Evlenmiş translate Portuguese
863 parallel translation
Yarın akşam evlenmiş olacağız.
"e antes que caia a noite, estaremos casados."
Lem şehirli bir kızla evlenmiş!
O Lem casou-se com uma rapariga da cidade!
Bir Hollandalı'yla evlenmiş.
Ela se casou com um holandês.
- Dale Tremont evlenmiş mi?
Sim, com o costureiro.
Annem evlenmiş.
A minha mãe casou-se.
Babamın güzel Madeira'sından son kalan. Amcası Savannah'lı Amiral Will Hamilton'dan devralmış. Amiral, Carrolton'lu kuzeni Jessica Carroll'la evlenmiş.
É a última garrafa de Madeira do meu pai, que ele recebeu do tio, o almirante Will Hamilton, que casou com a prima, Jessica Carroll de Carrollton, que era prima dele em segundo grau e parente dos Wilkes.
Çin'de olsak, şimdi evlenmiş olurduk.
Na China já estaríamos casados.
Onunla evlenmiş olmana rağmen onu bu kadar az tanımanı anlayamıyorum.
Não sei... Não percebo como pôde estar casado e saber tão pouco sobre ela.
Yaşıtın bir delikanlıyla evlenmiş olmalıydın.
Devias ter-te casado com um rapaz, alguém de tua idade.
Zahmet edip onunla evlenmiş bir adama öyle davranılmaz derim.
Dizia-lhe que näo é forma de tratar um homem que se deu ao trabalho de casar com ela.
Haçlı Seferine giden Gilbert Beldon, mesela, 12 yaşında bir kızla evlenmiş.
Gilbert Beldon que foi para as Cruzadas, casou-se com uma Isabelle de 12 anos.
Eğer bu kızla evlenmiş olsaydın, ikiniz de berbat bir halde olacaktınız.
Se tivesses casado com ela ambos teriam sido infelizes.
Evet, yani eğer evlenmiş...
Sim, quer dizer, seria se fosse realmente.
Eğer bunu yapmasaydım sen şimdi o adamla o çobanla evlenmiş olacaktın, değil mi?
Se não fosse eu, estarias agora presa... a um cowboy velho.
Son 6 yaşımı hatırlıyabiliyorum, ama babam annemle 11 yıl önce evlenmiş... bu yüzden muhtemelen 10 yaşındayım.
Eu posso me lembrar que tenho seis anos, mas o meu pai se casou com minha mãe 11 anos atrás... por isso tenho provavelmente 10.
17 yaşında, o bir öksüz... ve çokten evlenmiş olmalıydı.
Tem 17 anos, é órfã... e já devia estar casada.
Aynı anda birçok kadınla evlenmiş olmalı.
Parece que foi casado com várias ao mesmo tempo.
Demek evlenmiş.
Ela conseguiu.
Edith yerine benimle evlenmiş olsaydın -
Se tivesses casado comigo, em vez da Edith...
Ya da sen Lionel yerine benimle evlenmiş olsaydın.
Ou se tivesses casado comigo em vez do Lionel...
Ve bu yüzden, yeniden evlenmiş. İkinci eşini Külkedisi'nin yaşlarında iki kızı olan iyi bir aileden seçmiş :
E por isso casou novamente, escolhendo para casar uma mulher de boas famílias com duas filhas da idade da Cinderela :
"Kardeşim, bir erkekle evlenmiş".
"A minha irmã casou-se com um homem".
Evlenmiş olduğum çocuk, birden beni pistin ortasında bırakıp koşarak gazinodan çıktı.
No meio da pista de dança o rapaz com quem me casara largou-me e saiu a correr do casino.
Daha sonradan... Onun seninle evlenmiş olduğunu söyledi.
Mais tarde ele... ele disse que ela era a sua mulher.
- Daha önce evlenmiş mi?
- Algum casamento?
Eğer çöpçatanın ben olsaydım, dulla çoktan evlenmiş olurdun.
