Önemli olduğunu söylüyor translate French
110 parallel translation
- Ama önemli olduğunu söylüyor.
- ll dit que c'est important.
Terasta sizi görmek isteyen bir beyefendi var. Çok önemli olduğunu söylüyor.
Un monsieur sur la terrasse vous demande et dit que c'est important.
Bay Trevor telefonda. Önemli olduğunu söylüyor.
- m. Trevor au téléphone.
Komuta yargılarım, diğer faktörlerin de önemli olduğunu söylüyor.
Mais selon moi, ces hypothèses l'emportent sur le reste.
Oldukça önemli olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est important.
Doktorum da bu adımın benim için önemli olduğunu söylüyor.
D'après ma psy, ce changement est capital.
Ne olursa olsun sizi görmek istiyor, önemli olduğunu söylüyor.
Elle veut pas s'en aller, elle dit que c'est pour une affaire très importante.
- Önemli olduğunu söylüyor.
- Elle dit que c'est important.
Önemli olduğunu söylüyor.
tu devrais aller voir il dis que c'est urgent.
Sir Lawrence Wildman. Önemli olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est urgent.
Önemli olduğunu söylüyor.
C'est urgent. - D'accord.
Hepimiz de edebiliriz. Çünkü Kaptan önemli olduğunu söylüyor... ve hepimiz ona güveniyoruz.
Le capitaine nous a dit qu'elle était capitale.
Bev, Maine'den arayan biri önemli olduğunu söylüyor.
Un appel du Maine, c'est important.
Önemli olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est important.
Önemli olduğunu söylüyor Shelly.
Dépêche-toi, Shelly. Il dit que c'est important.
Önemli olduğunu söylüyor.
- Tu survivras. Mettez-le sur le siège avant.
Önemli olduğunu söylüyor.
Noah Banes est sur la une. C'est important.
Önemli olduğunu söylüyor.
II dit que c'est important.
Çok acil ve önemli olduğunu söylüyor.
Elle dit que c'est extrêmement urgent.
Her zaman önemli olduğunu söylüyor.
C'est toujours important.
Önemli olduğunu söylüyor. - Bir sorun mu var?
- Docteur Weaver.
- Önemli olduğunu söylüyor
- C'est important.
- Önemli olduğunu söylüyor -
- Elle dit que c'est important...
Müdür Yardımcısı Follmer, bu soruşturmada iş birliği yapmanızın önemli olduğunu söylüyor, Ajan Scully.
Ce que l'adjoint Follmer veut dire, c'est qu'il est important que vous coopériez.
Avukatlar burada gerçekleşen herhangi bir sıradışı olayın rapor edilmesinin önemli olduğunu söylüyor böylece doğru düzgün araştırma yapılabilirmiş, ve bu fenomenleri bilimsel ve gerçekçi bir şekilde açıklayabilirlermiş.
Les avocats disent qu'il est impératif que nous reportions tout événement ou allusion bizarre de sorte qu'ils puissent être rapidement étudiés, et ensuite expliqués de façon rationnelle et scientifique.
Çok önemli olduğunu söylüyor. Tamam.
Il dit que c'est très important.
Dr Lee. Önemli olduğunu söylüyor.
C'est le docteur Lee, il dit que c'est important.
Çok önemli olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est important.
İçgüdülerin sana... Bu davanın önemli olduğunu söylüyor, doğru mu?
Ton intuition te dit que c'est une affaire prioritaire, c'est ça?
Çok önemli olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est très important.
Önemli olduğunu söylüyor.
Il a dit que c'était important.
Ve önemli olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est important.
Nicky, bir şey bana bir yerlerde önemli bir şeyin olduğunu söylüyor.
Mon petit doigt me dit que quelque chose d'important se prépare.
Çok önemli olduğunu söylüyor.
Votre femme est sur la ligne 672.
- Önemli bir bilgiye sahip olduğunu söylüyor.
qui prétend avoir des tuyaux.
Haydi, önemli haberlerin olduğunu söylüyor fakat onların ne olduğunu söylemiyorsun.
- Écoute. Tu dis que t'as un événement à m'annoncer puis tu me dis même pas quoi.
Babam çok önemli bir sipariş olduğunu ve hemen ulaştırılması gerektiğini söylüyor.
Mon père veut qu'on livre ça au plus vite.
Çok önemli kişisel bir işle ilgili olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est urgent et personnel.
Önemli olduğunu söylüyor.
Dépêche.
Önemli olduğunu söylüyor.
Elle dit que c'est important.
Elinde görevle ilgili önemli bilgiler olduğunu söylüyor.
Elle a des informations importantes.
Yalan söylüyor. Söylemiştim sana. Ona bunun önemli olduğunu söyledim.
Ce n'est pas vrai, je t'avais dit le contraire!
Ama Bob, Casablanca'da ki bu şimdiye kadar yazılmış en önemli senaryolardan biridir aynı şeyin olduğunu söylüyor.
Mais Bob m'a dit que "Casablanca", un des meilleurs scénarios jamais écrits avait fait ça déjà.
- Eğer yanlış anlamadıysam babanmış. Önemli olduğunu söylüyor.
C'est "important".
Milli Güvenlik teşkilatı bunun teröristlere karşı en önemli silahlardan biri olduğunu ve sistemi kötüye kullanmadıklarını söylüyor.
La NSA le présente comme une arme indispensable contre le terrorisme. Et prétend n'enfreindre aucune loi.
- Başsavcılık adamın önemli biri olduğunu söylüyor.
Le procureur dit que c'est important.
Çok önemli bir bileşimin eksik olduğunu söylüyor. Sana ihtiyacı olan her şeyi ver dedim.
Il dit qu'il y a un composant vital manquant.
Bunun kendisi için önemli bir şey olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est la chose à laquelle il tient le plus.
Önemli olduğunu söylüyor.
- Il dit que c'est important.
Önemli değil. Myers daha iyi olduğunu söylüyor.
Myers a dit que tu allais mieux.
Kyle yaptığım şeyde önemli olduğunu söylüyor.
Selon Kyle, tu es essentielle à mon action.
önemli olduğunu söyledi 17
söylüyorum 133
söylüyorsun 17
söylüyor 24
söylüyorum sana 22
söylüyorum işte 19
söylüyorum size 22
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199
söylüyorum 133
söylüyorsun 17
söylüyor 24
söylüyorum sana 22
söylüyorum işte 19
söylüyorum size 22
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199