Nın evi traducir español
5,837 traducción paralela
Tamam burası Tanrı'nın evi, içeri girip onunla konuşacağız.
Será tan fácil como uno, dos...
Burası üs komutanının evi. - Bizi neden buraya getirdiler ki?
Clausurada hace tres años, Esta era la casa del comandante de la base.
Üs komutanın evi olduğunu sandığımız evi görüyorsunuz.
Están viendo lo que parece ser la casa del comandante de la base.
Hadi okulumuz durakmış gibi davranalım. Ve Tuna'nın evi, henüz geçtiğimiz A istasyonu olsun. Ve önüne doğru ilerlediğimiz iskele, tren istasyonu olsun.
Vamos a fingir que nuestro colegio es la plataforma... la casa de Tuna, que acabamos de pasar, es la estación A... y el muelle al que nos dirigimos es la estación de tren.
Dün akşam, sabotajcının evi olabilecek bir yerden bahsetmiştin, Radner Science adında bir şirket.
Anoche mencionaste un posible hogar para nuestro saboteador corporativo, una compañía llamada Ciencia Radner.
Peki ya buranın Brooks Yatırımları'nın evi olduğu da kulağa hoş geliyor mu?
¿ Suena bien como un buen sitio para Brooks Innovations?
Evi dolanıp durmayın dedim size! Lanet olsun!
Les dijimos que no se estuvieran metiendo por todos lados, carajo.
Sebastian Donner'ın evi.
La casa de Sebastián Donner.
Oğlum, Noah göldeki terk edilmiş evi.. satın aldığında ağladın bile.
Vaya, sí que lloraste cuando Noah compró la casa abandonada en el lago.
Ve bir çok üst düzey müzayede evi gibi stoklarına mal getiren limanların... envanter kaybetme durumu var.
Y como la mayoría de las casas de alta gama, tienen un problema con perder inventario en los puertos cuando traen mercancías al país.
- Yeni güvenli evi ayarladın mı?
¿ Me has conseguido un nuevo piso franco?
Şu andaki tek şansımız Derek'in, Stiles'ın Eichen Evi'ndeki kokusunu alabilmesi.
- Nuestra mejor opción ahora mismo es que Derek intente captar el rastro de Stiles en la casa Eichen.
Okyanus orada büyük bir evi var bize para ve koruma öneriyor ve Venezuela'nın, çok sıkı iade-i suçlu yasaları var.
Tiene una casa grande junto al mar y nos está ofreciendo dinero y protección y Venezuela tiene unas leyes de extradición muy estrictas.
Kadın Sığınma Evi'nden mi geldiniz?
¿ Un asilo de mujeres golpeadas?
- Simmon'ların evi.
La casa Simmons. - ¿ Qué?
Büyük Britanya Depo'ların şu an ki evi.
Gran Bretaña es solo la residencia actual del Almacén.
Bay Tate, babanızın evi şu anda saklanmamız gereken en son yer.
Sr. Tate, ¿ la casa de su padre? Este es el último lugar en el que tenemos que estar en estos momentos.
Evi aranana kadar kadını şatoda tutun.
Tenedla retenida en el castillo hasta que su casa pueda ser registrada.
Eğer evi ararlarsa kızın onunla akraba olduğunu ortaya çıkaracaklarını düşündüler ve bunun benim için ne anlama geldini çok iyi biliyorlar
Sabían que si registraban su casa encontrarían pruebas de su parentesco con él y sabían lo que eso significaría para mí.
Adam, sit komdan kazandığı parayla bu evi satın almış.
Viejo, compró esto con dinero de telecomedias.
Breeland'ın evi, demek öyle.
Casa de Breeland, vale.
"Misafir Evi" nden beri bir şeyden kaçınıyorsun.
Has estado en algo desde lo de la "Guest House".
Max, erkek arkadaşın çıplak ve evi dediği çöplükten el sallıyor.
Max, tu novio está desnudo y nos saluda desde el contenedor que llama apartamento.
Burası Woolsthorpe, Newton'ın aile evi.
Esto es Woolsthorpe, hogar ancestral de Newton.
Eğer evi terketmeye kalkarsanız, bir radyo sinyali vericisi, alarm gönderecek ve siz boka batmış olacaksınız.
Si intentas salir de casa un transmisor de radio frecuencia enviará un aviso y te habrás metido en un buen marrón.
Dilbilgisi, hitabet eğitimi aldın. Latince'yi bitirmek üzereydin ama hiçbir yaratıcı düşüncen olmadığını söylemene rağmen bir ressamın peşinden gitmek için evi terk ettin.
Se te enseñó gramática, retórica, a punto de terminar un curso de latín... pero dejaste ese hogar para seguir a un artista a pesar de que, como dices, no tienes aspiraciones creativas.
