Iyi bir iş translate French
2,879 parallel translation
Burada gerçekten çok iyi bir iş yapıyorsun Omar.
Vous faites quelque chose de bien, Omar.
Arayıp tarasak daha iyi bir iş ortağı bulamazdık
On aurait pas pu me demander comme fabricant, on avait pas le choix.
- Çok iyi bir iş adamıydı.
Il était plutôt bon gestionnaire.
Diğer insanların mutluluğunu mahvederek iyi bir iş kurmuşsunuz.
Une sacrée petite affaire que vous avez monté pour ruiner le bonheur des gens.
Size şunu söyleyeyim, iyi bir iş çıkarıyoruz.
Permettez-moi de vous dire que nous faisons bien notre travail.
Anne, her şeye rağmen çok iyi bir iş başarmışsın.
Bien, maman. Tout bien considéré, je pense que tu t'en es bien sortie.
Uçakta çok iyi bir iş başardın.
- Bon. Bravo pour ce que tu as fait.
Çok iyi bir iş başardın.
Merci de ton aide.
Bence daha iyi bir iş bulabilirim.
Je pense pouvoir faire mieux.
Sizin yapmış olmanız müthiş ve hepiniz çok iyi bir iş çıkarıyorsunuz. Mutlusunuz ve bir anlam ifade ediyor. Ama ben çingene gibiyim.
Je veux dire, c'est beau de vous voir aller, vous vous débrouillez tous tellement bien et vous êtes heureux et je comprends pourquoi, mais je suis un peu nomade.
Tabii, böylece hükümet fonunu çok iyi bir iş için kullanmış olursunuz.
Ou comment gaspiller l'argent de l'État.
Bobbo çok iyi bir iş çıkarmış.
Bobbo a réalisé un travail excellent.
Size iyi bir iş ve doğum izni vermiş olabilirler fakat projenin kaderine terk edildiğini tuvalet kağıdın bittiğinde anlarsın.
On peut avoir un excellent travail, même un congé de maternité, mais tant qu'on ne programmera pas les hommes à remplacer le papier de toilette, le projet va échouer.
Yani sizce iyi bir iş mi yaptı?
Vous dites que l'attentat contre Heydrich était une bonne chose?
paranız var, deniz filolarınız var, her zaman bizden daha iyi bir iş adamı oldunuz.
Vous avez de l'argent, une flotte militaire, vous avez toujours été de meilleurs hommes d'affaires que nous...
- Pek de iyi bir iş çıkaramıyorsun.
Bon travail...
Angela, bu kadar iyi bir iş çıkardığım için zam bile alabileceğimi söyledi.
Du calme, bébé. Regarde ton portable. Seigneur!
Aslında, iyi bir iş daha çıkardığımız için bizi tebrik etmek istemiş.
En fait, nous féliciter d'une autre mission menée à bien.
Bu işi bırakıp daha iyi bir iş yapmama yetecek kadar çok para.
Assez pour me lancer dans un job plus rentable.
Pek de iyi bir iş çıkartamıyor.
Eh bien, il fait pas un très bon boulot.
Daha iyi bir iş sunacağımı da söylemiyorum.
Je ne prétends pas proposer mieux.
Bu iyi bir iş değil. Annen bu konuda arkadaşlarına hava atamıyor.
Inutile, votre mère ne peut pas s'en vanter.
Jimmy Pesto iyi bir iş adamı olabilir, fakat bence göreceksiniz ki, onun mikrodalgalı çöpünün aksine, benim yemeğim...
Jimmy Pesto peut être bon homme d'affaires... mais vous verrez qu'au contraire de ses cochonneries, ma nourriture...
Dünyanın en keyifli konusu olmadığını söylemeliyim, ama biliyorsun baban yalnızca iyi giyinen biri değil, aynı zamanda iyi bir iş adamıydı ve sana evlilik öncesi sözleşmesi yapmanı tavsiye ederdi.
Ton père n'était pas seulement tiré à quatre épingles, c'était un homme d'affaires avisé. Il vous aurait conseillé, à Luc et toi, de signer un contrat prénuptial.
Ne yani, iyi bir iş çıkaramazsak onun karşısına mı çıkacağız?
Je pense qu'on en a tous eu une crise cardiaque.
Onlara bu sefer daha iyi bir iş çıkartacağımı söyleyelim.
C'est ce que j'ai dit, mais ils sont pressés.
Daha iyi olacağım. Hemen bir iş bulacağım.
Je vais aller mieux et je vais retrouver un boulot.
- O iş ne alemde? Dünyanın en iyi işi değil ama en azından hatunları bir kaç burger için kaldırmaya yetecek kadar para kazandırıyor. Eğer şanslıysa, belki bir tane de milkshake.
C'est pas le meilleur team du monde, mais au moins, je peux inviter des filles au McDo, et si elle est chanceuse, même un milk-shake.
Seninle çalıştığım için çok memnunum gerçekten çünkü bu iş beni Claire'i bu Zach, denen adamdan korumak için daha iyi bir konuma getirdi.
