English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bırak artık

Bırak artık translate French

2,233 parallel translation
- SJ, bırak artık şu atariyi.
- SJ, j'espère que tu as éteint cette console.
Bırak artık.
Laisse.
Tanrı aşkına Pam, dedikoduyu bırak artık.
Bon Dieu, Pam, ça suffit les ragots.
- Seçimler için endişelenmeyi bırak artık.
- Arrête de penser aux élections.
- Bırak artık.
- Laissez-le.
Bırak artık.
Arrête un peu.
Ama bir intihar görevine göz yumamam, bırak artık.
Je n'approuverai pas une mission suicide. Faites-vous une raison.
Bırak artık bu işin peşini.
Tu dois laisser tomber.
Hadi ama üniversiteli çocuk. Bırak artık kafa patlatmayı. Evet, hadi ama.
Vous prenez pas la tête.
Bırak artık.
Laisse tomber.
bırak artık.
Lâche-moi.
bırak artık.
- Lâche-moi.
bırak artık.
Lâche-nous.
ve sen benle tartışmayı bırak artık!
Lâchez-moi, à la fin!
Lütfen, şu oyunu bırak artık!
Éteins-moi ce jeu!
Bırak artık şunu, Leah.
Oh c'est bon fais une pause, Leah.
Herkesi ve herşeyi kontrol etmeyi bırak artık. Biraz sorumluluk almayı dene.
Arrête de tout manipuler et sois enfin responsable!
Kimse bilmiyor, bırak artık.
Personne ne le sait! Arrête!
Bunları geride bırak artık.
Oublie tout ça.
Endişelenmeyi bırak artık.
Ne vous inquiétez donc pas.
Bırak artık oğlumu.
Relâche mon fils.
Saklanmayı bırak artık aptal sürtük.
Où te caches-tu mon petit loup? Pauvre conne!
Bir de Arlo, göğüslerimi dikizlemeyi bırak artık.
Et puis, Arlo, tu peux arrêter de fixer mes seins.
Artık köle olmana gerek yok! Seni serbest bırakıyorum!
Il n'est plus utile que tu sois esclave je te libère.
şimdi bırak artık şunu.
Tu arrêtes ça tout de suite.
kokaini de bırakıcam artık.
Je vais arrêter la coke.
Belki de Majesteleri artık Conroy'u ve kız kardeşini bırakıp çok geç olmadan geleceğin kraliçesini desteklemeyi düşünür.
Votre Majesté n'a-t-elle pas intérêt à abandonner Conroy et votre sœur et à soutenir la future reine?
Evet. Bence bunca şeyi bırakıp gittin çünkü artık uğraşmamaya karar verdin.
Je crois que t'as aussi abandonné ce projet simplement... parce que t'as décidé de tout laisser tomber.
Bırak artık, Starbuck.
Allez vous reposer.
- Bırakın artık.
- Emmenez-le.
Lütfen artık ağlamayı bırak.
Mais arrête juste de pleurer.
Ama bu kaba büyüyü bırakıyorum artık.
Mais cette grossière magie, à présent je l'abjure.
Benim maaşımdan düşün ve bırakın işime döneyim artık.
Retenez ça sur mon salaire et n'en parlons plus.
Kardeşim, hayatına nasıl devam etmeyi planlıyorsun bilmem ama ben bırakıyorum artık.
Mec, je ne sais pas ce que tu penses de l'avenir et tout ça mais moi j'en ai marre de toute cette merde.
Lütfen bırak şu kılıcı artık.
J'écoute.
- Bırak artık dalga geçmeyi.
Très bien, assez tourné autour.
Yani 30 yıllık lezbiyenlik hayatım sonrasında bırakın da bu konularda bazı içgüdülerim olsun artık.
Je suis lesbienne depuis 30 ans, je pense quand même avoir du flair pour ces choses-là.
Belki de artık bunları ardımda bırakıp yeni bir başlangıç yapabilirim.
Je peux peut-être laisser ça derrière moi et repartir à zéro.
Omzumu bırakır mısın artık?
Enlève tes mains.
- Bizi yalnız bırakır mısın artık?
- Oublie-moi, d'accord?
Kötümserliği bırak artık.
Tu te rabaisses.
Aslında, belki artık onu dinlemeyi bırakıp başkasını dinlemeye başlamanın vakti gelmiştir.
D'ailleurs, il est temps d'arrêter de l'écouter. Écoutons plutôt quelqu'un d'autre.
Bırakın artık onu oğlan diye çağırmayalım.
Ce n'est plus un enfant.
Askeri sır niteliğinde olan şeyleri bir tarafa bırakırsak söyleyeceğim şudur ki böylesi uzun bir yolculuğu nispeten çok kısa süre içinde tamamlayabilecek bir teknolojiye artık sahibiz.
Ceci concerne des secrets militaires, tout ce que je peux vous dire c'est que nous avons reçu la technologie par lequel le voyage Peut être fait très rapidement.
Lütfen bırak artık.
Laisse tomber.
Bırak artık adamım.
Laisse tomber, mec.
Hadi artık bırak saçmalamayı da, nereye gittiğimizi söyle!
Dis-moi où il est. Au Pakistan.
Ve artık bırakıyorum.
Je vais laisser tomber.
- Bırak beni! - Geçti artık.
- Laisse-moi!
- Rahat bırak artık Bolly.
Si vous voulez parler, c'est le moment.
Artık kaçmayı bırakıp yaşayabileceğimiz kalıcı, sıradışı bir yer bulabileceğiz.
On ne fuira plus, on trouvera où vivre, un endroit ordinaire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]