Sen ne olacaksın translate French
409 parallel translation
Sen ne olacaksın?
Mais, et toi?
Sen ne olacaksın?
Que vas-tu devenir, toi, mon bébé?
Sen ne olacaksın? Saçındaki bu kurdeleyle Harikalar Diyârındaki Alice mi yoksa?
Et vous, en Alice au pays des Merveilles?
- Peki sen ne olacaksın?
Et vous?
Ya sen ne olacaksın?
Mais toi?
Babanı şimdilik düşünme. Sen ne olacaksın?
Mis à part ce problème, qu'en penses-tu?
Ama ya sen ne olacaksın?
Mais si je m'en vais, comment feras-tu?
Ya sen ne olacaksın?
Et toi?
Fakat gidersem, sen ne olacaksın, Baba?
Mais, Père, si je m'en vais, qu'est-ce que tu vas devenir?
Sen ne olacaksın?
Et vous?
Ya sen ne olacaksın?
Et vous, ça ira?
Ya sen ne olacaksın?
Et toi, qu'est-ce que tu feras?
Sen ne olacaksın Gert?
En quoi tu te déguises, Gert?
- Peki sen ne olacaksın?
- Comment ça va?
- Sen ne olacaksın?
Pars! Va-t'en!
- Ya sen ne olacaksın?
- Et toi?
Sen ne olacaksın?
Quoi, et toi?
- Sen ne olacaksın?
- Et toi alors? - Ils me connaissent.
- Sen ne olacaksın Daisy?
– C'est "astronome".
Ne olursa olsun şunu biliyorum : Sen hep haklı olacaksın.
Quoi qu'il arrive, tu auras toujours raison.
Bay Furusawa mutlu olabilir, ya sen ne olacaksın?
Peux-tu maintenant vivre plus à l'aise?
Bir gün belki de Amerika'nın en zengini olacaksın ve sen şey olacaksın...
Tu seras l'homme le plus riche de toute l'Amérique. Tu ne seras pas seul.
Vale ailesinin en zengin bireyi sen olacaksın şayet fikrimi değiştirmezsem!
Tu seras la plus puissante et la plus riche des Vale... si je ne change pas d'avis.
Elbette öylesin tatlım ama dinle beni bu İspanyol Kayası'ndaki tek genç kız sen olacaksın.
Bien sûr, chérie. Mais... tu seras la seule jeune fille à "Spanish Bit", on ne pourrait te reprocher si la tête te tournait un peu.
Onu dinlemezsen, aptal olan sen olacaksın.
Si tu ne l'écoutes pas, tu seras dupe.
Sen özgür olacaksın, ihtiyacımızdan daha çok paramız olacak.
Tu seras libre. On aura plus d'argent qu'on ne pourra en dépenser.
Sen filmin prodüktörü olacaksın ben de yıldızı. Ne de olsa, onunla ne yapacağını bilemeyecek kadar çok paran var. Neden olmasın?
J'ai le beau rôle, tu fais une bonne affaire, moi aussi
Sen ve Johanna sırayla beni izleyip semptomların gelmediğinden emin mi olacaksınız?
Toi et Johanna allez faire des rondes pour me surveiller pour vous assurer que les symptômes ne réapparaissent pas?
Ve olduğunda sen burada olacaksın başıma ne gelirse senin de başına gelecek.
Lorsque l'événement se produira... vous partagerez mon sort.
Eğer bu işi tamamlamazsan uğursuz olan sen olacaksın.
Si tu ne termines pas ce boulot, c'est toi qui auras la poisse.
Ne için? Sen film için orada olacaksın.
Vous aurez un film.
Umursamazsan sen de böyle olacaksın.
Fais attention! Ne deviens pas comme lui. Mais non!
Sonuç aynı olacak sadece sen ölmüş olacaksın ve nasıl öldüğünü bile kimse bilmeyecek.
L'issue ne changera pas, mais vous serez mort et personne ne saura comment vous serez mort.
- Her ne olursa olsun, sen bu konunun dışında olacaksın.
Quoi qu'il arrive, vous ne serez pas impliqué.
Sen 10 millik gökdelenler inşa ediyor olacaksın, asla vaktinde inmeyi başaramazsın.
Tu auras construit un gratte-ciel si haut que tu ne pourras pas redescendre à temps.
Avcı uçaklarına dikkât etmezsen fıçıda sen olacaksın.
Tu seras bientôt dans un tonneau si tu ne surveilles pas ces chasseurs.
Sen ne ilk, nede son kurbanım olacaksın.
Regarde! On ne m'appelle pas Mille-doigts pour rien.
Ne de olsa sen, şen dul olacaksın.
Toi, après tout, tu seras le veuf joyeux.
Böylece intihar etmeyecek ve sen ölümcül bir günahı engellemiş olacaksın. Tamam mı?
Si ça marche, il ne le fera pas et tu l'auras sauvé du péché mortel.
George sen ne yapıyorsun? Bir de bar fedaisi olacaksın. Ben bir şey yapmadım.
George, tu es censé les vider.
Ne yaptığımı tek bilen sen olacaksın.
Toi seul sauras ce que je fais.
Bir iki dakikada, yaşayan adamlar içerisinde en ölüsü sen olacaksın.
2 min plus tard, on ne saura jamais si tu as existé.
Bir gün ben, yalnızca ölü bir kralken eminim sen, Olympus tanrılarından biri olacaksın.
Je suis sûr que tu deviendras un dieu de l'Olympe, alors que je ne serai qu'un roi mort.
Sen ve onlar ne olacaksınız?
Que deviendras-tu et eux?
Henüz bütün gerçeği anlatmadım sana. Sen konuştuğum son insan olacaksın.
Cependant... je ne vous ai pas tout dit... vous êtes la dernière personne... à qui je parle.
Ölen sen olacaksın.
Ça ne se passera pas comme ça.
- Sen mızmız olacaksın.
- Ne sois pas mauvais joueur.
Susmazsan sen pişman olacaksın.
Tu vas regretter de ne pas la fermer.
Shamu'nun ne zaman arkadaşa ihtiyacı olsa sen orada olacaksın.
Et madame... quand Shamu aura besoin d'une femelle, vous serez là.
Arkadaşlarının yanında sen de ırkçı duyguları kabartmak suçundan suçlanıyor olacaksın.
Tu ne seras pas un témoin au procès. Tu seras au banc des accusés avec tous tes amis.
Bak, tuttuğun yolu değiştirmezsen, sen de benim gibi lanetlenmiş olacaksın.
Si tu ne changes pas de comportement, tu seras damné. Comme moi!
sen nerelisin 43
sen ne yapıyorsun 391
sen nereye gidiyorsun 94
sen neredesin 42
sen neler yapıyorsun 28
sen ne istiyorsun 112
sen ne istersen 28
sen nesin 127
sen ne demek istiyorsun 35
sen nereden geldin 17
sen ne yapıyorsun 391
sen nereye gidiyorsun 94
sen neredesin 42
sen neler yapıyorsun 28
sen ne istiyorsun 112
sen ne istersen 28
sen nesin 127
sen ne demek istiyorsun 35
sen nereden geldin 17