English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Iyi değilsin

Iyi değilsin translate French

1,611 parallel translation
- Hayır, iyiyim. - Hayır, iyi değilsin.
- Non, c'est faux.
Henüz değil, ama erkek olursa "yeteri kadar iyi değilsin", ve kız olursa "beni hep hayal kırıklığına uğratıyorsun" ismini vermeyi düşünüyorum.
Pas encore, mais je pense à "tu n'es bon à rien" si c'est un garçon, et à "tu me décevras toujours" si c'est une fille.
Hayır, iyi değilsin.
Non, tu ne vas pas bien.
Öyleyse arkadaş seçiminde, pek de iyi değilsin.
Alors choisir tes amis n'est pas ton fort non plus.
Sen benden iyi değilsin.
Vous ne valez pas mieux que moi.
Bunda iyi değilsin.
Pas votre fort.
İnan bana, iyi değilsin.
Crois-moi, tu ne vas pas bien.
- Kendi kendini kontrol edecek kadar iyi değilsin- -
Tu ne te connais pas assez bien pour réussir...
Ama yapmak istemediğin şeyleri yapmakta o kadar iyi değilsin zaten.
Vous avez décidé de ne rien faire, c'est ça?
İyi kavga etmek için çok zayıfsın ve apaçık derslerinde iyi değilsin.
Pas douée pour le sport ni pour les études...
Hiç iyi değilsin.
- Tu es méchante!
Bana eşlik etmeye mi geldin? Bu günlerde saklanmakta iyi değilsin.
En fin de compte, nous avons dû appeler le seul qui soit capable d'identifier les liens invisibles entre les différents noms de la liste.
Esugei, sen iyi değilsin, hadi duralım.
Tu ne vas pas bien Esugei, arrêtons-nous.
Diğer polislerden daha iyi değilsin.
Vous croyez être meilleur qu'eux, mais vous êtes pareil que n'importe quel flic.
Hayır, iyi değilsin.
tu ne vas pas bien.
Çünkü bunda hiç iyi değilsin.
Car vous n'êtes pas très doué pour ça.
- O kadar iyi değilsin.
- Tu n'es pas bon dans le bien.
Sen iyi değilsin.
- Tu ne vas pas bien non plus.
Bir tek düzüşmeye yarıyorsun, onda bile pek iyi değilsin!
Tu n'es bon qu'à être une bite! Et encore!
O kadar iyi değilsin.
Tu n'es pas assez bien.
Kendini beğendirme işinde pek de iyi değilsin.
Ta présentation est loin d'être flatteuse. Je sais.
İyi değilsin.
Non vous n'allez pas bien.
Hayır, iyi değilsin.
- Non, c'est sûr.
Kevin, dünkü nostaljik eğlenceli seksi olmadığı bir şeye çevirerek kendimi daha iyi hissettirmek zorunda değilsin.
Kevin, inutile de me ménager en faisant croire qu'il s'agissait d'ébats sexuels nostalgiques.
Sana iyi şanslar dilerim, ve beni geri aramak zorunda değilsin.
Bonne chance, et... Tu n'as pas à me rappeler.
- O kadar da iyi bir oyuncu değilsin, Sam.
- Vous n'êtes pas très bonne actrice, Sam.
İyi değilsin Kaşların yanmış.
Tu ne vas pas bien. Tes sourcils sont cramés.
Şu anda burada değilsin. Asla istihkamda bulunmadın irwin, ve rodriguez isminde tanıdığın tek kişi ; yankees'de graig nettles'den daha iyi olduğunu düşünen o aşagılık.öt herif.
- Rien, vous n'êtes pas là, vous n'avez jamais été à Fort Irving et le seul Rodriguez que vous connaissez est un des Yankees qui se croit le meilleur.
İyi değilsin.
Ca ne va pas.
Hayır, dostum, iyi falan değilsin.
Oh non, c'est pas pourquoi pas.
Umuyorum değilsin, çünkü Laird senin en iyi arkadaşın, ve onunla ilgili fantezilerim olduğunu düşünmeni istemiyorum.
J'espère que tu ne l'es pas.. Parce que Laird est ton meilleur ami, et je ne veux pas que tu crois que je rêve de lui faire l'amour, et que..
Hiç iyi değilsin.
Tu vas mal.
İyi bir dinleyici değilsin, değil mi?
Tu n'écoutes rien, hein?
İyi değilsin.
Vous n'allez pas bien.
İyi bir atlet olman umurumda değil. Çekici değilsin, hem de hiç. Bir hiçsin.
Même si tu es une athlète tu n'as aucun charme.
Senin iyi bir adam olduğunu söylerdi, ama sen Tom Baldwin değilsin, değil mi?
Il disait que vous étiez honnête, mais vous n'êtes pas Tom Baldwin, pas vrai?
İyi bi hoca değilsin, Skwisgaar.
T'es pas un très bon prof, Skwisgaar.
İyi değilsin.
Tu ne vas pas bien.
Bu tip konuşmalarda İyi değilsin.
Non, ne parle pas comme ça. Ça ne te va pas.
- İyi değilsin.
- Vous n'êtes pas...
Bunu yapmak zorunda değilsin. İyi olacaksın.
Ecoutez-moi et détendez-vous.
Adı da "İyi ki olabileceğin kadar kötü değilsin" ödülü olsun.
Le prix du Sale type qui aurait pu être pire.
İyi değilsin.
Vous n'etes pas bon.
Benden daha iyi biri değilsin.
Tu ne vaux pas mieux que moi.
Anlaşılan iyi bir gözlemci değilsin.
Tu ne dois pas être très observateur.
Sen hiç iyi bir ihtiyar değilsin!
Vous n'êtes pas un vieillard très gentil!
Burada en iyi olduğunu düşünen tek kişi sen değilsin.
T'es pas le seul qui croit pouvoir se le faire.
İyi haber şu ki, şehirdeki tek dürüst polis sen değilsin.
Heureusement, vous n'êtes pas le seul flic honnête dans cette ville.
İyi olan da değilsin.
Ce n'est pas toi qui vas bien.
- Lee, iyi değilsin sen. Bak, ağaçlardan asla ayrılmayacağım.
Je resterai sur les arbres.
İyi falan değilsin, ikimizde iyi değiliz.
- C'est faux. On ne va pas bien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]