English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ö ] / Önemli bir şey değil

Önemli bir şey değil translate French

1,814 parallel translation
Önemli bir şey değil.
Ce n'est rien.
Önemli bir şey değil, kişisel bir olay.
C'est... personnel.
Önemli bir şey değil.
T'en fais pas.
Önemli bir şey değil.
C'est rien.
Önemli bir şey değil, Çavuş. Haksız mıyım?
Ça va aller, sergent?
Önemli bir şey değil. Küçücük bir şirket sadece.
C'est juste une toute petite entreprise.
Sadece eski bir hurda, önemli bir şey değil.
- Juste un débris, rien de bien méchant.
Önemli bir şey değil.
- De rien d'important.
Bence önemli bir şey değil.
Ça ne me choque pas.
Önemli bir şey değil.
C'est pas grand chose
Peki nereden? Önemli bir şey değil.
- C'est pas important.
Önemli bir şey değil.
C'est pas important.
- Önemli bir şey değil.
Rien.
Önemli bir şey değil.
Tout va bien.
- Önemli bir şey değil.
- Pas du tout. - Dis-le-moi.
Beni iyi tanıyorsun ama önemli bir şey değil.
- Tu me connais bien, mais ce n'est rien.
- Önemli bir şey değil.
- Non, ce n'est rien.
Önemli bir şey değil.
- Ce n'est pas un drame.
Önemli bir şey değil ahbap.
Aucune importance.
Çok önemli bir şey değil.
Ah, ce n'est pas si grave.
Teşekkür ederim, ama önemli bir şey değil.
Merci, mais ce n'est pas important.
- Önemli bir şey değil aslında.
- Ce n'est rien.
Önemli bir şey değil, banyoyu mu kullanman gerekiyor?
Rien de spécial. Tu as besoin de la salle de bain?
Sadece kapıyı açacağım. Kapıyı açmak. Önemli bir şey değil.
Ouvre la porte, c'est rien du tout.
Peki, Fred. Önemli bir şey değil. Yapalım şu işi.
C'est rien du tout, allons-y!
Evet, önemli bir şey değil.
Bon, ce n'est pas grave.
Önemli bir şey değil mi?
Pas grave?
Göz kapağım ara sıra titriyor. Önemli bir şey değil.
Ma paupière cligne toute seule.
Önemli bir şey değil, rutin bir olay.
Ça c'est rien, la routine.
Önemli bir şey değil, sadece masrafları kısma amaçlıydı.
Ce n'est pas grave, c'est juste une petite réduction d'effectif.
Önemli bir şey değil.
Rien d'important.
Ama önemli bir şey değil, zaten ölü balık gibiydi.
C'est pas très grave, c'était un vrai cadavre.
Önemli bir şey değil yani.
C'est tout.
Önemli bir şey değil ama açıkçası beni bu ayakta tutuyor.
C'est pas grand-chose. C'est le truc qui me fait tenir.
Çok da önemli bir şey değil.
- Ecoute, c'est pas si grave.
Önemli bir şey değil. 20 yıldır bir kez bir kez bile kullanmam gerekmedi. Bazen üzerimde silah olduğunu bile unutuyorum.
Cela dit, j'ai pas tiré un coup depuis 20 ans.
- Önemli bir şey değil ki.
- Ne t'inquiètes pas.
Önemli bir şey değil.
- Ça arrive.
- Önemli bir şey değil.
- C'est quoi le problème?
Önemli bir şey değil ya. Hastanedeki kuzenimi görmeye geldim.
Je suis allé voir mon cousin à l'hosto.
Aslında önemli olan da bu, eğer arkadaş olamazsak başka bir şey de olamayız, değil mi?
Disons que c'est ça le problème. Si on ne peut pas être amis, dans ce cas on ne sera rien d'autre. C'est vrai?
Hayır, önemli değil. Blair hakkında olabildiğince çok şey öğrenmek isterim. Öğrenmek için de sınavdan daha iyi bir yol yoktur.
J'aimerais en apprendre le plus possible concernant Blair, et il n'est pas de meilleur moyen d'apprendre que par un quiz.
Dünden beri bir şey yemedim ama önemli değil.
Je n'ai pas mangé depuis hier, mais peu importe.
Geçmişte aralarında bir şey mi oldu? Önemli değil.
Qu'est-ce qu'il y a eu entre eux?
Hep merak ettiğim bir şey var çok önemli değil ama...
Une chose m'a toujours tarabusté, c'est anecdotique mais... J'ignore comment il trouve l'argent.
Ormanda bir şey görmüştüm. Ama önemli değil.
J'ai vu quelque chose dans la forêt, mais c'était rien.
- Önemli bir şey değil.
- Ce n'est rien.
Önemli bir şey söylemen gerektiyse tamam. Sorun değil.
Oh, t'avais quelque chose...
Eger siz de Isa'nin biyografi yazarlarindan biri olsaydiniz. Bu atlanmamasi gereken onemli bir sey degil midir?
Pour un biographe du Christ, c'est le genre de chose à ne pas omettre.
Hiçbir şey ama ha bir, ha iki yük taşımışım önemli değil.
Ça change rien. Je me retrouve juste avec deux boulets au lieu d'un.
Bir şey bulamazlarsa, önemli değil. Ama boş vermemeliyiz.
C'est peut-être rien de grave il doit être examiné.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]