English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ B ] / Bütün

Bütün translate Russian

71,850 parallel translation
Bütün bu polisler batalıkta onu mu arıyorlar?
Это поэтому полиция заполонила межу, его ищут?
... Eğer bütün bunları yapmak istiyorsan.. Beni vurmak zorundasın.
Так что... если вы действительно готовы на это... вам придётся меня застрелить.
Sanırım annesinin bütün istediği.. .. onun sesini duymak..... onun iyi olduğunu bilmekmiş.
Просто услышать её голос... узнать, что она в порядке.
- Bütün ayrıntılara gerek var mı?
– Может, не надо подробностей?
Bütün bunları bir araya getirmek zorundayım.
Мне нужно работать.
Ama bütün yiyecekleri orada toplamalıyım.
Но мне нужно отнести еду.
Bütün gece buradaydım.
Я пробыл здесь всю ночь.
Kayıtlar burada yakıldığını gösteriyor. Doğru hatırlıyorsam bütün vücut parçalarını yanması gerekir.
Согласно записям, их кремировали тут, что, насколько я понимаю, включает в себя все части тела.
Bu doktorlardan bir veya daha fazlası bize bütün gerçeği söylemiyor.
Кто-то из докторов не договаривает.
Veya Ralph Dev'i sevmiyordu ve öldürdü. Ve bütün bunları yaptım.
Или Ральфу не нравился Дэв, он его убил, и всё выдумал.
Bütün bu yüzler çok acı çekiyor gibi görünüyor.
Лица выглядят так, как будто испытывают боль.
Eve'in bütün aynalara bakamadığını mı düşünüyorsun?
Думаешь, Еве вообще в зеркала смотреть нельзя?
Bütün gün ayağında topuklular vardı.
Ты весь день на каблуках.
- Bütün ihtiyacımız şimdilik bunlar.
Пока всё.
Bütün bunları O'na yaşatmak doğru olmaz.
Не стоит её беспокоить этим.
Yani, bütün bunları nasıl açıklayabiliriz?
Как мы всё это объясним?
Bana çok kötü şeyler oldu Bütün bunlar başladığında.
Много плохого случилось со мной, когда всё закрутилось.
Ragnarok büyük bir sel getiriyor, Um, gökyüzü yanıyor, Ve bütün hayat kurtlar tarafından yutulur.
Рагнарёк принесёт потоп, небо в огне, и жизнь поглотят волки.
Bütün bunların başladığı ormandaki kabin.
Хижина в лесу, где всё это началось.
Üzerinde Nazar bulunan eski bir bilezik var, Ve eminim bütün otları burada buluyoruz.
У меня есть браслет с назаром, да и травы тут тоже все найдутся.
Bütün parçaları bir araya getirirse ne olur? Başka yerde sıkışmadan önce mi?
Что если он сложил все части воедино до того, как его упекли в Другой Мир?
Bayan Chynoweth, bütün bunlarda Tanrı'nın elini tespit ettiğimi söyleyebilir miyim?
Могу я заметить, мисс Чайновет, что вижу руку Господа во всем этом?
Bütün iyi kadınlar, bir dereceye kadar utangaçlıkla evliliğe yaklaşırlar.
Мысль о супружестве смутит любую порядочную женщину.
Bir bütün gemi var!
Целое судно!
- Burası dini bütün, yasalara uygun bir ev.
В этом доме живут богобоязненные и законопослушные люди.
Bütün gün benimle olacaklar.
Хорошо, они со мной весь день.
Anlaşma şartlarını tekrar gözden geçirseniz iyi olur. Çünkü elin bütün hareket yeteneğini kaybedecek.
Возможно вы захотите скорректировать условия, потому что рука будет полностью обездвижена.
Ameliyattan çıkınca bütün ayrıntıları duymak istiyorum.
Я хочу узнать подробности, когда вернусь из операционной.
Bütün vaktini benimle geçiriyor.
Он проводит со мной все свое время.
Bütün kasabamız daha yeni havaya uçtu Jesse.
Весь наш город только что взорвался, Джесси.
Her ne kadar bütün gün bunu yapmak istesem de işe gitmeliyiz.
Я бы хотел так провести весь день, но нам пора.
Ve bugün, bütün dünya sizin başka bir tokat daha yediğinizi öğrenecek.
А сегодня днем весь мир узнает, что вы понесли потерю.
Şu an anlaşmaya varamazsak bütün şehre, bizim daha kimin yetkili olduğunda anlaşamadığımızı söyleyecek.
Если мы не соберемся, он расскажет всему городу, что мы даже не можем решить, кто у руля.
Bütün gün iş peşinde koşuyorum.
Весь день искал работу.
Bütün dünyaya kendini yöneticilik için ispatlamaya çalışıyorsun ama ilk yaptığın görünen bütün köprüleri yakmak mı?
Ты пытаешься доказать миру, что должен управлять фирмой, но первым же делом сжигаешь все видимые мосты?
Bütün dünya onun sahtekar olduğunu biliyor tüm cezasını yatmamış olabilir ama yeni bir hayata başlama şansını hak ediyor.
Весь мир знает, что он мошенник. Возможно, он не отсидел весь срок, но он заслужил шанс на нормальную жизнь на свободе.
Ne söyleceğin umurumda değil Louis, çünkü tek amacın beni yönetici olabileceğine ikna etmek ki bütün dünya olamayacağını biliyorken-... ben, Robert Zane, Donna bile.
Мне плевать, что ты хочешь сказать, потому что ты заботишься только о том, как доказать мне, что именно ты должен быть управляющим партнёром, хотя все вокруг знают, что ты не должен – я, Роберт Зейн, даже Донна.
Ve sen bütün hayallerini yıktın.
Но ты жестоко ее обломал.
Bütün heyecanını yok ettin.
И забрал её счастье.
İlk başta avukat olmak istememin bütün sebebi buraya her gün gelen insanlar gibi insanlara yardım etmekti.
Мое желание стать адвокатом с самого начала было продиктовано стремлением помогать людям, которые ежедневно обращаются сюда.
Louis, bütün yakışıklı erkekler adına konuşamam.
Луис, я не могу говорить за всех красивых мужчин.
Söylediklerimi geri alamam ama bütün gece burada durarak yanıldığımı ispatlamanı sağlayabilirim.
Я не могу забрать свои слова обратно, но я могу остаться здесь на всю ночь, чтоб убедиться, что ты докажешь мою неправоту.
Demek plan bu bütün paramızı bir saçmalığa harcayıp krallığı iflas ettirmek yani?
И это твой план... разбазарить бабло на розовые сопли, обанкротить королевство?
Aptalca her ne sebep olursa olsun sen bütün bu toprakların Kralısın.
По какой-то тупой причине ты Верховный Король целого мира.
Bütün krallığım tehlike altında.
Моё королевство под угрозой.
Bütün dünyayı kurtarmaktan daha önemli şeyler var.
Есть вещи поважнее спасения целого мира.
Bak Javier, bunu bütün gece devam ettirebilirim... - Ben de öyle.
Слушай, Хавьер, я так всю ночь могу... — Я тоже.
Bütün gün yataktaydın.
Ты спишь весь день.
"Bütün Dünya Nasıl Kurtarılır"
"Как спасти весь чёртов мир?"
Bütün poşetleri takalım.
Покачай.
Sen hâlâ hukuk öğrencisi değil misin? Buraya geldiğinden beri bütün davaları kazanan...
Разве ты ещё не студентка?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]