Onu bırakamam translate French
391 parallel translation
- Onu bırakamam. Onu bırakamam. - Cesaretli olmalısın.
- Je ne peux pas le laisser seul.
- Onu bırakamam.
Je ne peux pas encore laisser Bengt.
Onu bırakamam.
Je ne peux pas la laisser.
Bu yüzden onu bırakamam.
Faible, je sais. Justement.
Jim, onu bırakamam.
Je ne peux le quitter.
Onu bırakamam.
Je ne peux la laisser partir!
- Onu bırakamam! O benim dostum!
- Je peux pas laisser mon copain.
- Onu bırakamam.
- Luciani?
Onu bırakamam.
Je ne peux pas la quitter.
Onu bırakamam!
Je peux pas la laisser partir.
Onu bırakamam.
Je ne veux pas la laisser.
Ama onu yüz üstü bırakamam.
Je ne peux pas, Gordon. Un conjoint est presque une mère.
Onu serbest bırakamam!
Je ne peux pas le relâcher.
Gidemem. Onu bırakamam.
Je ne peux pas y aller.
Onu bırakamam.
Il est tout pour moi.
Onu yalnız bırakamam.
Je peux pas la laisser comme ça... Je l'aime bien moi ma vieille.
Onu orada bırakamam, öyle değil mi?
Devrais-je la laisser là-bas?
Onu bırakamam.
Je ne peux pas le quitter.
Onu burada böyle bırakamam.
- Partons.
Onu öylece bırakamam.
Je ne peux pas couper le fil.
Onu rahat bırakamam. Daha da fena.
Laisse-la.
Onu yüzüstü bırakamam. O zaman beni de bırakma.
Ne me laissez pas.
Sadece onu orada öyle bırakamam.
J'peux pas le laisser.
Onu görmeyi bırakamam.
Impossible.
- Onu bu halde dışarıda bırakamam.
- Je peux pas le déplacer dans son état.
Oh, onu bırakamam.
Oh, je ne la laisserais pas.
Onu orada bırakamam, efendim.
Je peux pas le laisser là.
Artık iyice hayvanlaştınız. Onu burada bırakamam.
Vous êtes comme des bêtes, on ne peut pas la laisser là.
Onu orada bırakamam.
- Je ne peux pas la laisser là.
Onu öylece, benim pijamalarımın içerisinde aşağıdaki kamarada bırakamam.
Je ne peux pas la laisser en bas... dans cette cabine avec mon pyjama.
Düşmana karşı onu yalnız bırakamam
L'ennemi est puissant. Je ne peux le laisser seul.
Onu orada bırakamam.
Je ne peux quand même pas le laisser.
Henüz ayrılamam. Hans histerik davranıyor. Onu yalnız bırakamam.
" Je ne peux pas prendre ce vol. Hans ne sait plus où il en est.
Bir dakika, onu öylece bırakamam.
Tu as raison.
Onu asla bırakamam.
Je ne pourrai jamais le quitter.
Bütün gün onu evde yalnız bırakamam.
Je ne peux pas la laisser seule tout le dimanche.
Büyükannem hasta. Onu yalnız bırakamam.
Je ne peux pas laisser ma grand-mère malade.
Onu orada bırakamam.
Je ne peux pas le laisser là-bas!
Onu görmeye gitmeliyim diye düşünüyorum... ama partiyi öyle bırakamam.
J'ai bien envie d'aller le voir. Mais il y a la fête.
- Onu yalnız bırakamam.
Je ne laisse pas mon ailier.
Olmaz! Onu burada bırakamam!
Je ne la laisserai pas!
Onu tek başına bırakamam.
Je ne peux le laisser seul.
- Onu öylece bırakamam.
- Je ne peux pas le laisser.
Onu orada asılı bırakamam.
Je ne peux pas finir ainsi.
Onu öylece bırakamam.
Je ne peux pas y renoncer.
Onu burada bırakamam.
Je ne peux pas l'abandonner.
- Ben onu yalnız bırakamam.
- Je n'y arrive pas.
Bırakamam onu.
- Tu te prends pour qui?
Onu burada yalnız bırakamam.
Je ne peux pas le laisser seul ici.
Onu orada bırakamam.
je peux pas le laisser ici.
Ben bakarım! Onu o yerde bırakamam.
Je peux pas la laisser où elle est.
bırakamam 31
onu bul 30
onu buldular 16
onu buraya getir 82
onu bana ver 330
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu biliyorum 95
onu bilmiyorum 36
onu bul 30
onu buldular 16
onu buraya getir 82
onu bana ver 330
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu biliyorum 95
onu bilmiyorum 36
onu buldun mu 57
onu ben yaptım 23
onu bana geri ver 25
onu bana verin 33
onu ben hallederim 27
onu buldunuz mu 44
onu buldun 29
onu buraya getirin 62
onu boşver 33
onu bulduk 84
onu ben yaptım 23
onu bana geri ver 25
onu bana verin 33
onu ben hallederim 27
onu buldunuz mu 44
onu buldun 29
onu buraya getirin 62
onu boşver 33
onu bulduk 84