Ne yapıyor bu translate French
1,752 parallel translation
Ne yapıyor bu?
Qu'est-ce qu'il fait?
Ne yapıyor bu adam?
Qu'est ce qu'il fabrique?
Ne yapıyor bu böyle, açlık grevinde falan mı?
Elle fait la grève de la faim?
O kokoş orospuyla ne yapıyor bu?
Qu'est-ce qu'il fout avec la pétasse snob?
Siz insanlara ne yapıyor bu laboratuvar böyle?
Qu'est-ce que ce labo vous a fait?
Ne yapıyor bu?
Qu'est-ce qu'il fabrique?
Ne yapıyor bu insanlar burada?
Qu'est-ce qu'ils fichent ici, ceux-là?
Çok iğrenç. - Ne yapıyor bu?
- Qu'est-ce qu'elle fait?
Ne yapıyor bu herif böyle?
Qu'est-ce qu'il fout putain?
Ne yapıyor bu?
Que fait-il?
Ne yapıyor bu böyle? Ne, gözümü seğiriyor?
Qu'est-ce qu'il fout?
Bu kimseyi öldürmez. Sevkiyatı yapmak zorunda ve bu yüzden bize şantaj yapıyor.
Il ne nous tuera pas, il doit assurer la livraison.
Bu soğukta ona eşlik ediyoruz, o ne yapıyor, kaçıp gidiyor.
On l'accompagne,.. .. tu attrapes la crève et elle part comme ça.
Şimdi Joelar yapıyor. Bu şeyleri Cornel'de erken karar için başvururken göremezsin ha, değil mi Cagrew?
Vous ne verrez aucune de ces choses postuler pour entrer à Cornell, hein Cargrew?
Eğer karının kafasını uçurmasaydın, burada bu işi yapıyor olmazdık.
Si tu ne Iui avais pas coupé Ia tête, on ne serait pas là, à faire ça.
Eee, bu skoru ne yapıyor?
Où en est le score?
Bu adam ne yapıyor?
Que fait-il?
Sen bu papyonu bağlıyor musun yoksa ona işkence mi yapıyosun? Ne?
Tu fais un noeud, ou tu essaie de la tuer?
Peki bu sizi ne yapıyor binbaşı?
Qu'est-ce que cela fait de vous, Major...
Bu arada o ne yapıyor?
Mais, qu'est-ce que vous allez faire de lui, de toute manière?
Bu adam ne yapıyor arkamızda?
À quoi joue ce type derrière nous?
Bu ne yapılması gerektiğinin bilinmesini zorlaştırıyor
Ouais. Eh bien, savoir quoi faire devient difficile.
Bu iş nasıl yapılıyor artık bilmiyorum.
Je ne sais plus comment faire ça.
Bu saatte ne yapıyor ayakta?
- Que fait-il encore debout?
Bu manyak herif ne yapıyor?
Qu'est-ce que ce fou fabrique?
Ne iş yapıyor bu arada?
Au fait, qu'est-ce qu'il fait?
# Bu beni intihara eğilimli yapıyor ve sadece ben değilim. #
Ça me rend suicidaire Et je ne suis pas le seul
Sadece çok iyi uyuyamıyorum, bütün bu şeyleri kontrol etmek beni huzursuz yapıyor da.
C'est que je ne dors pas très bien. Toute ces... - responsabilités me rendent nerveuse.
Ne sikimden bahsediyor bu? Alıntı yapıyor. Edebi bir gönderme.
C'est une citation littéraire.
Bana verdikleri raporlar bu adamla 15 yıldır görüşmemiş olan sınıf arkadaşlarıyla yapılan görüşmelere dayanıyor.
Les faits qu'il m'a montré sont basés sur des entretiens avec ses camarades de classe qui ne l'avaient pas vu depuis 15 ans.
"Ne yapıyor böyle?" Fakat bu onun seçimi.
"Que fait-elle?" Mais ce sont ses choix.
