Korkuluk traduction Anglais
430 traduction parallèle
Sen beni korkuluk falan mı sanıyorsun?
You think I'm a scarecrow or something?
Koca bir ordu gibi görünecek kadar çok korkuluk diktik!
- All correct, sir. We've rigged up enough scarecrows to look like the entire blooming army!
Al sana Korkuluk!
Here, scarecrow!
Ve sen, Korkuluk bir beyin isteyecek kadar küstahsın seni titrek bir bağ hayvan yemi!
And you, Scarecrow have the effrontery to ask for a brain you billowing bale of bovine fodder!
Biraz ateşe ne dersin, Korkuluk?
How about a little fire, Scarecrow?
Korkuluk yanıyordu.
Its just that he was on fire.
Döneceğim zamana dek dönersem tabii çok üstün zekası nedeniyle, Korkuluk, benim yerime başa geçecek. Ona, muhteşem kalbiyle, Teneke Adam ile yüksek cesaretli Aslan, yardım edecekler.
And I hereby decree that until what time if any, that I return the Scarecrow, by virtue of his highly superior brains shall rule in my stead assisted by the Tin Man, by virtue of his magnificent heart and the Lion, by virtue of his courage.
Korkuluk, ne yapacağım ben?
Oh, Scarecrow, what am I going to do?
Bir çeşit korkuluk yapmadan beni oraya çıkaramazsın.
You're not going to get me to go up there unless you make some sort of railing.
Korkuluk yapılana kadar...
Until you get some sort of railing put up or something
"beni cesur ve biraz da budala görüyorsunuz.. " benden korkuluk yapmak istiyorsunuz..
You all think I'm a good-natured halfwit, a scarecrow who'll do your bidding.
Buralarda bir yerde korkuluk var mı?
Is there a scarecrow around here somewhere?
Korkuluk mu?
A scarecrow?
Bu vatkalar da beni korkuluk gibi gösteriyor.
And these shoulder pads make me look like a scarecrow.
Yaşamın beşiğinin üstündeki bu rüzgârlı tepebaşında bir çift korkuluk gibi.
Like a couple of scarecrows on this windy hilltop..... over the cradle of life.
Diğer taraftan, Majesteleri zaten korkuluk, vazolar ve... kupalar tarafından üretilen etkiyi değerlendirebilir.
On the other hand, Your Majesty can already judge the effect produced by the balusters, vases and trophies.
Hey... hiç kızıl saçlı bir korkuluk gördün mü?
Hey... did you ever see a scarecrow with red hair?
Bay korkuluk... hayatımı kurtardınız!
Mister Scarecrow... You saved my life!
Korkuluk, Detroit'e gidince eski karın seni lambanla beraber tekmelediği zaman ne yapacaksın?
Scarecrow, what are you gonna do when your old lady kicks you... along with your lamp, when you get to Detroit?
Bunun nedeni korkuluk olmaya başlamam, değil mi?
It's because I'm becoming a scarecrow, right?
Eğer bu korkuluk olmaksa ben bunun bir parçası olmak istemem.
If that's what being a scarecrow is, I don't want any part of that.
Bay Korkuluk için biraz daha kahve alabilir miyiz?
Can we have some coffee down here for Mr. Scarecrow?
Senin korkuluk olduğunu zannediyordum.
I thought you were a scarecrow.
Ne? - Korkuluk.
- A scarecrow.
Korkuluk.
Scarecrow.
Korkuluk?
Scarecrow?
Ne demezsin, korkuluk gibiyim!
You're right, a real scarecrow!
Korkuluk ateş edemez.
That was no scarecrow shooting.
Bir korkuluk?
A scarecrow?
Dikkatimizi dağıtmak için korkuluk!
This is to lead us away
Şapka için bir korkuluk kullanırız.
Set a scarecrow with a hat on his head.
- Kim? - Korkuluk!
[Mike On Radio] The scarecrow.
Hepsinden çok seni özleyeceğim Korkuluk.
And I'll miss you, most of all, Scarecrow.
Winchester, yolunda onu görenler yardım isterdi, ve George, gerçekten, garip biriydi, korkuluğa benzediği için yanılabilirsiniz, kastettiğim, bacakları korkuluk gibi, her zaman harbe hazır, bunun gibi, tıraşlı başı şalgam gibiydi,
Well, it seems, somebody wanted to find his way to Winchester, and George, he really is such an eccentric, you might mistake him for a scarecrow, I mean, his legs are all astray, his arms always thrust out like this, his head shaved like a turnip, and on his head he wore the most extraordinary hat -
Ohio'da kuşlar tarlaya girmesin diye korkuluk dikeriz.
In Ohio we put up scarecrow to keep the birds away.
Tanrım, korkuluk.
Jesus, a scarecrow.
Lanet olasıca korkuluk.
Bloody scarecrow.
Çok tuhaf. Bunların üzerinde korkuluk yok.
That's weird, there's no scarecrows on them.
Bir korkuluk gördüm, şuralarda bir yerlerde.
I saw a scarecrow, out there somewhere.
Kamyonete lanet olası bir korkuluk koymuş.
He put a goddamn scarecrow in the truck.
Artık hepsi korkuluk olmuşlar, sadece samana mermi sıktım.
Well, now they're just fucking scarecrows and all I shot was straw.
Korkuluk gibi duruyor.
He looks like a scarecrow.
- Sen korkuluk musun evlat?
- Are you a scarecrow, son?
O toprağa saplı bir kazığın üstündeki bir korkuluk.
HE'S JUST RAG AND STRAW AND A POLE STUCK IN THE GROUND.
Bu sadece bir korkuluk. Görmüyor musun?
THIS IS JUST A SCARECROW, CAN'T YOU SEE THAT?
Orada korkuluk yok. Biraz dikkatli ol.
There's no cradle underneath it.
İçi boşalmış korkuluk. Yardım edeceğim.
Scarecrow, they knocked your stuffing out.
Demek istediğim, şey gibi... Ah, bilirsin, Oz'un Büyücüsü'nde Dorothy, Korkuluk'la karşılaşır ve o küçük dansı yaparlar o kavşakta.
I mean, it's like... uh, you know, in the Wizard of Oz... when Dorothy meets the Scarecrow and they do that little dance at that crossroads... and they think about going all those directions... then they end up going in that one direction.
- Mesele Korkuluk.
- It's The Scarecrow.
- Korkuluk'u durdurmalıyım.
- I've got to stop The Scarecrow.
- Peki ya Korkuluk?
- What about Scarecrow?
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63
korkuyordum 55
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63
korkuyordum 55