English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bunu bir düşünün

Bunu bir düşünün translate Portuguese

175 parallel translation
Bunu bir düşünün.
Perguntem-se isso.
- Evet, bunu bir düşünün.
- Sim. Pense nisso.
Bunu bir düşünün, Bay Cochrane.
Pense bem, Sr. Cochrane.
Bunu bir düşünün, kapanış ilahimizi okurken.
Pensem nisso, enquanto dizemos as nossas preces. Pecador, vem até nós.
Siz bayanlar tek başınıza kalacaksınız, bunu bir düşünün.
Podem acabar sozinhas também, pensem nisso.
Bunu bir düşünün.
Pense nisso.
Bunu bir düşünün.
Pensem nisso.
Bunu bir düşünün.
Diga-me lá.
Bunu bir düşünün, Sayın Kardinal.
Pense nisso!
Bunu bir düşünün.
Pense bem.
Bunu bir düşünün.
Pensem nisso, vocês.
- Bunu bir düşünün.
- Pense nisto.
Bunu bir düşünün Rahibe.
Pense nisso, Irmã.
Bir an için bunu bir düşünün.
Pensa nisso por um momento.
- Bunu bir düşünün.
- Pensem nisso.
Bunu bir düşünün!
Pensem bem!
Ama bunu bir düşünün.
Mas pense nisso.
Tamam, bunu bir düşünün o zaman.
Vá, fiquem a pensar, sim?
Bunu bir düşünün.
Pense sobre isso.
Bunu bir düşünün.
Pensem nela dessa forma.
Durun, bir dakika için bunu bir düşünün.
Esperem. Concentremo-nos um instante.
Tamam, bunu bir düşünün...
Pense...
Bunu bir düşünün.
Pense.
Benimle bütün Avrupa'ya ulaşabilirsiniz. Bunu bir düşünün.
Pode chegar até à Europa, comigo.
Lütfen, bunu bir düşünün.
Por favor, pense nisso.
Hemen başlayacak korkunç bir savaş. Bunu bir düşünün.
"Guerra total e imediata" Pensem nisso.
Bunu iyi düşünün beyler, sadece bir dolar!
Pensem nisso, senhores. Um dólar.
bir an için bunu düşünün.
Pense nisso um pouco.
bunu denememiz gerek... günde üç öğün yemek... en sevdiğimiz yiyecekler... büyük bir biftek parçası düşünün kızarmış, haşlanmış ya da ızgara... yemekler, güzel yemekler, mükemmel yemekler, harika yemekler!
como ansiamos prová-la uns três banquetes por dia são o que mais apreciamos imaginem um bom bife frito, grelhado ou assado ah comida, comida deliciosa, maravilhosa, gloriosa comida!
Aynı zamanda, bunu bir eğitim olarak düşünün.
Entretanto vejam isto como uma sessão de treino.
Bunu düşünün millet. Size bir O 61 veriyorum.
Pensem bem, meus amigos e dar-vos-ei um "O" 61.
- Bunu, kapalı bir kapı olarak düşünün.
- Considere-o uma porta fechada.
Şimdi, siz çoğunlukta, bense tek başıma olduğum için arkamdan bir dolap çevirebileceğinizi sanıyorsanız bunu bir daha düşünün.
Antes que pensem que são muitos e eu não vou dar conta e assim vai ser fácil aprontar para cima de mim, pensem melhor.
Düşünün, Bay Holmes, gözlerinizin önünde, iğrenç bir olay gerçekleşeceğine hazırlıklısınız ancak bunu durdurabilecek gücünüz yok.
Sr. Holmes, assistir a um acontecimento atroz e sentir-me impotente para o impedir...
Bunu yapmalarına devam edersek neler olabileceğini bir düşünün.
Imaginem se isto continuar.
Ama bir düşünün. Sevdiğim birine bunu yapabildiğime göre... nefret ettiğim birine kim bilir neler yaparım.
Mas imaginem, se eu pude fazer isto a um amigo, que seria capaz de fazer a alguém que odeio?
Ama şunu da bir düşünün. Eğer bölge savcısı yarın bunu mahkemede ortaya atarsa haksız sürpriz iddia etmeniz baya zor olacaktır. Çünkü önce size geldim.
Mas o senhor devia pensar que se o MP apresentar aquilo amanhã em tribunal, será difícil alegar surpresa injusta porque vim primeiro ter consigo.
Açık sözlü olmak gerekrse... Şey... Biz yakın değiliz ve yıllardır görüşmedik ve bunu kişisel bir iyilik olarak düşünün ailemi bu işe karıştırmayın.
Para ser franco, não somos próximos e não nos falamos há anos, e consideraria isso um favor pessoal.
Bunu bir imtiyaz olarak düşünün.
Não o tomes por garantido.
Scott'ın bunu bilmemesi nasıl olur, bir de onu düşünün.
Mas imagine como se sente o Scott por não saber.
Düşünün bir bunu.
Pensem nisso.
Bunu bir düşünün.
Pensa nisso.
" Bunu bir bilmece gibi düşünün.
"Encarem isto como um puzzle", dir-lhes-ia eu.
ve bunun herhangi bir hafta içi günde yapmakdansa, bunu bir hafta sonu olayi olarak yapmayi düsünün.
E em vez de acontecer num fim-de-semana qualquer, pensa em fazer um evento para o fim-de-semana.
Bunu kendi durumunuz için düşünün bir de.
Portanto considere isso, para vossa exposição.
Bunu bir ödül gibi düşünün.
Pensem nisso como uma recompensa.
Bunu bir düşünün.
E vou precisar do local. Está bem?
Bunu ben hallederim. Buradaki düdüğün demeye çalıştığı şey bir saniye sizi neyin rahatsız ettiğini cidden düşünün ve ne haliniz varsa görün.
O que o Garfunkel está a tentar dizer é que deviam todas pensar sobre o que as está realmente a incomodar, e depois arranjar um grande grupo para desapertar as calças.
Şimdi, bir saniyeliğine bunu düşünün.
Pensem nisso por um bocado.
Eğer benim gibi bir insana bunu yapabiliyorsa bir düşünün sizin gibi insanlara neler yapabilir?
E se ele pôde fazer isso com um cara como eu, imaginem o que ele pode fazer com pessoas como vocês.
Bunu bir yatırım olarak düşünün.
Pensem nisso como um investimento.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]