English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bir işe yaramaz

Bir işe yaramaz translate French

1,701 parallel translation
Evet ama bunu sağlayamazsanız hiç bir işe yaramaz ki.
Alors faites respecter la loi.
Jacks insanları ayarlamak konusunda bir işe yaramaz.
C'est très fort. Jacks est vraiment nulle.
O sürtükle dolaşıyorsun diye... ben bir işe yaramaz mıyım artık?
Comme si je n'étais pas assez bien maintenant que tu as ta petite copine?
Bunlar bir işe yaramaz.
Ils sont inutiles!
Senin gibi küçük bir kimsesizdim, tüm pençe ve kulaklar, ve gerçek bir işe yaramaz gibi hissediyordum.
Je n'étais qu'un chien errant comme toi, avec de grandes oreilles et... Je me croyais bon à rien.
- Böyle yorumlar bir işe yaramaz.
- Ces remarques ne mènent à rien.
Artık bir işe yaramaz.
Il était trempé. Complètement foutu.
Vezirin ölünce, şahın bir işe yaramaz.
Quand la reine est morte, le roi ne sert plus à rien.
Hayır o diyafon bir işe yaramaz, asansörle ilgili, bir sorun olduğu taktirde çalışır
Non, cette ligne est connectée au service d'entretien, mais arrivés au penthouse, je pourrai les appeler.
Yeni yüzler bu olmadan bir işe yaramaz.
Ca ne marche pas sans nouvelles têtes.
Eğer sonuna kadar girmezsen, bir işe yaramaz.
Si vous allez dans tous les sens, ça ne compte pas vraiment.
Güçlerin burada bir işe yaramaz.
Ton pouvoir est inopérant, ici.
Koruma emri bir işe yaramaz, bunu sen de biliyorsun.
Les injonctions du tribunal, c'est bidon.
Ölü bir asker hiçbir işe yaramaz.
A quoi ça sert, un soldat mort?
Etkili bir dağıtım sistemi olmadan hiçbir işe yaramaz!
Et il est inutile sans un système de déploiement efficace!
Özel dedektifler işimizi zorlaştırmaktan başka bir işe yaramaz.
Les détectives privés compliquent la tâche de la police.
Ordu bir işe yaramaz.
Une armée ne sert à rien.
Sakinleşin. Öfkelenmeniz bir işe yaramaz.
Ne te mets pas en colère.
Onlarsız bu tabanca bir işe yaramaz.
Sans elles, l'arme est inutile.
Son nefeslerini vermemekte ısrar edenler için, topukla basmak da bir işe yaramaz.
Parfois cette méthode ne marche pas. Certains peuvent rester en vie.
Taktiksel bir avantaj sağlamıyorsa hiçbir işe yaramaz.
Ils sont inutiles s'ils ne nous donnent pas un avantage tactique.
Gürültü bir işe yaramaz, çocuklar. Sürat yarar.
Dépêchons-nous, tant pis si on est bruyant.
İşe yaramaz bir adamla birlikte yaşamak korkunç olmalı.
Ça n'a pas été facile, mais je veux pas t'embêter avec ça. Parlons de choses plus légères...
İşe yaramaz bir adam.
Prenez ma couverture.
Tully gibi işe yaramaz bir adam için bile?
Même un fumier comme Tully?
Zavallı hayatının geri kalanını işe yaramaz bir kaçık olarak devam ettirmek mi istiyorsun?
Tu veux rester un pauvre monstre de foire pour le reste de ta misérable vie?
Johnny, yasalarla ve kurallarla yaşamamızın sebebi... büyük hayalleri olan ve kendilerini parlak bir gelecek bekleyen... bütün küçük çocuklara yol göstermek... ve onları, senin gibi işe yaramaz... serserilerden korumaktır.
Tu vois, Johnny, toutes ces lois et ces règles nous aident à guider tous les petits garçons qui ont de grands rêves et un avenir prometteur. Nous pouvons ainsi les protéger des vauriens de ton genre.
