Iyi bir kız translate French
2,670 parallel translation
Saygısızlık etmek istemem ama iyi bir kız arkadaş bulacağım diye yaşlanıp pörsümeyi bekleyemem.
Sans te manquer de respect, je ne veux pas attendre d'être aussi vieux et pauvre que toi pour trouver une copine.
O iyi bir kız.
Bon point...
Çok iyi bir kız.
Elle est tellement bien.
Belki bu yıl çok iyi bir kız olmuşsundur.
peut etre que tu as été tres gentil cette année.
Aynı iyi bir kız arkadaş gibi.
Comme une bonne petite amie.
Çok iyi bir kız oldum, Noel Baba.
J'ai été très gentille, Père Noël.
Gerçek bir restauranta gideriz eğer iyi bir kız olursan, aperatif sipariş etmene bile izin veririm.
On va dans un vrai restaurant, et... si tu es gentille, - tu pourras avoir des hors-d'oeuvre.
Hep iyi bir kız oldun.
Tu es une bonne fille, Hanna.
Bakın, ben iyi bir kızım.
je suis une bonne fille.
O iyi bir kız.
- Une bonne petite.
- Yaptığınız şey iyi bir dolandırıcılık.
Beau numéro, que vous aviez monté ensemble.
Neden gerçeği bulmaktan bu kadar korkuyorsun? Bilmiyorum, sanırım annemin Quinn gibi "iyi kızı oynayan" biri olduğuna veya daha kötüsü, beni vermek dâhil, para uğruna her şeyi yapabilecek basit bir kız... -... olduğuna inanmak istemiyorum.
go head and hate on me, hater'cause l'm not afraid of what I got I paid for you can hate on me
İyi bir kız olduğun için kimse sana madalya vermeyecek.
Au final, avoir été gentil ne sert à rien.
Kız ya çok iyi bir aktris ya da şakanın içinde yer almıyor.
Soit c'est une excellente actrice, soit elle n'est au courant de rien.
İki ebeveyn, iyi bir ev, S.U.L.A.'ya bedava yolculuk... Bu kızın bahanesi yoktu. Her şeyi mahvetti.
Deux parents, un bon foyer, une bourse pour S.U.L.A... cette fille n'avait aucune excuse.
Hayır, bu çok iyi bir arkadaşlık. İki iyi ahbabın hilesiz, hurdasız olan arkadaşlığı. - Değil mi, dostum?
C'est une belle amitié, simple et loyale entre 2 bons camarades.
Kız kardeşimin iyi bir yaşam sürmesini sağlayacağım.
J'offrirai la belle vie à ma soeur.
Bunun hırsızlık olduğuna inanmamız için iyi bir nedenimiz var. Lovgren'in nakit parası olduğunu birisi biliyordu.
Tout montre qu'il s'agit d'un vol, que quelqu'un savait où était ce magot.
O gerçekten iyi bir adam. Kızım tekrar gülüyor. Önemli olan bu.
C'est un type bien et elle sourit à nouveau, c'est ça l'important.
Çünkü, eğer bir rock konserinde çalıyorsanız iyi mi çalıyorsunuz kolayca öğrenebilirsiniz çünkü siz sahnedeyken kızlar size göğüslerini gösterirler.
Quand on joue du rock, c'est facile de savoir parce que les filles exhibent leurs seins quand vous êtes sur scène.
Benim için, seksi bir kızla tanışmanın en iyi yolu, koluma taktığım başka bir seksi kız olur. Mıknatıs gibi.
La meilleure façon de rencontrer une fille, c'est d'arriver accompagné.
Bayan Russo'nun ifadesi zararsız bir hataymış. Pekâla, iyi iş çıkardık.
On est d'accord.
Ve bir kız olursa senin için çok daha iyi olur.
Et j'aimerais que tu fasses que ce soit une fille.
Bu sabah, bir kavanoz kızılcık sosunu indirdim esasen ve iyi doldurdu beni.
Ce matin, je me suis fait tout un bocal de sauce à la canneberge.
Geldiğiniz yere doğru koşmaya başlasanız iyi edersiniz. Ben olsam tanıdık bir yerler görene kadar durmazdım.
Vous feriez bien de retourner d'où vous venez et de ne pas vous arrêter avant d'être arrivés.
Ben bir gondolcuyum... yani... paramız az sonuç olarak kız kardeşim,... özel kişileri aldığınız okula girebilseydi çok iyi olurdu.
Je suis un... conducteur de gondole, alors, l'argent se fait rare... Alors si ma... soeur pouvait rejoindre votre école particulière, ça serait génial.
Geçen akşam şu fena seksi kızlaydım. Kız öyle bir şey ki, ona bakıp dört saat boyunca ereksiyon olmazsa doktora görünsen iyi edersin.
Hier, j'étais avec cette représentante si sexy qu'il faut voir un médecin si t'as pas une érection de plus de 4 h.
İyi bir kız olmak istediğini biliyorum. İyi kızlar görülürler, ama duyulmazlar.
Tu veux être une gentille fille, mais on les voit, on ne les entend pas.
Zaman yolculuğunun berbat bir yolu, ama evren artık küçük. İyi olacağız.
Un moyen de voyager dans le temps pourri, mais l'univers est minuscule.
