English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ B ] / Bu kadın

Bu kadın traducir español

18,613 traducción paralela
Sayın Yargıç, bu kadının çarpıcı dönüşümü bu olayın trajik akıbetini daha açık gösteremezdi...
Su señoría, nada representa mejor las trágicas consecuencias de ese día, que la dramática transformación de esta mujer...
Bu kadını seviyorum.
Me encanta esta mujer ;
Bu kadın, huzurunuza çıkacağı anlarda sürekli gönül koyuyordu.
Mientras esta se ofendía cada momento que estaba obligada a estar en su presencia.
Eğer ona ulaşabilecek biri varsa o da bu kadın.
Y si hay alguien que pueda llegar a él es esta mujer.
- Bu kadın can sıkıntısından ölmüş.
- Esta mujer ha muerto de aburrimiento. - ¿ Qué?
- Bu kadın da seni seviyor sanırım.
Y esta es la mujer que amas, ¿ verdad?
- -bu kadını öldürmek suçundan.
El asesinato de esta mujer.
İki senatör de henüz kararsız ama bu kadını onlarla görüşmeye ikna edebilirsem...
Ambos senadores vacilan, pero si logro que ella hable con ellos...
Sence bu kadın bu akşam ne tür bir hayvan görmüş olabilir?
Entonces, ¿ tienes alguna idea de qué tipo de animal es el que esta mujer podría haber visto esta noche?
Bu kadın bana uzaylı hapishanesindeki günlerimi özletiyor.
Esa mujer me hace echar de menos mi prisión alienígena.
- Keisha, sence bu kadın... duruşmalar sırasında çıkan... haberleri okuyup, ilgi çekmeye... çalışan biri olabilir mi?
- Keisha, ¿ no cree que está mujer ha leído los artículos que han aparecido durante mi juicio y solo está buscando llamar la atención?
Herhangi bir sayfada Annette ismi geçmiyor. Bence bu kadın her kimse... benim zaten bildiğim konular dışında bir bilgiye haiz olamaz.
No hay nadie llamada Annette en ninguna página, así que estoy pensado que esta mujer, sea quién sea, no sabe nada que no sepa yo ya.
Birileri bu kadınlarla konuşup hür iradeleriyle mi burada olduklarını ve pasaportlarının kimin elinde olduğunu sormalı.
Alguien debería hablar con esas mujeres, y averiguar si pueden largarse cuando quieran, o quién tiene sus pasaportes.
- O gün bir bayanla randevum vardı, birden bu kadın ortaya çıktı.. - ve düzelticiyi kafama geçirdi.
Estaba yendo a una cita con una mujer y esta señorita salió de la nada y me golpeó la cabeza con un fierro.
Bir keresinde benim de başıma böyle bir olay geldi ve bu kadını aradım.
Una vez estuve en una situación como la tuya y llamé a esta mujer.
- Bu kadın başrol değil mi?
¿ Es la protagonista?
- Neden bu kadın daha önce konuşmamış?
- Ya lo sé. - ¿ Por qué no habló de eso antes?
Bu kadın aylaca, yıllarca konuşabilir.
No cuando ella tuvo meses, años para hablar.
Eğer bu kadının söyledikleri şeyleri, ciddiye alırsak, söylentiler gerçeğe dönüşür.
Vas a permitirle que tenga una plataforma con lo que está diciendo. - Despertaría rumores. - ¿, Quién la sacó a la luz?
Bu kadın bunu bana neden yapıyor, Bilmiyorum.
No puedo hacerlo, Senador. Yo no sé por qué están culpándome.
O zaman, Bizi ara ya da faks gönder Çünkü buradakiler bu kadın hakkında bilgi sahibi değiller.
Llamadas y faxes... porque aquí en Washington no tenemos idea de quién es.
Bu kutudaki bir kadın kafası değil, seni hasta ruhlu sapık.
Esto no es una cabeza de mujer en una caja, maldito degenerado.
Bu buzluktaki bir kadın kafası.
Es una cabeza de mujer adentro de un congelador.
Başkan Bey, bu seneki üçüncü genç kadın cinayeti oldu bu.
Sr. Alcalde, es el tercer asesinato de una joven en lo que va del año.
Polis kesin bir şey söyleyemese de bu yıl içinde gerçekleşen iki genç kadının cinayeti ile bunun arasında kesinlikle benzerlikler mevcut.
La policía no ha podido determinar nada de fijo pero hay similitudes entre este caso y los asesinatos de las otras dos jóvenes en el último año.
Ve bu izleri yok etmek, kadını yok etmekten daha zordur.
Y es más difícil desprenderte de esas huellas que de la mujer que las dejó.
Beni bu adaya kadar izleyen her erkek ve kadın hastalığa duyarlı olacak.
Todos los hombres y mujeres que me han seguido hasta esta isla serán susceptibles de hacerlo.
Kadın bütün bu genç programcılarla görüşmüş zengin olabilmek için.