Se eu tivesse sido o casamenteiro, há muito tempo que estava casado.
Evleneli iki ay oldu, ama hala henüz evlenmiş gibi mutlular.
Estão casamdos já há dois meses, mas felizes como recém-casados.
Evlenmiş gibiyiz, değil mi?
É como estar casado, não é?
Hey Eph, Dan, yapmış! Evlenmiş!
Eph, Dan, ele conseguiu, ele casou!
Babamla evlenmiş bir kadın olarak Kirby'yle evlenmeyi nasıl düşünürsün?
Como pode se casar com Kirby tendo sido a esposa de meu pai?
Hamileymiş. Evlenmiş.
Ela se casou e vai ter um bebê.
Bir kız evlenmiş.
Uma rapariga casou-se.
Küçük kardeşin pazar günü evlenmiş, ha, Marty?
O seu irmão mais novo casou-se domingo?
Demek bir Komançi yerlisiyle evlenmiş.
Então ele casou com uma Comanche?
Bonapart genç evlenmiş olsaydı, hala maaş peşinde olup, karısının el çantasını taşırdı. Karısı da davet edilmek istediği için evine salakları davet ediyor olurdu.
Se Bonaparte se tivesse casado cedo... ainda seria um mero capitão... a frequentar jantares, a carregar a carteira da mulher... e a convidar idiotas para sua casa porque a sua mulher quer ser convidada para a deles!
Eğer evlenmiş olsaydım, herşey yolunda olsaydı sensiz yaşayabilseydim.
Se eu era casada... Se eu tinha uma vida boa...
Sevgilisi onun arkadaşıyla evlenmiş hemen, fahişe.
A noiva dele casou com um outro, porca.
Bayan Gillespie dün bize daha önce de bir kez evlenmiş olduğunu anlatıyordu.
A Sra. Gillespie disse-me que também já foi casada uma vez.
Benim Ludwig gizlice bu kadınla evlenmiş.
É sobre a jovem com quem o meu Ludwig casou em segredo.
iyi biriyle evlenmiş olurdun.
Terias casado com um bom homem.
- Evlenmiş!
- Casado!
Kendimi bir şeye benzetemiyorum, seninle evlenmiş olmak kadar şanslı olmak dışında.
Não me tenho em grande conta, exceto ter a sorte, de ter casado contigo.
Önceden de evlenmiş miydiniz?
Foi casada antes?
Zavallı çocuğun babası vefat etmiş ve annesi Murdstone adında murdar herifin biriyle evlenmiş.
E a sua mãe casa-se com um homem desprezível chamado Murdstone.
O evlenmiş.
- De Jenny.
Evlenmiş ha!
Casada!
Evlenmiş bir kız gibi konuşuyorsun.
Falas como quem já esteve casada.
Çıktığımızdaysa da Janey Reardon evlenmiş ve taşınmıştı.
E, quando saímos, Janey reardon, tinha-se casado e mudado para longe.
Bu ikisi evlenmiş.
Estão casados...
Kiminle evlenmiş?
Com quem se casou?
- Evlenmiş mi?
Está casada.
evleneceğim 37
evlen benimle 99
evlenmek istiyorum 28
evlenmek 36
evlenelim 31
evlenmeyeceğim 23
evleniyor 31
evlendim 66
evlendi 30
evleneceğiz 54
evlen benimle 99
evlenmek istiyorum 28
evlenmek 36
evlenelim 31
evlenmeyeceğim 23
evleniyor 31
evlendim 66
evlendi 30
evleneceğiz 54
evlendik 31
evlen 31
evlen onunla 28
evlendin mi 38
evlenirim 17
evleniyoruz 34
evleniyorum 72
evlenip 16
evlenecek misiniz 18
evleneceksin 25
evlen 31
evlen onunla 28
evlendin mi 38
evlenirim 17
evleniyoruz 34
evleniyorum 72
evlenip 16
evlenecek misiniz 18
evleneceksin 25