Çekim bir translate Russian
480 parallel translation
Güzel ve Çirkin. Çekim bir.
"Красавица и Чудовище", действие первое.
Hareketli çekim bir tarzdır ve tarz ahlaki bir sorundur.
Съёмка с движения - это стиль, а стиль - это вопрос морали.
Sahne bir, çekim bir, Mahkeme Salonu, 10 Aralık.
Сцена 1, Дубль 1, Суд, 9-ое ноября.
Bir defasında çekim arasında filmimde dokumacı Maria rolünü oynayan sevimli yaşlı kadın yorgun yüzünü kaldırıp bana "Şeytan gerçek, onu yatağımın baş ucunda otururken gördüm" dedi.
Кроткая старушка, что в нашем фильме исполняет роль Марьи-Ткачихи, как-то между съёмками наклонила ко мне усталое лицо и молвила : "Дьявол - не вымысел. Он часто стоит у моей постели..."
Bir çok dış çekim. Maliyeti bir milyondan az olur.
Думаю, это может стоить около миллиона долларов.
Çekim ve bir de 10 dolarım var.
У меня есть чек и 10 долларов.
Aynı bir sarkaç gibiydi... çekim alanıma girdiğini hissedebiliyordum.
Это было похоже на маятник. И я почувствовала, как он качнулся в мою сторону, медленно, медленно.
Bir çekim programı olmalı. Tarihler falan..
Извините, должен же быть график съемок, даты...
- 360 derecelik bir hareketli çekim...
'Съёмка с движения на 360 градусов...
Yakıt ikmali için Yıldız üssü 9'a doğru yol alıyorduk ki bir kara yıldızının çekim kuvveti bizi yörüngesine doğru çekmeye başladı.
Мы летели к звездной базе 9 за запасами, когда черная звезда высокой гравитации начала затягивать нас.
Büyük olasılıkla bir enerji kütlesi, yüksek çekim olan manyetik alanı var.
Скорее всего, это масса энергии. Способное к сцеплению электромагнитное поле.
İşte bu güç, beyler, başka bir gezegenin çekim kuvvetiydi.
Этой силы, господа, было гравитационное поле другой планеты.
Babanı tanımadığından dolayı böyle bir çekim hissediyorsun.
Это потому, что ты не знала своего отца
Hayatımızın herhangi bir noktasında bir fareye cinsel çekim duymadığımızı kaçımız inanarak söyleyebilir?
Например, сколькие из нас могут честно сказать, что Время от времени они не испытывали полового влечения к мышам?
Hey, Mike, Şöyle bir çekim yapacağım.
Эй, Мигель, я поснимаю немного.
Film çekim yeri bulmak için bugün Gagry'e gidiyoruz. Sonra bana bir daire tutacak.
Сегoдня мы уезжаем с ним в Гагры, выбирать местo для съемки, а пoтoм емудoлжны дать квартиру.
Onda, gerçek bir hayvansal çekim var.
У него есть животный магнетизм.
Bu sinema filmi değil, ikinci bir çekim yapamayız.
Вы знаете эти места? Знаете, у меня тут дядя, профессор Михта.
- Max dinle, bir çekim daha istiyorum.
Макс, слушай. Дай мне ещё один шанс?
O yüzden tam konuştuğumuz şu anda kalkmak üzere bekleyen bir uçakta seni bekleyen çekim ekibine katılırsan çok müteşekkir olacağız.
Твоя съемочная группа в данный момент уже ждёт тебя в самолете, и ты будешь просто душкой, если присоединишься к ней.
Bunu düzenlediğinde uzak çekimi, bir yakın çekim takip edecek konu bütünlüğü sağlanacak. Anladın mı?
Когда будешь это монтировать, учти, что сначала надо сделать дальний план,
Bir şüpheciyi ikna edebilecek ne bir yakın çekim fotoğraf,... ne bir kalıntı, hiçbir şey yok.
Нет ни детальных фотографий, ни искусственных предметов, ничего, что могло бы убедить скептиков.
Pek çok yildiz çekim kuvveti ile iki ya da daha çok günesli bir sisteme ait olarak bulunur.
Большая часть звезд принадлежит системам из двух или трех или многих солнц, объединенных за счет притяжения.
Maddeleri birleştirecek yeterli evrensel çekim varsa bir küre gibi kendi etraflarında toplanıyorlar.
Если во вселенной достаточно материи, чтобы гравитация замкнула ее, то она свернута в сферу.
Çekim yaratacak kadar madde yok ise evrenimiz açık bir forma bürünüyor ve her yönde genişliyor.
Если же материи недостаточно, то наша вселенная имеет открытую форму, расширяясь вечно во всех направлениях.
Patlamadan sonra yıldızın ufak bir kısmı, çekim kuvveti altında sanki bir buz patencisinin, tek ayak üstünde hızlanarak dönmesine benzer bir şekilde hareket eder.
Кусочек звезды, который не был разрушен взрывом, сжимается под действием гравитации и вращается все быстрее, как фигуристка, когда прижимает руки к себе.