Ben işe yaramaz yaşlı bir adam değilim!
Je ne suis pas un vieillard!
Bir sıcak su küveti için kavga mı... Biz son derece cesaretli çocuklar bekliyorduk, ama onun yerine 50 yarım akıllı, işe yaramaz piçimiz var.
Commencer un combat pour un baquet d'eau chaude... on espérait avoir des garçons courageux, et à la place on a 50 écervelés pratiquement idiots.
Shiv size ne teklif ettiyse kesin işe yaramaz bir şeydir.
Je ne sais pas ce que Shiv proposait, mais c'était des conneries.
Bir dakika önce ya da bir dakika sonra olmaz, işe yaramaz.
Une minute trop tôt ou trop tard et ça ne marche plus. Betty!
Küçük bir zorlama olmadan işe yaramaz.
Sans aucune pression, ça n'ira pas.
Orada bir sürü işe yaramaz adam var, ama ilginç bir fırsattan bahsedeceğim.
T'as personne en face, point. Je te propose une opportunité à saisir.
Bu çok kötü çünkü işe yaramaz... çok zengin Amerikalıların şahane bir örneğini görmekten mahrum kalacaksın.
C'est dommage, tu rates... un parfait exemple de la famille Américaine bien trop riche... et dysfonctionnelle.
Bu harita işe yaramaz bir çöplük.
- Cette carte est merdique.
Çok kötü ve işe yaramaz bir kalbim var, amigo.
La chatte, c'est mauvais pour le coeur.
İçeri arama emri olmadan girersek bulduğumuz kanıtlar bir işe yaramaz- -
Je vais appeler le juge.
- Öfke işe yaramaz bir duygudur.
En colère contre moi. La colère ne mène à rien, Rory.
Ya hakikaten yanılıyoruz kalbi bir işe yaramıyor ya da haklıyız, fakat tedavi amaçlı verdiğimiz ilaçlar kalbini işe yaramaz hale getiriyor.
Soit on a tort et son coeur est inutilisable... soit on a raison mais le traitement qu'on doit lui donner rendra son coeur inutilisable.
Ise yaramaz bir babasin.
T'es un putain de père maintenant.
Bu kızın bir randevu için bana ihtiyacı yok. Asla işe yaramaz.
Elle n'a pas besoin de mon aide pour un rencard, ça marchera pas.
Ted, bir kızın yatağında kremşanti donla çıplak şekilde beklemek işe yaramaz. Genelde.
Ted, attendre tout nu dans le lit d'une femme en portant des dessous en crême chantilly ne marche pas... d'habitude.
- Hayır, işe yaramaz. - Mantıklı bir insan değildir.
Non, ça marchera pas, c'est pas quelqu'un de raisonnable.
Olmamiz gereken yerden daha uzaga goturmekten baska bir ise yaramaz.
Ça ne fera que nous éloigner de notre objectif.
İnanın ya da inanmayın, o kadar hızlı gitmek inanılmaz bir teknoloji olsa da pek işe yaramaz.
Croyez-le ou non, se déplacer aussi vite, même si c'est un incroyable exploit technologique, n'est pas très utile.
Oldukça zayıf ve işe yaramaz bir açıklama tarzı.
"... et a été tué après sommation. " C'est inefficace.
O işe yaramaz bir adam.
C'est un poids mort.
İşe yaramaz beyaz bir adamın teki.
A peu près juste blanc, dans un bungalow pourri.
- Hiçbir şey anlamadım. Gizli bir evlat edinme işleminde kilise kayıtları işe yaramaz.
Si l'adoption était clandestine, le registre de la paroisse servira à rien.
Çünkü siz işe yaramaz bir ailesiniz.
- Oncle Stan, c'est de l'eau potable? - Mieux.
Eski, işe yaramaz bir çöp daha.
Encore un vieux truc inutile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]