızı biliyordunuz.
Vous saviez qu'on le suspecterait après votre histoire.
Sen yaralısın kardeşim ve sen itiraf edene kadar yakanı bırakmayacağım.
Tu es blessé, mec. Et je te lâcherai pas tant que tu l'admets pas.
Onu yanlız başına böylece bırakmayacağım.
Je refuse de la laisser seule.
Hayır onu bırakmayacağım.
- Je ne veux pas le quitter! Systolique à 8.
Seni bırakmayacağım Hayır.
Je ne te laisse pas...
Camille, bak, kendi evimdeki bir çatlağı onarmayı bırakmayacağım çünkü biraz...
Je vais pas attendre pour réparer une fuite chez moi à cause de...
Sizi bırakmayacağım efendim.
Je ne vous laisse pas. Quoi qu'il en coûte.
Çünkü seni bırakmayacağım, tamam mı?
Je ne vais pas te laisser tout seul.
Adamlarımı bırakmayacağım.
Je ne les abandonnerai pas.
İstihbarat almak için ağızlarını arayıp sonra onları bir sonraki gezegende bırakmayacağımız konusunda güvence vermem işe yarayabilir.
J'aimerais pouvoir les assurer que nous ne leur soutirons pas des renseignements - pour les abandonner par la suite.
Asla denemeyi bırakmayacağım.
Je n'arrêterai jamais d'essayer. Je le promets.
- Kırıntını bırakmayacağım.
- Tu pourrais pas.
Onu geride bırakmayacağım.
Je ne le lâcherais pas.
- Seni bırakmayacağım. - Hadi Loretta!
Je reste.
Penzer Otomotiv'e, bitiş çizgisine gelin ve sizi yüzüstü bırakmayacağımıza emin olun.
on s'assurera de ne pas vous laisser tomber.
Tabii ki bırakmayacağım.
Abruti! Et puis quoi encore?
Bunu o şıllığın yanına bırakmayacağım.
On ne va pas la laisser s'en tirer!
- Bırak onu. - Onu bırakmayacağım!
Laisse-la ici.
Nişanlımı bırakmayacağım
Je ne vais pas abandonner ma fiancée.
"Seni asla yüzüstü bırakmayacağım."
"Je te laisserais pas tomber."
- Onu bırakmayacağım.
- Je ne l'abandonnerai pas.
Şahsen ben, onu yüzüstü bırakmayacağım.
Et moi je le laisserai pas tomber.
Savaş başlatacak bir adam değilim. Ancak davayı bırakmayacağım.
Je ne suis pas du genre à démarrer une bagarre, mais je ne fuirai pas.
- Bırakmayacağım, baba.
C'est promis, papa.
Seni yüzüstü bırakmayacağım.
Je ne te laisserais pas tomber.
Bu konuyu burada bırakmayacağım. Bırakmayacağım.
Je n'en ai pas fini avec cette affaire.
Bırakmayacağım.
Je ne vais pas partir.
- Seni geride bırakmayacağım.
- Va-t'en.
Ciddiyim. Seni bırakmayacağım.
Je le pense vraiment.
Beni yüzüstü bırakmayacağını biliyordum!
Je savais que tu ne m'abandonnerais pas.
Hayır, onu bırakmayacağım.
Non, je ne vais pas l'abandonner.
Bunun peşini bırakmayacağız, tamam mı?
On abandonne pas, d'accord?
Gasback olaya karıştı mı, ardında tek bir kırıntı bile bırakmayacağı kesindi.
On dit que quand Gasback en a fini avec un casse, il ne reste plus un radis.
- Elimi bırakmayacağına söz ver, tamam mı?
Promets-moi de ne pas lâcher ma main! D'accord.
Bırakmayacağım!
Je ne ferai pas ça.
Hukuki ve cezai arayışlarımızın peşini bırakmayacağız.
Nous irons en recours civil et criminel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]