Bir saat içinde translate Portuguese
3,080 parallel translation
Bir saat içinde Tokyo'ya gitmek üzere Burbank'ten ayrılacak.
Ele vai deixar o Aeroporto Internacional dentro de uma hora com destino a Tóquio.
Bir saat içinde hesapta olmayan bir baskın yapılacak.
Uma operação não oficial vai ocorrer dentro de uma hora.
Tupelov bir saat içinde ülkeden kaçmayı düşünüyor.
Tupelov está a planear fugir do país daqui a uma hora.
Bir saat içinde orada olacak.
Ele estará lá dentro de uma hora.
Bir saat içinde uçağa biniyoruz ve beni Shelburne'e götürüyorsun.
Vamos apanhar um avião dentro de uma hora, e vais levar-me a Shelburne.
Galeri yaklaşık bir saat içinde açılacak.
A galeria só abre daqui a 1 hora.
Bir saat içinde Noel Diyarı'nda olmamız lazım.
Temos de estar na terra do Pai Natal daqui a uma hora.
Bir saat içinde tüm New York katilin kim olduğunu biliyor olacak.
Numa hora, ficam todos a saber quem ele é.
Bir saat içinde toplantı yapacağız.
Vamos reunir daqui a uma hora.
- Baş üstüne efendim. Konvoy bir saat içinde ayrılmaya hazır olacak.
O comboio estará pronto para partir dentro de 1 hora.
- Pekâlâ... Bir saat içinde dönerim.
Volta dentro de uma hora.
Bir saat içinde brifing var, ilgini çekiyor mu?
Instruções dentro de uma hora, estás interessado?
Şununla işim bittikten sonra bir saat içinde görüşürüz.
Encontramo-nos aqui dentro de uma hora, quando acabar com a...
Özel bir jet bir saat içinde sizi alacak ve onun seçtiği tarafsız bir bölgeye götürecek.
Um jacto privado vai buscá-lo em 1 hora e vai levá-lo para um lugar neutro que ele escolheu.
Merak etme, iyiyim ama her ihtimale karşı, önümüzdeki bir saat içinde benden haber alamazsan, kraterin olduğu yere gel ve beni bulmaya çalış, tamam mı?
Mas... Caso não tenhas notícias minhas na próxima hora, vem até ao sítio da cratera e procura por mim. Está bem?
Bir saat içinde talimatlar alacaksın.
Terás as tuas instruções dentro de uma hora.
Henüz saat çok erken ama bir saat içinde tam tekmil orada oluruz.
Aqui é de madrugada... mas poderemos estar prontos no local dentro de uma hora.
Sahte gazeteci kimliğiyle yakalanırlarsa bir saat içinde Peter Jenning asılır.
Se são apanhados com credenciais falsas, o Peter Jennings morrerá numa hora.
Şu anda mahkemede bulunurken bir saat içinde daha fazla şey öğreneceğiz.
Saberemos mais na próxima hora enquanto estamos no tribunal.
Bir saat içinde samanlıktan çıkacağım.
Olhe, saio do celeiro dentro de uma hora.
Bir saat içinde orada olacağız.
Estaremos ai dentro de uma hora.
Adam bir saat içinde iş hallolur dedi.
O gajo disse que estaria alugado em menos de uma hora.
Bir kilometre içinde herhangi bir polis ya da ajan görürsem kafasını postada bulursunuz. Bir saat içinde orada olun.
Se vir algum polícia ou algum agente por perto, recebem a cabeça dela pelo correio.
O bir saat içinde kurye tarafından merkeze başlar.
Precisso que chegue na central dentro de uma hora.
Bir saat içinde.
Dá-me uma hora.
Gare du Nord, Pier 4, bir saat içinde.
Gare du Nord, Plataforma 4, em uma hora.
Bir saat içinde.
Daqui a uma hora.
Bir saat içinde gelip alsam sana uyar mı?
Bem, estão posso passar aí para te pegar, dentro de uma hora?
Şimdi, Joyce bir saat içinde yanında yağsız sosla birlikte bu karışık salatayı...
Durante a próxima hora, a Joyce vai ter de comer uma salada mista, com molho à parte...