Bütün yıldızlar, maddenin kaçmasını sağlayacak itme gücü ve maddeyi bir arada tutan çekim kuvveti... arasındaki gerilimle yaşamlarını sürdürür.
Каждая звезда пребывает в состоянии напряжения между силой, которая поддерживает ее, и гравитацией, которая давит внутрь.
Eğer bu gerçekse galaksiler ve yıldızlar arası bir metroya benzeyen,... sizi buradan başka bir yere... normalden daha çabuk götüren... çekim tünellerinin olduğunu düşünebiliriz
Если она верна, то, возможно, существуют гравитационные туннели, напоминающие межзвездное метро, которое позволит вам добраться из одного места в другое за гораздо меньшее время, чем обычно.
O oyunu seyrettiğimde aramızda bir çekim hissetmiştim.
Когда я смотрел, то почувствовал, что между нами образовалась аура.
Bayan Michaels, şimdi bir çekim denemesi yapacağız.
Мисс Майклс, мы проверим, как вы выглядите на камере.
Burada bir çekim tercihi var mı?
Имеет значение, какой камерой снимаем?
Kamera, çıplak haline nazaran daha az dikkat çektiği... bir cam panelin arkasından çekim yapmaktadır.
Камера снимает сквозь оконное стекло... относительно ненавязчиво.
Seninle bir çekim daha yapacağım, Jake.
Я дам тебе ещё один дубль, Джейк.
Geçen ay bir çekim için oraya gitmiştim. Bir barmenle tanıştım... - günde 300, 400 dolar kazanıyordu.
Я бьiла там, в прошлом месяце, и познакомилась с барменом, которьiй зарабатьiвал до четьiрехсот долларов в день.
Bir çekim daha çocuklar, bu kez halledelim.
Еще раз, ребята! Давайте же.
... eğer ona bir şey olursa hayranlarının ve çekim ekibinin gelip öcünü alacağını ve evimizin altını üstüne getireceklerini söyledi. İkimiz de güldük.
Когда я сел на мотоцикл, он повернулся и сказал в шутку моему отцу, что, если мы вдруг попадём в аварию, то 30-40 его фанатов и членов съёмочной бригады ограбят наш дом, и мы все засмеялись.
- Hayır, demir içerikli bir yapısı var. Çekim güçlerine dayanabilecek.
- Нет, ее железистая структура в состоянии противоборствовать приливообразующим силам.
Katsayıyı değiştiremeyiz ama, ayın etrafına düşük seviyeli bir warp alanı sarıp... ayın çekim katsayısını azaltabiliriz.
Мы могли бы окружить луну низким варп-полем, чтобы уменьшить ее гравитационную константу.
Üniversite öğrenciliğimden beri her çekim öncesi bir şey yapardık.
Первый день съемок. Еще будучи студентом колледжа перед началом съемок мы должны были кое-что сделать, и сколько я снимаю фильмы, мы всегда делали это, что приносило удачу прежним фильмам.
Anlaşmayı yaptığım zaman, herhangi bir şeyi ispatlamak zorunda olmadığım 16 haftalık bir çekim olduğunu hatırlıyorum. Ama o zaman kim bilebilirdi ki?
Когда меня брали на роль, помню, планировали 16 недель съемок, а на деле вышло иначе, но кто ж тогда знал?
Bu yüzden Marty geri dönene kadar çekim ekibi için çekecek bir şeyler bulmak zorundaydık.
Съемочную команду надо было чем-то занять до возвращения Марти.
Bunun nedeni annemin söylediği gibi manyetik bir çekim gücü olması değil.
За это я люблю свою работу, люблю Нью-Йорк
Tek bir çekim gücü vardı ki o da sırtımda yatıyordu.
Моя мама ошибалась насчет чудес света. Такое чудо бьiло только одно, и оно лежало у меня на спине.
Çekim konusunda bir şey bilmediğinizi kabul etmem çok güç.
Доктор Сеттлер, не могу поверить в то, что вам не знакома... теория притягательности.
Çekim yapmak için bir ev arıyorum.
Мне нужен такой дом для моей передачи.
Yavrularımızı kuluçkaya yatırmak için doğal bir çekim kaynağı kullanmalıyız.
Мы должны использовать природные гравитационные колодцы для того, чтобы вырастить наших детей.
Ona karşı cinsel bir çekim hissediyordum.
У меня было к ней сексуальной влечение.
6 ya da 7 yaşındayken Bugs Bunny'ye karşı cinsel anlamda bir çekim duyuyordum.
Помню лет в пять или шесть... у меня было сексуальное влечение к Багзу Банни.
Bilmiyorum, sevimli çizgi film karakterlerine karşı böyle bir cinsel çekim duyuyordum.
Ну у меня есть сексуальное влечение к милым персонажам мультипликации.
- Şuna bir bak.Berbat bir çekim.
- Какой ужас! Взгляни только!
Bu basit bir çekim.
Это простая сцена.
bir şey değil 1063
bir tanem 228
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
bir tanem 228
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
birisi 209
bir gelişme var mı 30
birini 32
bırakıyorum 119
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir ay sonra 33
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29
bir gelişme var mı 30
birini 32
bırakıyorum 119
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir ay sonra 33
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29