Claire a de la chance que je travaille à tes côtés. Je suis bien plus à même de la protéger de Zach à présent.
Skandallar her ne kadar iyi olsalar da bu iş artık çok nahoş bir hal aldı.
Et même si un scandale peut être une bonne chose, tout ça devient un peu trop glauque.
İyi olduğum tek bir iş vardı. Uyuşturucu satmak, tamam mı?
Il y avait un truc où j'étais bon, c'était vendre de la came, ok?
İyi ve sağlam bir iş stratejiniz var.
Vous avez une bonne, plan d'affaires solide.
- Polis Bay Peyton'ı sorgularken iyi iş çıkarmış. - İşe yarar bir şeyler var mı?
- C'est une bonne lecture?
Okulu bitirir bitirmez de,... çok iyi bir şirkette güzel bir iş buldum.
Aussitôt après, j'ai décroché un job très prenant dans une entreprise.
İyi bir iş yürütüyorlar.
Ils essaient de faire du bon travail.
Çok iyi bir iş çıkardınız.
Bravo.
Bir doktor ve iki hemşire ile iş yapardık, bunu hatırlamamın sebebi hemşirelerin birinin çok iyi ve bana karşı çok nazik olmasıydı.
J'ai traité avec un médecin et deux infirmières. Je me souviens parce que l'une des infirmières était... Elle a été très bonne avec moi.
İş konusunda bir halta yaramıyorlar. Onlar sadece burada iyi bir şey yapmak için -
Ils se moquent du job, gonflent leur CV avec de l'humanitaire.
Ancak, güzel ve başarılı bir iş için takdir almanın her zaman daha iyi olduğunu da kimse inkar edemez.
Personne ne peut " refuser qui est toujours agréable recevoir une reconnaissance pour un travail bien fait.
Ve burada iş görüşmeleri sırasında saatler geçirirken bakacak sevimli bir şey olması iyi olur diye düşündüm.
Et pendant que je resterai des heures, ici, à passer des appels, j'aurais une belle chose à regarder.
Bu iş gittikçe daha iyi bir hâl almaya başladı.
Ça va de mieux en mieux.
Hayır, bir iş bul. Ne kadar çabuk o kadar iyi.
Non, trouver un travail, et le plus tôt sera la mieux.
İyi bir iş çıkardın ve onu korudun, tamam mı?
Tu as su la protéger.
- Zekâ isteyen bir iş. Katılıyorum. - İyi.
- La science du cerveau.
Ve sanırım iyi bir iş çıkarıyoruz.
On y est presque.
Bu, en iyi çıkarları iş birliği olduğunda insanların neden birbirlerini batırmak istedikleri hakkında klasik bir açıklamadır. Bu bir strateji.
Voilà pourquoi les gens s'entubent quand ils devraient coopérer, c'est la théorie du jeu.
Çok iyi iş çıkardığından seyir zevkin için ufak bir sürpriz hazırladım.
Oh, tu as fait un si bon travail, j'ai pr par une surprise pour ton plaisir des yeux.
Devam et. Neyse, buradaki iş bitti. Eğer ilişkinizi doğru bir şekilde büyütmek istiyorsanız, o zaman daha iyi iletişim kuracaksınız.
continue quoi qu'il en soit il y a du travail si vous voulez que votre relation s'epanouisse vous allez devoir mieux communiquer je vous conseille de sortir les pelleteuses et de commencer a creuser pour mettre a jour tout ce qui doit etre dis
Pekala, bir iş görüşmesinde neyin iyi olduğunu biliyor musun?
Vous savez ce qu'il faut? Des nénés.
Bunu benimsemeli ve iyi kullanmalısın, kötü bir iş çıkarsan bile zevk almalısın.
Mais ne sois pas nerveux.
Beyninizdeki şişkinliği azaltmak için sadece steroid kullanabiliriz ama bir dizi ışın tedavisi daha uygulansa iyi olur. Işın mı?
On peut se contenter des stéroïdes pour détruire la grosseur dans votre cerveau mais c'est plus efficace avec des radiations.
iyi birisin 30
iyi biri 103
iyi bir adam 101
iyi birine benziyorsun 16
iyi bir kız 32
iyi biriydi 25
iyi biri mi 21
iyi bir fikir 75
iyi bir fikrim var 23
iyi bir nokta 22
iyi biri 103
iyi bir adam 101
iyi birine benziyorsun 16
iyi bir kız 32
iyi biriydi 25
iyi biri mi 21
iyi bir fikir 75
iyi bir fikrim var 23
iyi bir nokta 22
iyi bir şey 36
iyi bir çocuk 55
iyi bir soru 35
iyi biridir 33
iyi bir adamsın 23
iyi bir kız ol 31
iyi bir fikirdi 18
iyi bir adamdı 69
iyi bir başlangıç 27
iyi birine benziyor 31
iyi bir çocuk 55
iyi bir soru 35
iyi biridir 33
iyi bir adamsın 23
iyi bir kız ol 31
iyi bir fikirdi 18
iyi bir adamdı 69
iyi bir başlangıç 27
iyi birine benziyor 31