Bu akşam millet ne yapıyor?
Vous faites quoi ce soir?
Şehir bir neden ötürü şunu fark etmiş güç dıştaki rıhtımlara ulaşamıyor, bu yüzden sızıntıyı onarmak yerine zaten onaramaz, SNM'nin güç çıkışını arttıyor borular sızıntı yapıyor olsa ve güç kaybetsek bile... hattın sonuna yeterince enerji gidiyor.
La cité se rend compte que l'énergie ne se rend pas aux piliers. Au lieu de réparer les fuites, ce qui est impossible, le rendement E2PZ est augmenté, alors même si les tuyaux fuient et qu'on perd de l'énergie, assez d'énergie se rend au bout de la ligne.
Bu arada o adamla ne yapıyor?
Et puis, qu'est-ce qu'elle fait avec ce type?
Üzgünüm. Telefona cevap ver.Günün bu vakti ne yapıyor olabilirsin ki?
Répondeur, que fais-tu là si tôt?
Saat neredeyse 11 : 00. Dışarıda tek başına ne yapıyor ki bu?
Il est presque onze heures.
- Peki bu beni ne yapıyor?
- Qu'est-ce que ça fait de moi?
Bu kadar yanlış olan ne yapıyor?
Que fait-il de mal?
Ryan ve Farrah nasıl yapıyor bilmem ama bu arkadaşlık olayı yürümüyor.
Ouais, je ne sais pas comment font Ryan et Farrah, parce que tout ce truc d'amitié ne marche pas. Oh.
Bu adam ne yapıyor böyle?
Mais qu'est-ce qu'il nous fait?
Ahbap, bu evsizler burada ne yapıyor?
Oh, vieux, c'est quoi tous ces clochards?
Bu çocuk ne yapıyor böyle...? Kızlarla etrafta vakit öldürmenin sırası değil ki.
Cette activité va sans doute passer à la trappe, avec d'autres...
Ama ne yazık ki bu, sadece bunu yapıyor.
Mais ça ne fait que ça.
Sabah ilk iş görevini alacaksın. Üçüncü teneffüse kadar da bitirmiş olacaksın. Kaldı ki bu güzel bir şey, çünkü günün geri kalanı sana kalıyor ondan sonra ne yaparsan yap.
Tu as intérêt à faire ton boulot dès que possible le matin, comme ça, tu es peinard après.
Ne yapıyor? Bu nadir bir şey ama yansımayı bu döngüden kurtarabilirsin.
Parfois, on peut sortir un écho de sa boucle.
Siktir, bu deli sürtük ne yapıyor?
Merde, elle fait quoi cette folle?
- İnsanlar bu zamanda ne yapıyor? başkalarına zarar vermek veya gözlerini korkutmak.
Que font les gens de nos jours? nuire et menacer les autres.
Bu mimarı işten çıkartmalısın hangi firma için sunum yapıyor
Je ne veux pas de cette architecte. Pour quelle société il donne sa présentation?
Peki bu işi yapıyor olmasaydın, ne iş yapıyor olurdun?
Que feriez-vous, sinon?
Bu sadece zamanda yolculuk yapıyor.
Ça ne voyage que dans le temps.
Çünkü bu işe yarıyorlar, steroidler bu işe yarıyor, seni daha büyük yapıyorlar.
Parce que c'est ce qu'il fait, ce que les stéroïdes ne - vous faire plus grand.
ne yapıyor bu adam 17
ne yapıyor bunlar 28
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
ne yapıyorsunuz 1080
ne yapıyorsun burda 17
ne yapıyorsun ya 16
ne yapıyorsun orada 124
ne yapıyorsunuz siz 45
ne yapıyorsun sen 411
ne yapıyor bunlar 28
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
ne yapıyorsunuz 1080
ne yapıyorsun burda 17
ne yapıyorsun ya 16
ne yapıyorsun orada 124
ne yapıyorsunuz siz 45
ne yapıyorsun sen 411