English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ G ] / Güzel bir kadın

Güzel bir kadın translate French

1,923 parallel translation
Beyler izin verirseniz, fethetmem gereken güzel bir kadın var.
Messieur, si vous voulez bien m'exscuser, J'ai une femme entièrement développée à conquérir. Lisa Silver?
Özellikle kollarımda bu kadar güzel bir kadın varken.
Pas avec une si belle femme dans mes bras.
Güzel bir kadına dönüşmüş, değilmi?
Elle est devenue une très belle jeune femme, n'est-ce pas?
Çekici güzel bir kadın... tamamen benzersiz bir sporda New York şehri ikonu olma yolundayken, steroid kullandığı için... ömür boyu oynaması yasaklanmış silik beyzbol 2. lig oyuncusuna mı bağIanıyor? - Steroid kullanmadım.
Une femme aussi belle... sur le point de devenir un icône à New York dans un sport parfaitement unique s'attacherait à un joueur... déchu de la ligue mineure de baseball qui... a été exclu à vie de la compétition parce qu'il prenait des stéroïdes?
Güzel bir kadın sahnede, onu ve iki devekuşu fanlar hariç izleyici arasında şey.
Une superbe femme sur la scène, rien entre elle et le public excepté un éventail de deux plumes d'autruches.
Onun kadar güzel bir kadının nasıl inanılmaz derecede anlayışlı olmasına hala anlam veremiyorum.
Il est inouïï qu'une femme si belle soit aussi perspicace.
Yanlış anlama çok komiksin ama doğru konuşalım güzel bir kadınsın sen.
Qui est drôle, comprenez-moi, mais allons! Vous êtes un femme ravissante.
Sen çok güzel bir kadınsın.Gabrielle fakat- - yeterince açık değilsin.
Tu es une femme très belle, Gabrielle, mais pas très intelligente.
Ölmeden önce hep hayalini kurduğum bir şey, gerçekten çok güzel bir kadını öpmek.
J'ai toujours rêvé qu'avant de mourir, j'embrasserai une femme vraiment belle.
Lezzetli bir yemeğin üstüne, güzel bir kadınla konuşmaktan daha güzel bir şey yoktur.
Il n'y a rien de mieux qu'une bonne conversation avec une femme splendide au cours d'un excellent repas.
Güzel bir kadınsın.
Tu es une femme ravissante.
Sen güzel bir kadınsın ve anlıyorum seninde ihtiyaçların var.
Tu es une belle femme et je comprends que tu as des besoins
Yani bilmediğin bir kadın - güzel bir kadın - evin içine giriyor, ve sen onu tanımıyorsun?
Donc tu n'as pas remarqué une jolie femme qui se balade chez nous et que tu ne connaissais pas?
İlginç. Örneğin. Yalnız başıma yürürken çok güzel bir kadını görüyorum.
Par exemple, je marche dans la rue et je vois une superbe fille.
- Çok güzel bir kadınsınız.
- Vous êtes très belle.
Annen çok güzel bir kadın olmalı.
Elle doit être très jolie, ta mère.
Sen işte.. çok güzel bir kadınsın.
C'est juste que vous êtes une fille magnifique.
Hayır, güzel bir kadın olduğu için.
Non, parce que c'est une belle femme.
Kendine güzel bir kadın bulmaya çalış.
Essayer de te trouver une gentille fille.
Seni her gördüğümde kolunda güzel bir kadın oluyor. Söyleşi programı yapıyorsun. Kendi müzik şirketin var.
À chaque fois que je vous vois vous avez une femme superbe dans les bras, vous avez un talk-show, votre propre label de musique...
Güzel bir kadının gözlerine bakarken her şeyin yoluna gireceğini söylemesinden daha iyi olan tek şey vardır.
Il y a mieux que de regarder une belle femme dans les yeux et l'entendre dire que tout va bien se passer.
Evet doğru, bir erkek tüm hayatı boyunca güzel bir kadının sandviç getirdiğini hayal eder.
Un mec rêve toute sa vie de voir une jolie femme lui apporter un sandwich.
Güzel bir kadının fotoğrafı. Onu hiç görmüş müydün?
J'aimerais que tu regardes la photo d'une très belle dame.
- Güzel bir kadın, şeytani.
- Vous êtes ravissante, rusée.
Çok güzel bir kadın, Coop.
C'est une femme bien, Coop.
Bu şehirdeki diğer tüm gazeteler, güzel bir kadın gazeteciyi çatıya çıkartıp Süpermen'i arattırıyor.
Tous les autres journaux ont une femme reporter, jolie qui plus est, sur un toit à guetter Superman.
