Bilmeliyim translate Portuguese
1,158 parallel translation
- Bilmeliyim.
- Preciso de saber.
Hayır, ben - Nedenini bilmeliyim.
Não, eu realmente... Eu gostaria de saber porquê...
Sadece hangi yöne açılmam gerektiğini bilmeliyim.
Em que direcção navegar.
- O kahrolası bir canavar! - Yerinizi bilmeliyim!
Preciso da tua localização.
Artık sen ne biliyorsan ben de bilmeliyim.
Preciso de ficar ao corrente de tudo o que sabem. imediatamente.
Bu puştun orada ne yaptığını bilmeliyim.
Quero saber que diabos ele esta fazendo la.
Neden bilmeliyim, neden senin gibi beyaz bir genç bu kocaman boktan zenci arabasını kullanıyor?
O que me intriga é porque é que um branco escolhe guiar uma carripana de merda de preto arrogante?
Frank'i görmeli ve nereye yerleşeceğimi bilmeliyim.
Tenho de ver se encontro o Frank para saber onde vou ficar.
Kalbinin üstüne koy. Her kalp atışını duyduğunda, ayağını çarp. - Kalbinin durumunu bilmeliyim.
Bata o pé junto com o coração quero saber a frequência.
Çünkü senle nasıl konuşacağımı anlamadan önce... ne durumda olduğunu bilmeliyim, Zoe.
Porque preciso saber em que estado estás, Zoe. Para saber como falar contigo.
Yani bir yargıca ya da gözaltı memuruna bakıp bir daha olmayacak dediğimde bir daha olmayacağını bilmeliyim.
Para quando olhar um juiz ou um oficial nos olhos e dizer-lhes que não voltará a acontecer, tenho de acreditar que assim será.
Bilmeliyim, o kaset kanıt sunulursa...
Preciso de saber se a cassete for introduzida...
Bilmeliyim.
Preciso de saber.
O adamın ne uğruna öldüğünü bilmeliyim.
Preciso de saber porque é que aquele homem morreu.
Bu çok ciddi bir mesele. Burada neler olduğunu bilmeliyim.
É um assunto muito sério.
Yardımcı olabilirim. Sadece neye ihtiyacın olduğunu bilmeliyim.
Eu só preciso de saber do que precisas.
Tam olarak nerede olduğunu bilmeliyim. Şu anda neler görüyorsun?
Preciso de saber exactamente onde estás... o que vês neste momento...
Sorular yanıtlanmalı ve kiralık kasamın anahtarını kimin çaldığını bilmeliyim.
Preciso de respostas e tenho que saber quem me roubou a chave... da minha caixa de depósito.
Bilmediğim şeyi bilmeliyim. Evet.
Preciso de saber aquilo que não sei.
Sayın Yargıç, bu öğretiden yola çıkacağım için doğru telaffuz edip edemeyeceklerini bilmeliyim.
Vou pedir-lhes que usem este dogma. Gostaria de ter a certeza que o sabem pronunciar. Está bem.
Hastaların ateşini, zihinsel durumunu ve ne kadar sıvı verildiğini bilmeliyim.
Preciso dos sinais vitais. A tensão, o estado psicológico, tudo isso.
O kadının kim olduğunu bilmeliyim!
Preciso de saber quem ela é!
- Gerçeği bilmeliyim.
- Preciso de saber a verdade.
Eee, sanırım bunu bilmeliyim... benim gerçek doğum günüm ne zaman?
Bom, acho que devia saber... - Quando é o meu aniversário real?
Numarayı bilmeliyim.
Preciso do número.
Birşeyi bilmeliyim. Evimde olanlarla bir ilgisi var mı?
Mas eu tenho de saber isto tem algo a ver com o que aconteceu na minha casa?
Bilmeliyim de.
Tenho de saber.
İçinde ne yazdığını bilmeliyim.
Preciso de saber o que lá diz.
60 Minutes'e çıkacaksan, neden kovulduğunu bilmeliyim.
Se vai aparecer no "60 Minutos", tenho de saber tudo sobre o seu despedimento.
Neleri kullanabileceklerini bilmeliyim.
Tenho de saber o quê.
- Kim olduğunu bilmeliyim.
- Preciso de saber quem ele é.
- Bilmeliyim. - Neyi bilmelisin?
Preciso de saber!
Samantha Kozak, tanıdık geliyor. Bu adı neden bilmeliyim?
O nome soa-me familiar, mas não sei porquê...
Hayır. Neden bu kadar çok istendiğini bilmeliyim.
Vou guardá-la, mas queria saber por que todos a querem.
Gabrielli, bunun için onun hayatını takasa hazırsa, nedenini bilmeliyim.
Se o Gabrielli trocaria a vida dela por isto, quero saber porquê.
- Bilmeliyim.
- Tenho obrigação disso.
Andy'nin benim ve kardeşlerim hakkında sana ne anlattığını bilmeliyim.
Preciso de saber o que Andy te disse sobre mim e as minhas irmãs.
Gerçeği bilmeliyim, Max.
Preciso de saber a verdade, Max.
Herşeyi bilmeliyim. Ya da şimdi Valenti'ye gidip bildiğim herşeyi anlatırım
Preciso de saber tudo, senão, irei ter com o Valenti e dir-lhe-ei tudo o que sei.
Bilmek zorundayım. Gerçeği bilmeliyim.
Preciso de saber uma coisa e quero a verdade.
Notta yazılanlar hakkında ne yapacağımı düşünmeden önce,..... kim olduğunuzu bilmeliyim ve bunu size kim verdi?
Antes de pensar sequer em fazer o que me foi pedido na nota Preciso de saber quem são e quem lhes deu isso.
Size yardım edersem Askeri Mahkemeye giderim, bunun yüzden, bunların neden olduğunu bilmeliyim.
Isso significa tribunal de guerra, por isso gostava de saber porque devo fazer isto.
- Tamam, bilmeliyim. - Evet.
- Tenho de ir.
Olacakları bilmeliyim! - Olanları bilmeliyim!
Quero saber o que acontece!
- Bilmeliyim!
- Preciso saber!
Onlar hakkında daha çok şey bilmeliyim.
Tenho de aprender mais sobre eles.
Sizin yedeğinizim ve her şeyi bilmeliyim.
Posso ter de o substituir e preciso saber tudo.
Onu kimin getirdiğini gerçekten bilmeliyim.
Preciso mesmo de saber quem o trouxe para aqui.
Arkadaşımın hediyesi olacaktı. Eğer bir defosu varsa, bunu bilmeliyim.
É um presente para uma amiga e, se tem defeito, tenho de saber.
- Her şey yolunda mı, bilmeliyim!
Tenho de estar a par de todas as suas funções.
- Bilmeliyim.
- Eu preciso de saber.
bilmem 2708
bilmem ki 316
bilmelisin ki 23
bilmek istiyorum 265
bilmez miyim 74
bilmem anlatabildim mi 75
bilmeni isterim ki 45
bilmem gerek 39
bilmelisin 32
bilmeni istiyorum 26
bilmem ki 316
bilmelisin ki 23
bilmek istiyorum 265
bilmez miyim 74
bilmem anlatabildim mi 75
bilmeni isterim ki 45
bilmem gerek 39
bilmelisin 32
bilmeni istiyorum 26