Üvey babam translate French
234 parallel translation
Evet, o üvey babam.
C'est mon beau-pêre.
Dick, bu üvey babam Profesör Humbert.
Mon beau-père, le professeur Humbert.
O benim üvey babam ve o istemedikçe geri dönmem.
C'est mon beau-père. Je ne partirai que s'il me le dit!
Ama üvey babamı da evlatlık edindi ikimiz birden onun yerine geçemeyiz, değil mi?
Mais il a aussi adopté mon beau-père. On ne peut pas lui succéder tous les deux, n'est-ce pas?
Yalnızca gerçek babamı değil üvey babam Tiberius'u da öldürdüm.
Non seulement j'ai tué mon père biologique, mais aussi mon père adoptif, Tibère.
Bu üvey babam.
Voici mon beau-père.
O benim babam değil, üvey babam.
Il est mon père adoptif.
Ben onunla oturmazdım, ki ben de üvey babamı öldürdüm.
J'ai tué mon parâtre et j'ai peur de lui.
Neden derseniz, üvey babam beni yetiştirme işini devralmaya karar verdi
Mon beau-père décida alors de prendre en main mon éducation.
Bir keresinde, üvey babam o kadar kötü vurmuştu ki, yere yapışmıştım.
Une fois, il m'a frappé si fort que je ne tenais plus debout.
Çünkü üvey babam durmadan beni sıkıştırıyordu.
Mon beau-père n'arrêtait pas de m'embêter.
Ondan sonra üvey babam mesleğini Londra'da icra etmek için çalışmalarını bıraktı ve hayatımızı sürdürmek üzere bizi Stroke Moran'daki dedelerinden miras kalan evine getirdi.
Dans un accident de train près de Crewe. Mon beau-père a abandonné son projet d'ouvrir un cabinet à Londres, et nous sommes partis vivre dans son château à Stoke Moran.
Daima, üvey babamın vahşi hayvanlara karşı ilgisi vardır.
C'est dans votre habitude de fermer à clé chaque nuit?
Ama üvey babam Hank'i özlemiyorum.
Hank ne me manque pas. C'est mon beau-père.
Üvey babam, üvey erkek kardesim ve üvey kiz kardesimle yasiyorum.
Je vis avec mon beau-père, mon beau-frère et ma belle-sœur.
Bu üvey babam Jerry. O da yeni kamyoneti.
Et là, c'est mon beau-père, Jerry, avec son nouveau camion.
Dwight'ın üvey babam olduğunu ve onları aradığını biliyor muydu?
Il savait que Dwight était mon beau-père? Et qu'il préviendrait ces flics?
Gus benim üvey babam.
Gus est mon beau-père.
O benim üvey babam.
C'est mon beau-père.
Evet, bu üvey babamın topuydu.
Oui, c'est que c'était de balle de mon beau-père.
Annem yeni intihar etmişti, üvey babam da tekrar hapse girmişti.
Ma mère s'était suicidée. Mon beau-père était en taule.
Bir kaç güne üvey babam olacak.
Ce sera mon beau-père dans quelques jours.
Annem ve üvey babam hariç.
Sauf pour ma mère et mon beau-père.
Hayır, o üvey babam...
- C'est mon beau-père.
Ben büyürken, babam evi terk etmişti annem ölmüştü ve üvey babam hapse girmişti.
Quand j'étais petite, mon père est parti... ma mère est morte, et mon beau-père est allé en prison.
O ve üvey babam iyi birer arkadaş.
Mon beau-père et lui sont bons amis.
- O benim üvey babam.
- C'est mon beau-père.
Annem hapiste. Öyle görünüyor ki üvey babamın bir sonraki şartlı tahliye memuru henüz doğma bile doğmadı.
Ma mère est en prison, et le prochain agent de probation de mon beau-père n'est pas encore né.
Thierry, üvey babam.
Thierry, mon beau-père.
Annemin çok içtiğini ve üvey babam ölünce ona dayanamadığımı anlattım.
J'ai dit que maman buvait. - - Que c'était dur à la mort de mon beau-père.
Eski sevgilin benim üvey babam olacak.
Ton ex comme beau-père!
Helge, dostum, Danimarkalı üvey babam, seyirciler senin.
Helge, mein Freund, mon père spirituel danois... A toi.
Şişman Abbot, üvey babam gözüme bir tane patlattı.
C'est mon beau-père qui m'a cognée.
Ama üvey babam,.. ... benden nefret ederdi.
mais mon beau-père... me haïssait terriblement.
Ta ki yeni üvey babam bana yepyeni bir araba alıncaya dek.
Jusqu'a ce que mon beau pere m'achete une caisse.
Benim üvey babam iyi bir adamdı!
Mon beau-pere est un type bien!
Bir üvey babam vardı ve... ve asla onu gerçekten tanıyamadım.
J'ai eu un beau-père.
Nedemek istediğimi biliyorsun. A üvey babam radikal yahudi örgütlerinden birinin üyesiydi
Mon beau-père était sioniste à fond.
Ama üvey babam da alkolikti.
Mais mon beau-père l'était aussi.
İkinci üvey babam da.
Comme mon second beau-père.
Başka kimse olanları bilmiyor, şey hariç, bilirsin, üvey babam.
Personne n'est au courant, à part mon beau-père.
Tanrım, üvey babam bunu öğrendiğinde, tek söylediği :
Quand mon père l'a appris, il a dit :
Annem ve üvey babam gereksiz yere öfkelenmemi önlemek için onu önerdi.
Ma mère me l'a conseillé pour prévenir mes tendances à l'angoisse. Mais c'est moi qui ai voulu.
Bunu yapan o lanet üvey babam, biliyorum.
C'est mon beau-père, j'en suis sûre.
Annem yeniden evlendi ve üvey babam beni etrafta istemedi Peki.
Ma mère s'est remariée et mon beau-père ne voulait pas de moi.
Helen hala babamın üvey kardeşi.
Maman l'a dit à la demi-s ur de mon père.
Evet, üvey anne ve babam genelde aile düğünlerinde bu şeyleri verirlerdi.
Mes parents adoptifs offraient souvent ce genre de... choses à l'occasion d'un mariage. Oui. Une coutume humaine.
- Bunny benim üvey kız kardeşim. - Annenin çocuğu mu, babanın mı? - Babamın karısının çocuğu.
La fille de la femme de mon père.
Bir süre sonra ne kadar bilmiyorum üvey ailem beni bir otel odasına götürdü ve babamı göreceğimi söyledi.
Plus tard, je ne sais pas exactement quand, mes parents adoptifs m'ont amenée dans une chambre d'hôtel voir mon père.
Artık üvey babamın çalışmasına gerek kalmamıştı.
pour ne pas avoir a travailler.
Ohh, işte babam ve üvey annem geliyor.
Je peux pas demander tout ça à Rachel?
babam 1009
babam gibi 16
babama 39
babamın 68
babam geldi 53
babam nerede 162
babamı 46
babamla 21
babam dedi ki 23
babamız 55
babam gibi 16
babama 39
babamın 68
babam geldi 53
babam nerede 162
babamı 46
babamla 21
babam dedi ki 23
babamız 55
babam da 18
babamı istiyorum 35
babam nasıl 37
babamdan 21
babam öldü 106
babam mı 100
babam için 21
babamı öldürdün 18
babamdı 18
babam haklı 24
babamı istiyorum 35
babam nasıl 37
babamdan 21
babam öldü 106
babam mı 100
babam için 21
babamı öldürdün 18
babamdı 18
babam haklı 24