Sen biliyor musun translate French
2,530 parallel translation
Asıl, sen biliyor musun, Ryan? Sanırım, daha yeni başlıyoruz.
En fait, ça n'a pas encore commencé, asseyez-vous.
Evet, peki sen biliyor musun?
Oui. Tu sais ce qui est arrivé à Walter?
Nesin sen biliyor musun?
Tu sais ce que tu es?
Sen biliyor musun?
Et toi, tu l'sais?
- Hayır, sen biliyor musun?
- Vous savez quoi?
Tommy, sen Kevin'a bilgi verirsin, olur mu? Biliyor musun?
Tommy, tu mets Kevin au courant, d'accord?
Son iki yıl içinde yaklaşık 30 kilo verdiğimi biliyor musun sen? - Bu muhteşem.
Savez-vous que j'ai perdu 31 kg en deux ans?
Burada kullandığımız dezenfektanların ne kadar kuvvetli olduğunu biliyor musun sen?
Vous savez les désinfectants qu'on utilise ici?
Biliyor musun, neden sen dışarıya yanlarına gitmiyorsun...
Et si tu y allais?
Randevuya gitmeden önce ne kadar uzun duş aldığımı biliyor musun sen?
Vous savez combien de temps je reste sous la douche avant un rendez-vous?
Biliyor musun? Sen, Pakistanlı, Dhillon. Hepiniz aynısınız.
Vous savez, vous, les Pakistanais et Dhillon, avez beau avoir un drapeau et un dieu différents, vous jouez tous avec la vie des gens.
Biliyor musun, hatırlatmak isterim ki, sen buna benzer bir tek kelime daha edemeden, canına okuyabilirim.
Je te préviens que je peux encore t'en mettre une.
Kristalleri biliyor musun sen?
Tu es au courant, pour les cristaux?
Körlük nasıl bir şey, biliyor musun sen? Ha?
Est-ce que tu sais ce que c'est d'être aveugle?
Ama asıl soru, sen ne yaptığını biliyor musun?
La question à un million : tu sais ce que tu fais?
Biliyor musun, sen mızmız, kusur bulan, cinsiyet ayrımı yapan bir ayyaşsın.
Tu sais quoi, tu es un cul serré, critique, sexiste ivre.
Sen de onun gibisin, biliyor musun?
Tu sais, tu es comme lui.
Sen ne yap biliyor musun, anne?
Tu sais quoi, maman?
Ama biliyor musun, sen doğduğunda seni tuttum. Ufacıktın. Gelecek çok mümkün görünüyordu.
Mais quand tu es né, quand je t'ai tenu... une si petite chose... l'avenir semblait tellement... possible.
Sen çalarken duyduğum ne biliyor musun?
Sais-tu ce que j'entends quand tu joues ta musique?
- Sen nesin biliyor musun, Flint Lockwood?
Tu sais ce que tu es?
Biliyor musun, sen de aynı diğerleri gibisin. Hiçbir farkın yok. Dans etmeyi de kes!
Il vous faut vous concentrer sur le travail et arrêter de danser.
Ve biliyor musun? Belki de herşeyi sen mahvetmedin.
Et tu sais, tu n'as peut-être pas tout gâché.
Sen olmasaydın, onu da yanımda götürürdüm, biliyor musun?
Je l'emporterais avec moi si tu n'étais pas là.
Ne yaptığını biliyor musun sen?
Sais-tu ce que tu fais?
Biliyor musun, sen muhtemelen hayatı ile ilgili birşeyler yapmaya çalışan tanıdığım tek insansın.
Tu dois être le seul dont la vie a un sens.
Bu yaptıkların beni ne hale sokuyor, biliyor musun sen?
Tu comprends de quoi j'ai l'air?
Biliyor musun? Sen sarhoşsun. Git ve bir taksi çağır.
Tu es ivre, appelle un taxi.
Sen nesin biliyor musun?
Vous savez ce que vous êtes?
Hepsiyle de yattın mı? Sen Hintçe biliyor musun? Evet.
Où est passé l'argent de tes 11 mariages?
Sen bunu biliyor musun?
Tu sais quoi?
Sen nesin biliyor musun?
Sais-tu ce que tu es?
- Biliyor musun? Sen park et. Ben de onu kafeye götüreyim.
- Je vais vous demander de vous garer là, s'il vous plaît.
Sen şey biliyor musun?
Tu connais ces lieux-communs?
Sen nesin biliyor musun?
Tu sais ce que tu es?
Ama sen nesin biliyor musun?
Mais tu sais quoi? T'es un con.
Sen de büyüdün, biliyor musun?
Tu as grandi, toi aussi.
Biliyor musun, sen henüz küçük bir kız iken seni sallayarak uyuturdum.
Quand tu étais bébé, je te berçais pour t'endormir.
Ortak, sen iyi bir cümle oldu biliyor musun?
Excellente, ta vanne!
Bunun ne kadar hazin olduğunu biliyor musun sen?
Hyper pathétique.
Sen görevdeyken ne kadar endişeleniyorum biliyor musun?
Mais je suis tellement inquiet, quand tu viens.
Biliyor musun, bu sanal bir dünya değil, müslümanların işi bitirilmiş ve sen diyorsun ki :
C'est pas un concours. Les musulmans se font dégommer et toi t'es la,
- Sen yakmak olmamalı Biliyor musun hiçbir şey hakkında.
Vous devriez pas rire de ce que vous ne connaissez pas.
Biliyor musun Alice'i ilk ben gördüm. Neden bahsediyorsun sen?
- Tu sais, j'avais vu Alice en premier.
Biliyor musun? Ya sen?
Tu sais?
Mike sen nesin biliyor musun? Eziğin tekisin!
Yo, White Mike est un colon.
Sen tam bir suçlu herifin tekisin Claudius biliyor musun?
Tu es un vrai criminel, Claudius. Tu sais ça?
Sen biliyor musun yani?
- Vous, si?
Sen sıyırmışsın, biliyor musun?
Vous êtes vraiment un enfoiré, vous le savez ça?
- Sen takımyıldızları biliyor musun?
Vous voulez dire "les constellations" monsieur?
Sen biliyor musun?
Et vous?
sen biliyorsun 46
sen biliyor muydun 18
biliyor musun 6673
biliyor musunuz 1377
biliyor musun al 19
biliyor musun baba 17
biliyor musun peg 18
sen benimsin 132
sen beni sevmiyorsun 23
sen bilirsin 301
sen biliyor muydun 18
biliyor musun 6673
biliyor musunuz 1377
biliyor musun al 19
biliyor musun baba 17
biliyor musun peg 18
sen benimsin 132
sen beni sevmiyorsun 23
sen bilirsin 301
sen bir tanesin 30
sen benim her şeyimsin 20
sen bana aitsin 27
sen bir 32
sen benim 28
sen bir meleksin 58
sen benim karımsın 46
sen bir dahisin 132
sen bir pisliksin 43
sen bile 69
sen benim her şeyimsin 20
sen bana aitsin 27
sen bir 32
sen benim 28
sen bir meleksin 58
sen benim karımsın 46
sen bir dahisin 132
sen bir pisliksin 43
sen bile 69