En fin, vio cómo se hacían ricos los programadores jóvenes.
Bu yüzden başka bir kadın varmış gibi kokmuyor.
Es para que nunca huela a otra mujer.
Gerçekten ne düşündüğümü duymak istemiyor bile bu süper çünkü o eşcinsel bir adamla nişanlı ve onun işi ağlamak ve insanlara köstebek kadınların olduğunu anlatmak.
Ella no quiere ni oír lo que yo creo. Es genial que esté comprometida con un gay y su trabajo sea llorar y contar que es una Mujer Topo.
Bu program da şimdiye kadar ölen tek kişi..... komik Louie Anderson, ve o kadın bunu hak etmişti.
El único que ha matado aquí es el graciosísimo Louie Anderson. Y la mujer se lo merecía.
Söylemeyeceğime dair söz verdim ama bu Köstebek kadın ya da adamın sözünü alıntılarsam...
Prometí no decirlo, pero esta Mujer, u Hombre, Topo, dijo, y cito :
Her kadının mücadele içgüdüsü yüzeye bu kadar yakın değildir.
No todas las mujeres tienen el instinto de lucha tan a flor de piel.
Bu defterin konusu olan ve isminin baş harfleri RW olan kadını tanımlayabilir misiniz?
Ahora... ¿ es usted capaz de identificar al sujeto de esta revista, una mujer de iniciales RW?
Bu kadın bize bir mesaj gönderdiği için bu makineyi yapabildik.
No lo hará.
Bu ülkede, haftada dokuz kadın eşi tarafından vurularak öldürülüyor
Hanover, Nuevo Hampshire Por semana, nueve mujeres mueren por disparos de sus parejas.
Bu seyahatte, Queens'teki bir çalıntı arabayla başlayıp genç bir kadının yatağında acımasızca bıçaklanmasıyla biten sanığın o geceki soğuk ve kurnaz seyahatnamesinde beraber uğradığı her durağa siz de uğrayacaksınız.
Visitarán cada parada que visitó con el acusado en su itinerario frío y calculado que empezó con un auto robado en Queens y terminó con una joven brutalmente apuñalada a muerte en su cama.
- Bu kadını tanıyorum.
Está bien.
Bugün çamaşırlarını yıkadım ve bazı şeyleri makineye attım ve sanırım suç bu arkadaşın.
Hoy lave tu ropa y yo... incluí algunas de las cosas de las niñas... y, Creo que este pequeñín fue el culpable.
Buraya getirdiğiniz kadın ; Eleanor Wish, bu davayla hiçbir ilgisi yok.
Esa mujer a la que ha hecho venir, Eleanor Wish, no tiene nada que ver con el caso.
Annem öldürüldükten sonra bir kadın seni arayıp bu ismi söylemiş.
Salvo que recibió una llamada anónima sobre él de una mujer después de que encontraron a mi madre asesinada.
- Bu beylere de kadının deli olduğunu anlatmaya çalışıyordum, kadın.... kafama lanet bir düzeltici ile vurdu.
Le decía a sus oficiales, señor. Esta mujer está loca. Y me golpeó con un maldito fierro en la cabeza.
Bu güzel kadın da kim, karıma ne yaptı?
¿ Quién es esta señora fina y lo que ha hecho con mi mujer?
Carolyn, O kadının iddia ettiği şey cinsel taciz. - Bu kanuna aykırı.
Carolyn, lo que ella alega es acoso sexual.
Yani, Ricki, onların belki de yarısının kadınlarla belli bir ilişki geçmişi vardır. Bu konunun gündeme gelmesini istemeyeceklerdir.
Digo, Ricki, la mitad de ellos tienen sus propias sucias dinámicas con mujeres, y no van a querer esta puerta abierta.
O kadın bu konu hakkında konuşmak istemiyor mu?
¿ Ella...? ¿ Ella quiere venir a hablarlo?
Bu da temel olarak seninkinin aynısı, O kadının her söylediğine itiraz etmek yerine, kategori olarak tek bir itirazın daha uygun olacağını düşündük
Es básicamente la suya, pero en vez de refutar sus reclamos uno a uno, como usted, pensamos que es mejor hacer una simple y categórica negación.
Bana pek de ucuz gelmedi bu kadın.
No creo que sea barata.
Ve bu hafta en azından Senato'nu tamamı, kadın hakları konusunda ayrımcılık yaptığı için suçlu olacak.
Y por lo tanto, en estas semanas el Senado entero... ha sido acusado de indiferencia a los derechos de la mujer.
Sanırım, kadınların ve erkeklerin bu olaya, bakış açısındaki temel farklılıkları bu vurgular.
Lo que realmente resalta... es la forma en que un hombre y una mujer ven el asunto.
Ve bu ülkede yaşayan her kadında aynı sebepleri duyarsınız.
No. Por las mismas razones que tienen todas las mujeres de este país.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]