Bence ben güzel bir kadın değilim.
Non, je ne me vois pas comme une belle femme.
Harika kokular, harika sesler ve güzel bir kadın.
Des odeurs, des sons fantastiques, une femme superbe!
Güzel, zarif bir kadın.
Elle est belle, élégante. C'est absurde.
Bu güzel, eğlenceli, harika kadın bir casusmuş.
- Rita l'a déjà fait. Cette jolie femme drôle et brillante est une espionne.
O güzel kadınların etrafta içlerinde küçük bir parça Barry Glouberman taşıyarak dolaştığı düşüncesini takıntı haline getirdim.
Je suis obsédé par la beauté, Denise, obsédé par l'idée que ces belles femmes puissent se balader
Avukatınız çok güzel bir kadın.
C'est une si belle femme, votre avocate.
Bu çok güzel, genç bir kadın düğün günün de öldü.
Cette femme est morte le jour de son mariage.
Güzel kadın, harika bir gülüş, biraz deli.
Belle femme, beau sourire, un peu déjantée.
Şey, ben sadece bu güzel kadın ve erkek gösteriyorum bulmak için bir şey yok bile bile bu, Onlar zaten hayatımızı yok ediyoruz.
J'essaie de montrer à ces personnes aimables qu'il n'y a rien à dire sur nous, à part qu'ils détruisent nos vies.
- Keşke güzel görünen bir kadın..
Et assieds-toi!
Eğer hırpalanacak olsaydım, en azından isterdim ki, bunu güzel bir siyah kadın yapsın.
J'aurais préféré me faire tabasser par une belle femme noire.
Kendini kurtardın, kendine güzel, güvenilir bir kadın buldun ve benim kızımı çürümeye bıraktın. Bu yüzden bağışla, eğer senin bağlılığını sorguluyorsam.
Tu t'es sauvé toi-même, tu t'es trouvé une gentille femme et tu as laissé ma fille pourrir alors excuse moi si je mets en doute le niveau de ton engagement.
Bayan Solis, siz güzel ve çekici bir kadınsınız.
Mme Solis, vous êtes une femme très belle et.. .. très désirable.
Yani bana bu mucizevî dönüşümünün dışarıda duran kadının çok güzel olmasıyla bir ilgisi olmadığını mı söylüyorsun?
Tu veux me faire croire que cette conversion miraculeuse n'a rien à voir avec le fait que cette femme qui attend dehors est une beauté?
Gerçekten, dünyanın en güçlü, en güzel en hoş kadınına sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünmekten kendimi bir an bile alamıyorum.
Il n'y a sincèrement pas un instant qui passe sans que je pense combien j'ai de la chance d'avoir la plus amusante, la plus jolie et la plus puissante des femmes dans tout le monde.
Sadece inanılmaz derecede sığ, kendine güvensiz bir kadın güzel görünen ve rahat bir ayakkabı giymeyi bütün gün acı çekmeye tercih eder.
Seule une femme superficielle préfère souffrir que de porter des chaussures confortables.
Phil. Bir sürü güzel kadın tanır.
Il connaît beaucoup de jolies filles.
Senin gibi hoş ama sığ sularda yaşayan bir kızın derin, güzel, güçlü bir kadına dönüşmesini seyretmek ne inanılmaz bir yolculuktu.
" Quel incroyable voyage ce fut, te regarder évoluer de cette jolie mais superficielle fille à cette femme profonde, belle, puissante.
Şey, ben, aa, öncelikle şunu söylemeliyim ki en sonunda, çizgi romanlarla yakından ilgilenen bir kadın görmek çok güzel.
Wow, euh, pour commencer, je voudrais vous dire que je trouve ça super une femme qui aime les comics.
Linda harika, güzel, zeki seksi, yetenekli, cömert bir kadın.
Linda est... une femme merveilleuse, ravissante, brillante, sexy... douée, généreuse.
Hamile bir kadın dünyadaki en güzel şeydir.
Une femme enceinte est la plus belle femme du monde.
Bak Red, terlemiş bir kadının çamaşırlarına yıkamasından daha güzel ne olabilir?
Regardez Red, quoi de plus beau qu'une mariée en sueur qui lave votre linge?
Güzel ve seksi bir kadın o.
C'est une belle femme sexy.
- Üç güzel kadın bir bara girmiş...
Trois jolies femmes entrent dans un bar.
Sana soruyorum, Morosgoványi... bir kadının amından daha güzel bir şey var mıdır?
En outre, je demande, Morosgoványi, carrément, directement, existe-t-il plus important que le con d'une femme?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]