Çok iyi biliyorsun translate French
768 parallel translation
Ve sen de çok iyi biliyorsun ki, tam 5 yıldır bu kadının sırtından geçiniyorsun, unutma. Ve şimdi sana birkaç kuruş kazanma şansını tanıyoruz.
Voilà cinq ans qu'il se fait entretenir... et pour une fois qu'il pourrait gagner quelques sous,
Yaptığımız işi çok iyi biliyorsun.
Vous connaissez nos affaires, inutile que j'insiste.
Seni sevdiğimi çok iyi biliyorsun.
- Tu sais très bien que je t'aime.
- Ne olduğunu çok iyi biliyorsun.
- Vous le savez.
Yapmam gerek. İşim bu. Bunu çok iyi biliyorsun.
Je dois le faire, tu le sais.
Orayı hiç çalamadığımı sen de çok iyi biliyorsun.
Je n'ai jamais pu le jouer, vous le savez.
Sen de çok iyi biliyorsun ki bu geziye çıkmam için beni oyuna getirdin.
Une ruse pour me forcer à vous suivre. Regardez!
Çok iyi biliyorsun.
Tu m'as comprise.
Niçin gelemeyeceğini çok iyi biliyorsun.
Tu sais bien pourquoi tu ne dois pas y aller.
İncil'i çok iyi biliyorsun ama hayatı hiç tanımıyorsun.
- Vous connaissez bien la Bible et peu la vie.
Sen de bu işin içindesin ve bunu çok iyi biliyorsun.
Vous êtes foutu, vous le savez.
Lütfen bu baskınımı bağışlayın. Bugün Edwin amcanın doğumgünü olduğunu çok iyi biliyorsun.
Et l'anniversaire de ton oncle!
Yerinde olsam kiraladığın çapulculara aletlerini toplayıp... hemen gitmelerini söylerdim Hem de hemen. Yoksa olacakları çok iyi biliyorsun.
Vous devriez dire à vos voleurs à gages... de ramasser leurs outils... et vite, si vous voulez garder la santé.
Ama çok iyi biliyorsun ki böyle gösterişli tatlılardan hoşlanmıyoruz.
Vous savez Que nous n'aimons pas les pâtisseries.
Neddy Amcadan nefret ettiğini ve Deadeye Dick ile İspanyol Korsanı dışında bir şey okumadığını çok iyi biliyorsun.
Elle n'aime que les histoires de pirates.
Başkalarının evinde koşup duramazsın. Bunu çok iyi biliyorsun.
Tu ne dois pas courir dans la maison de quelqu'un d'autre!
Prov, sen her şeyi çok iyi biliyorsun.
Prov, tu sais tout.
Sen her şeyi çok iyi biliyorsun.
Tu sais tout.
Ne yaptığını çok iyi biliyorsun. Ateşle oynuyorsun.
Tu le sais très bien, tu joues avec le feu.
Kimi kastettiğimi çok iyi biliyorsun. Gözlerini ayıramıyorsun ya ondan.
Vous le savez bien, vous ne la quittez pas des yeux.
Bunu çok iyi biliyorsun.
Vous le savez bien.
Sen de çok iyi biliyorsun ki, Will Isham... yolunun üzerinde bir engel görmek istemez.
Tu sais aussi bien que moi que Will Isham ne supporte pas qu'on lui résiste.
Adının ne olduğunu çok iyi biliyorsun.
Tu le sais très bien. Elle s'appelle Marjie.
Augusta teyzenin yarın çaya geleceğini çok iyi biliyorsun.
Ce n'est pas le genre de chose dont on parle en privé. Je veux simplement récupérer mon étui.
Ve sen de çok iyi biliyorsun ki Almanca dersinden sonra oldukça kötü görünüyorum.
Je sais. Tu es absurdement négligent pour tes invitations.
Ama bu faturanın sana ait olduğunu çok iyi biliyorsun. - Benim?
C'est simplement les pensées et impressions d'une jeune fille.
Anne, bu gece gidemeyeceğimi çok iyi biliyorsun.
Tu sais bien que je ne suis pas libre.
Çok iyi biliyorsun ki anneni etkileyen ben değildim.
Vous savez que je n'influence pas ses décisions.
Çok iyi biliyorsun ki... İyi biliyorsun ki senin için her şeyi yaparım.
Vous savez très bien que je ferais n'importe quoi pour vous.
- Dilimi çok iyi biliyorsun.
- Votre anglais est excellent.
- Olmadığımı çok iyi biliyorsun...
- tu sais que tu n'es pas...
- Benim evlilik hakkındaki fikirlerimi çok iyi biliyorsun.
Tu sais ce que je pense du mariage.
- Sebebini çok iyi biliyorsun.
Tu sais pourquoi.
Suçlu olmayanın düşmanı olmaz, Buck, bunu çok iyi biliyorsun.
La culpabilité d'un homme est son propre fardeau, Buck, et on n'y peut rien.
Ne dediğimi çok iyi biliyorsun!
Tu sais très bien de quoi je parle!
Çok iyi biliyorsun.
Sûr? Tu sais bien.
Sen çok iyi biliyorsun.
Tu le sais très bien.
Ne yapacağımı sen de çok iyi biliyorsun.
Tu le sais aussi bien que moi!
Çok iyi biliyorsun ki o kadın Martine ise, polise mektubu vererek bizi şüpheli durumuna düşürdün, sadece onun değil, Albert'in ölümünde de.
Si la femme est bien Martine tu as attiré les soupçons sur nous en montrant cette lettre. Pour sa mort et celle d'Albert aussi.
Kızıl Haç iptal edemezsin çok iyi biliyorsun konuşmak için tüm hafta sonumuz var hem.
Comme quoi? Je ne sais pas.
Onu kastettiğimi çok iyi biliyorsun.
Vous le savez parfaitement.
Geriye bakmaman gerektiğini çok iyi biliyorsun.
Tu sais bien que tu dois pas regarder en arrière.
Bence çok iyi biliyorsun.
- You know perfectly well.
Bu nasıl olur? Çok iyi biliyorsun.
Tu sais bien de quoi je parle.
Tüm bu olanlardan sonra yürümez, sen de çok iyi biliyorsun.
- Non, Franca. Tu sais que c'est pas possible. On peut pas revenir en arrière comme ça.
Ondan çok daha iyi söylüyorsun ve bunu biliyorsun.
Tu chantes mieux qu'il ne pourra jamais chanter, tu le sais.
Onun yapmadığını çok iyi biliyorsun.
Tu sais très bien que non.
Sen çok iyi dans edersin ve bunu biliyorsun.
Tu sais bien que c'est pas vrai.
- Böyle şeyler hep olur, Teğmen. Sana Ruth Morrison'ı çok iyi tanımadığımı söyledim. Şimdi Ruth'la ilişkimiz olduğunu biliyorsun.
Je vous ai dit ne pas bien connaître Ruth Morrison, et vous savez que nous sommes fiancés.
Çok iyi biliyorsun.
Ce n'est rien.
Bunu benden çok daha iyi biliyorsun.
Tu le sais très bien.
çok iyiyim 275
çok iyisin 250
çok iyi 3262
çok iyi anlıyorum 64
çok iyi anladım 27
çok iyi olur 170
çok iyi biliyorum 33
çok iyisiniz 98
çok iyi gidiyor 28
çok iyiydin 139
çok iyisin 250
çok iyi 3262
çok iyi anlıyorum 64
çok iyi anladım 27
çok iyi olur 170
çok iyi biliyorum 33
çok iyisiniz 98
çok iyi gidiyor 28
çok iyiydin 139