English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Bütün dünya

Bütün dünya traducir francés

1,189 traducción paralela
Bütün dünya üzerime geliyormuş gibi geliyor.
Je me sens comme si le monde me tombait dessus.
Oh Paul. Bütün dünya beni kıskanacak.
Paul, grâce à vous, le monde entier va m'envier.
Bütün dünya sokağa dökülmüş.
La rumeur circule.
bütün dünya durmuş gibi hissediyorum.
Ça me donne l'impression que la terre ne tourne plus rond.
Cuma günü saat tam ona kurulu sanayi fanı, babamın fasulye yemiş hali gibi eserek elbisesini uçuracak ve bütün dünya onun iç çamaşırını görecek.
Et à 22 h précises, un ventilateur industriel soufflera en rafale, comme papa après un cassoulet, et fera remonter sa robe. Et le monde entier verra sa culotte!
Aptalca isyan ettiğimi bütün dünya biliyor.
Le monde entier sait que je suis une idiote de Rebelle.
Bütün dünya operasyonu biliyor.
Le monde entier sait que nous arrivons.
Sanırım birimizin bütün dünya için barış ve mutluluk dilemesi gerekiyor.
J'imagine qu'iI faut demander Ia paix et Ia joie dans Ie monde.
Bütün dünya bir cinayet kurbanı peder.
L'humanité est une victime.
Bütün Dünya'ya mı kinlisin? Hayır.
Vous en voulez au monde entier?
Bütün dünya rahat bir nefes aldı. Washington'da söylentiler aldı yürüdü : JFK, Rusya Genel Sekreteri Kruşçev'le... gizli bir anlaşma yapmıştı.
Le monde respire, mais à Washington, on dit que JFK a conclu un accord secret avec Khrouchtchev :
Hayal mi görüyorum yoksa bütün dünya çıldırmış mı?
C'est mon imagination ou bien le monde entier est devenu fou?
Yani, bütün dünya Griffin gibi pislikler tarafından mı idare ediliyor?
Toute cette planète est gouvernée pas des merdes comme Griffin?
Bütün dünya için ölümüm.
Je suis mort aux yeux du monde.
Bütün dünya ile mi kavga edeceksin?
Avec la planète?
Bütün dünya bunlarla dolup taşıyor kardeşim.
Le monde est plein de pourris, mon frère.
- Al işte mal meydanda bütün dünya onu görsün diye öylece duruyor orada..
Et voilà qu'elle s'exhibe en petite tenue! - Toi!
Yakında senin Bruce Wayne olduğunu bütün dünya öğrenecek.
Bientôt le monde entier saura que vous êtes Bruce Wayne.
Bütün dünya değişecek, ve bunu yapan ikimiz olacağız.
Ça va changer le monde, et c'est toi et moi qui l'aurons fait.
Bütün dünya bir cehenneme dönerdi.
Sans elle, le monde s'écroulerait.
"Bütün dünya geceye aşık olacak... ve güneşe karşı hiçbir tapınma yaşamayacaklar."
"Tout l'univers sera amoureux de la nuit... " Et refusera son culte à l'aveuglant soleil. "
Oyun öncesinde, bütün dünya ortaya çıkıp çıkmayacağını merak ediyordu.
Quelques jours avant la rencontre, Tout le monde se demandait si il s'y présenterait.
Ve bütün Dünya'nın iç kısımları yarılacak avlanmış bütün hayvanlar ölülerin önünde ilerleyecek.
Et le ventre de la terre s'ouvrira renvoyant ce qui fait des morts sa proie.
Bütün dünya seni dinlerken ne söylemek istersin?
Hé bien, le monde entier écoute. Alors qu'as-tu à dire?
Sırf bütün dünya şarkını duysun diye adamın birinin kafasına silah dayıyorum.
J'ai un flingue pointé sur un type pour que le monde entier entende notre chanson.
- Belki kendimi temizleyemem ama eğer çocuğu birdaha rahatsız edersen güven bana bütün dünya bunu bilecek.
Je n'ai peut-être pas été assez clair. Si vous importunez encore ce garçon, tout le monde sera au courant.
Ve her şeyden önemlisi, bütün dünya kadınlarına seslenerek onlara ne giyeceklerini söylemek yerine modadan ne beklediklerini ve ne istedikleri üzerine düşünmeleri mesajını verdi.
Et surtout, elle a parlé aux femmes du monde entier. Pour leur dire non pas comment s'habiller mais comment penser à ce qu'elles désirent et attendent de la mode.
Üç gün içinde bütün dünya benim kükrememi duyacak... ve kayıp Sianking imparatorluğuna kendi rızalarıyla tebaa olacaklar.
D'ici trois jours, le monde entier entendra mon cri de guerre et se soumettra de son plein gré, à l'empire perdu de Sianking.