Dışarı çıkıp fiziksel bir şey yapmamız iyi oldu.
les activités physiques.
Amber şu ana dek sahip olduğum en iyi şey. Gerçek bir kızının olması gibi. Ve harekete geçtim.
Amber est ce que j'aurais de plus proche... d'une vraie fille et je m'en sors comme un pied.
İyi bir kız... bu yüzden de seks yapmıyordur ; ve, B :
C'est une bonne fille.
Bir taksi çağırıp, şehrin sonunda kız arkadaşımla iyi vakit geçirdik.
J'ai pris un taxi et suis allé passer du bon temps avec une copine.
İyi bir kız oldu, onu seversin
Elle s'en est bien sortie. Ça te ferait plaisir.
Neden kızım daha iyi bir sınıfta değil?
Pourquoi ma fille est dans une classe ordinaire?
Biz kalabalık bir zombi grubunu alaşağı edecek silah gücüne sahip iyi eğitimli kanun adamlarıyız.
On est des policiers entraînés suffisamment armés pour stopper une horde de zombies.
Söylemek istediğim süper kız iyi bir başlık olabilir ve insanlar onu bugün kucaklayabilir ama yarın çarmıha germek isteyecekler.
Ce que je veux dire, c'est qu'elle fait les gros titres, mais les gens l'aiment aujourd'hui et la crucifieront demain. Songes-y, Clark.
Kızım iyi bir adamla evlenene kadar onu yakalanmaktan korumak zorundayım.
Je dois éviter de me faire attraper jusqu'à ce que ma fille épouse un homme bien.
Ama bazen iyi bir baba kızını serbest bırakır ki, kanatları açılsın.
Mais un bon père doit savoir libérer sa fille, pour qu'enfin, elle déploie ses ailes.
Arun okul için evden uzaklaşınca annesi kamala oğlumuza iyi bir eş olabilecek Bengalli bir kız bulmuştu.
Quand Arun était à l'étranger pour ses études, sa mère Kamala, elle avait remarqué une jeune fille bengali qui lui correspondrait bien.
Eğer düşmanınızı sizinle işbirliği yapmaya ikna etmek istiyorsanız, sahte bir arkadaşlık önermek iyi bir fikirdir.
Si vous devez convaincre un ennemi de travailler avec vous... c'est une bonne idée de lui offrir un gage d'amitié.
- İyi bir kız.
Elle est gentille.
Bir grup arıyorum kızımı ve arkadaşını dinlemeye götüreceğim iyi bir grup.
Un groupe, un groupe cool, à aller voir avec ma fille et sa copine.
Akeshima, kız kardeşini büyüyüp iyi bir bayan olmasını sağla.
Akeshima, veille sur ta sœur. Capitaine!
21. yüzyıl Amerika'sında 8 yaşındaki bir kız olarak görünüşünden rahatsız olmak ne demek iyi bilirim.
En tant que petite fille vivant au 21e siècle en Amérique, je sais ce que tu ressens.
Bir kızı ikna etmenin en iyi yolu budur.
Ça tient pas qu'aux organes. C'est un mode de vie.
Kızım devlet okuluna gidiyor, ve ben gönüllülük yapıyorum, ama iyi bir insan olduğumdan değil yapmam gerekiyor, çünkü orada çalışan kimse yok.
Ma fille va dans une ecole publique. Je ne vais pas aider parce que je suis quelqu'un de bien mais parce qu'on est oblige parce que y a personne qui bosse la-bas
Jen, kıçına bozukluk sıkıştırmış bir kız kurusuna benzeyebilir ama Londinius dediğim bu eski şehirdeki en bayağı yerleri çok iyi bilir.
- Du calme, Phil. Jen a peut-être l'air d'une coincée du cul, mais elle connaît tous les plans de cette bonne vieille ville qu'on appelle Londinius.
Kızı başka bir yere götürsen iyi olur.
Déplace la fille.
Tüm kalbinle, kızının şu anda daha iyi bir yerde olduğuna inanman gerekiyor.
Vous devez croire de tout votre cœur que votre fille est dans un endroit meilleur.
Artık Dünyanın en iyi polis gücünün bir parçasısınız.
Vous faites à présent partie de la meilleure police du monde.
iyi bir kız ol 31
iyi birisin 30
iyi biri 103
iyi bir adam 101
iyi birine benziyorsun 16
iyi biri mi 21
iyi biriydi 25
iyi bir fikrim var 23
iyi bir fikir 75
iyi bir şey 36
iyi birisin 30
iyi biri 103
iyi bir adam 101
iyi birine benziyorsun 16
iyi biri mi 21
iyi biriydi 25
iyi bir fikrim var 23
iyi bir fikir 75
iyi bir şey 36
iyi bir nokta 22
iyi bir çocuk 55
iyi bir soru 35
iyi bir iş 32
iyi biridir 33
iyi bir adamsın 23
iyi bir fikirdi 18
iyi birine benziyor 31
iyi bir başlangıç 27
iyi bir adamdı 69
iyi bir çocuk 55
iyi bir soru 35
iyi bir iş 32
iyi biridir 33
iyi bir adamsın 23
iyi bir fikirdi 18
iyi birine benziyor 31
iyi bir başlangıç 27
iyi bir adamdı 69