Eğer senin avukatın olsaydım kumsaldaki evi ona ver gitsin derdim.
Si yo fuera tu abogado, diría que le dejaras la casa de playa.
Annemin ve babamın evi ama adresini bilmiyorum!
¡ Es la casa de mi mamá y mi papá pero no me sé la dirección!
Oraya ayak basmadığı doğru mu? O evi internetten satın almış.
- ¿ Es cierto que ni siquiera ha puesto un pie en el lugar, que lo compró en Internet?
Anne Iütfen izin ver, evi arındırsın.
- Mamá, mamá, por favor, por favor, que lo haga la limpieza.
Kaptan Soma'nın 12 tane evi olduğunu duydum.
Supe que el Capitán So Ma compró 12 casas.
Şu an herkesin beni aradığına eminim ve eğer burada olduğumu bulurlarsa Olay Yeri İnceleme'nin evi baştan aşağı arayacağını biliyorum.
Sé que me buscan y si descubren este lugar, CSU analizará esta casa.
Kazandığımız her kuruşu rüyalarımızın evi için harcadık ama şimdi satmak zorundayız. Çünkü benim hissemi satın alacak kadar parası yok.
Gastamos cada centavo que ganamos en intentar hacer de esa casa la casa de nuestros sueños, y ahora tenemos que venderla porque no puede permitirse el lujo de comprar mi parte.
Neden onun hissesini satın alıp evi elinde tutmuyorsun?
¿ Por qué no te la quedas y se la compras?
Yarın evi görmeye gelecekler. Anahtarları verir misin lütfen?
La jornada de puertas abiertas es mañana.
Evi satın aldığımız zaman elden geçirip mükemmel evimizde birlikte yaşlanacağımızı düşünüyorduk.
Cuando compramos esta casa, íbamos a arreglarla y ponerla perfecta y hacernos mayores juntos.
Bu yüzden bütün Yüzen evi, kayığının arkasında bir tren gibi sürüklemeye karar verdi.
Así que él decidió arrastrar toda la casa flotante... detrás de su bote como un tren.
Brian'ın göl evi var.
Brian tiene una casa en el lago.
Evet, çünkü müthişti ama bu yayın evi daha çok dokunaklı kitaplar yayımlıyor.
Sí, claro, porque era brillante, pero esta casa sólo publica los libros que intuyen como más vendidos.
Evi aldığında eşyaların çoğu buradaydı.
La mayor parte de estas cosas estaban aquí cuando ella compró la casa.
- Adamın evi yok.
Él no tiene un hogar.
Satış fiyatının % 3'ünü verirler, biz de evi piyasadan çekeceğimizi söyleriz.
Lentejas. Nos dan el 3 por ciento del precio de compra, decimos que la sacaremos del mercado.
Ya da malın teki bir mumu yanarken bıraktı... -... ve evi bir kundakçı gibi yaktı.
O algún idiota dejó una vela encendida y prendió el apartamento como una antorcha.
- Burası amcamın evi mi?
- La casa del tío? Sip.
8'inden 18'ine her kamp yılını mahvetmişti. Ve sen de evi arayıp ondan yakınarak benimkileri mahvettin.
Arruinó cada uno de tus veranos desde los ocho años hasta los 18, y entonces arruinabas los míos llamando a casa para quejarte sobre ella.
- Sattın mı evi?
¡ No! ¿ Has vendido la casa?
Fanshawe Evi'nde gözünüz ve kulağınız olacaksam orada ne görmeli ve duymalıyım Lordum?
Comienza vuestra nueva vida. Voy a ser vuestros ojos y oídos en Fanshawe House. ¿ Qué debo ver y escuchar allí, milord?
Fanshawe Evi'nde gözünüz ve kulağınız olacaksam ne görüp duymalıyım Lordum?
Si voy a ser vuestros ojos y oídos en Fanshawe House ¿ qué debo ver y oír allí, milord?
Fanshawe Evi'nde rahat mısın Efendi Gore?
¿ Os encontráis cómodo en Fanshawe House, Master Gore?
Pasta Evi kuponlarını buldum.
Encontré estos cupones con descuento en "La Casa del Pay".
Micah'ın inzivaya çekilmek için kullandığı buraya iki saat uzaklıkta bir evi var.
Tiene una casa vacía a dos horas de aquí que Micah usaba como retiro.
evin nerede 36
evimdeyim 21
evine hoş geldin 73
evinde 36
evini 27
evime 52
evimde 50
evimden defol 20
evime gidiyorum 21
evine dön 77
evimdeyim 21
evine hoş geldin 73
evinde 36
evini 27
evime 52
evimde 50
evimden defol 20
evime gidiyorum 21
evine dön 77