Bütün dünya iki kategoriye bölünmüş gibi gözüküyordu.
C'était comme si le monde entier avait été divisé en deux catégories :
Şu anda ise bütün Dünya eğleniyor olmalı... üstelik gezegenin yarına çıkıp çıkmayacağı endişesini taşımadan.
Le monde doit pouvoir faire la fête le samedi soir sans s'inquiéter de voir la planète disparue le lundi.
Cidden mi? Tuhaf bir aile adamı deli yapıyorsa bütün dünya koca bir tımarhane olurdu.
Si le fait d'avoir un cinglé dans sa famille devait nous rendre fous, le monde ne serait qu'un grand asile.
- HOUSTON, TEKSAS Ama bu gece, Apollo 1 trajedisinden 18 ay sonra bütün dünya merakla karışık bir saygı ile Neil Armstrong ve Buzz Aldrin'in... Ay'a inişini izledi.
Ie monde a retenu son souffle en regardant Neil Armstrong et Buzz Aldrin se poser sur la Lune.
Bütün dünya bu yayını izleyecek.
Le monde entier va regarder cette émission.
Tomas seni mahkemeye verirse, bütün dünya Amanda Gris'in sen olduğunu öğrenecek!
Ne pars pas comme ça! Si Tomâs te poursuit, on va savoir que tu es Amanda Gris.
1960 seçimlerinde çevermizdeki dünyayla birlikte... soru şuydu... bütün dünya yarı köle mi olacak veya özgür olarak mı yaşanacak...
Aux élections de 1960 et avec le monde qui nous entoure... "1960 - Nixon c Kennedy"
Bütün dünya izliyor.
Le monde entier nous observe! Le monde entier nous observe!
Bütün dünya için bir kayır yapmak zorundaydın.
Tu devais l'enregistrer pour le monde entier.
Ben formülü alınca, bütün dünya benim olacak.
Quand j'aurai la formule, le monde sera à moi.
Kramer arabamda bütün dünya görüşünü değiştirecek kitaplar var..
J'ai des livres qui changeront ta vie!
Dünya öylesine çılgın bir hale geldi ki yaptığımız bütün seçimlere hayret ediyorum.
Le monde est si dingue que je m'interroge sur les choix que nous avons faits.
Sen, ben, Kraliçe, dünya ve taşıdığı bütün sırlar!
Vous, moi, la reine, le Diable et sa putain... tous en dette!
Van der Luyden'lar kentteki bütün ailelerin üzerinde bir yere sahipti. Dünya dışı bir alacakaranlık kuşağı gibi.
Les Van der Luyden vivaient au-dessus de toutes les familles de la ville dans une sorte de crépuscule supraterrestre.
Sanki dünya tarihindeki bütün salgınlar bir araya gelmiş gibi.
C'est comme si tous les fléaux du monde se retrouvent dans celui-ci.
Bütün iddianameler Dünya Birliği mahkeme kayıtlarından.
Toutes ces accusations viennent du Tribunal de l'Alliance terrestre.
Çocuksu oyuncaklarımız, bize bütün mutlulukları getirecek sanıyoruz ve çocuk odalarımız, bütün bir dünya sanki.
Nous croyons que nos joujoux sont notre bonheur Que le monde se résume à notre chambre d'enfant
Öyle ki şimdi yürüyen bir zombiyim Kim Dünya'yı bütün kötü güçlerden koruduğunu zanneder.
Je ne suis qu'un espèce de zombie qui doit sauver le monde des forces du mal.
Gerçeklik uğruna ihtiyacın... Aşkın kusurlu olduğu bir dünya uğruna ihtiyacın bütün yaşam tükenene kadar damarlarını tıkamaya devam edecek.
Votre besoin de réalité,... votre besoin d'un monde où l'amour est imparfait... bouchera vos veines jusqu'à étouffer toute vie.
Dünya'nın da yardımıyla yılbaşından önce bütün gezegenlerle paylaşacağım.
Et avec l'aide de la Terre... je le révélerai aux planètes de cette galaxie avant la fin de l'année.
Bütün o sağcı pislikleri düşünsenize, kimseye zararları dokunmadan... birileri onları temizleseydi dünya ne güzel bir yer olurdu.
Songe à tous ces connards de fachos sans lesquels le monde irait mieux si on les avait éliminés avant qu'ils ne sévissent.
Bütün dünya izliyor.
"1969-1970 Bombardements secrets du Laos et du Cambodge - 245 000 missions"
Dünya'ya kadar bütün yolu, gerçekten de sadece yeğenine nezaket olsun diye geleceğine inanmamı beklemiyordun ya?
Je n'ai jamais cru que vous alliez sur Terre uniquement pour votre neveu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]