Hepsini bir saat içinde mideye indirmesi gerekiyor.
E tem de ser tudo comido em menos de uma hora.
Merak etme bir saat içinde yanında olacağım.
Não te preocupes.
İki saat önce dolabında, üzerinde adın yazan bir kutunun içinde bunu buldum.
Há duas horas encontrei isto no teu armário numa caixa com o teu nome.
Onca suyun ağırlığı, altındaki buzu çatlattı ve inanılmaz bir güçle birkaç saat içinde kuruyup gitti.
O peso da água partiu o gelo por baixo e depois foi escoada em poucas horas com uma força incrível.
Bunları Matt'in, Wendy'nin ve Claire'nin telefondan çıkardım, bunları da onların son yirmi dört saat içinde kesiştikleri bir nokta olup olmadığını bulmak için - Bulmak için kullanıyorum.
Extraí os dados dos telemóveis de Matt, Wendy e Claire e usei-os para mapear onde os nossos amigos foram nas últimas 24h. Para ver se eles...
24 saat içinde bize bir işaret gönderirsen Long Island'a taşınacağız.
Se nos mandares um sinal nas próximas... 24 horas, mudar-nos-emos para Long Island!
- Bir saat içinde boşanma anlaşması için yeni bir toplantı yapacağız. - Olamaz.
- Não.
10 milyon dolar 24 saat içinde seçtiğin bir banka hesabına yatacak.
10 milhões no banco que escolher, dentro de 24 horas.
Doktor Bob için daha fazla bir şey yapamayacağını söyledi AyrıImak istiyorsak bunu 48 saat içinde yapmak gerekiyordu.
O médico disse que não poderia fazer mais pelo Bob, e que se eram para se ir embora, então teria de ser nas proximas 48horas.
Seni 6 saat içinde Yemen'e gidecek bir uçağa bindiriyorum.
Vou pô-lo num avião para o Iémen daqui a 6 horas.
- Kes şunu. Bak, önümüzdeki iki saat içinde bir açılış grubu bulmalıyız.
Temos duas horas para achar uma banda de abertura.
Bak, seni bir kaç saat içinde ben arasam?
Posso-te ligar daqui a umas horas?
24 saat içinde bir şey getir, yoksa işinden olursun.
Óptimo. Tens 24 horas para me entregares algo e manteres o emprego.
Birkaç saat içinde uyanacaksın ve bir kez daha eski Hauser olacaksın.
Dentro de poucas horas vais acordar e serás outra vez o velho Hauser.
Gerçi bir iki saat içinde doğum günü yoksa, geri dönse de 17 yaşında olacak.
Mas, a não ser que ela faça anos nas próximas horas, ainda terá 17 anos.
Şanslıysalar bir birlik 24 saat içinde burada olur.
Com sorte, a cavalaria vai estar aqui num dia.
İki saat içinde büyük bir basın toplantım var.
Vou ter uma conferência de imprensa dentro de duas horas.
Efendim, geçtiğimiz bir kaç saat içinde MS-BİR'de çok ciddi bir ihlal oldu.
Senhor, nas últimas horas, houve uma enorme violação na Prisão de Segurança Máxima M.S. One.
Yemen'de bir sorgu elemanım var, 8 saat içinde orada olabilir.
Tenho um interrogador no Iémen, consegue estar lá em oito horas.
2 saat içinde orada olabilecek bir ekibim var, Jo'burg'da.
Já tenho uma equipa em Joanesburgo, consegue estar lá em duas horas.
Koyda yuttuğu larva,... 8 saat içinde tam büyüklükte bir parazite dönüştü.
As larvas que ele engoliu na baía tinham-se tornado num parasita de tamanho completo em oito horas a partir da sopa tóxica.
Eğer bu adamın karısına bir kat inşa etmesi için sekiz saat içinde yeteri kadar parke ayarlayamazsam beni FTK'ya rapor edecek.
Se eu não conseguir madeira suficiente para a esposa dele construir uma plataforma daqui a oito horas, ele vai denunciar-me ao FTC.
bir saat sonra 47
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028