Korkunç birşey traduction Anglais
243 traduction parallèle
Aşık bir kadın olmak korkunç birşey.
'Tis a terrible thing to be a woman in love.
Şu senin Bay Bernstein dün çocuğa çok korkunç birşey gönderdi.
Your Mr. Bernstein sent Junior the most incredible atrocity yesterday.
Korkunç birşey!
Horrible!
Başıma korkunç birşey geldi.
A terrible thing happened to me.
Korkunç birşey oldu!
Something terrible has happened!
Korkunç birşey, öyle değil mi?
Terrible pity, isn't it?
- Korkunç birşey
I wish- - I wish an awful lot.
Hapiste olmak korkunç birşey olmalı.
I mean, being locked up must be a terrible thing.
Bu korkunç birşey.
That's horrible.
Bu korkunç birşey.
This is a terrible thing.
Bayan Jessel'e resmen tapıyordu... derken korkunç birşey oldu.
She was so fond of Miss Jessel, and... it did come as an appalling shock.
Bu korkunç birşey!
This is outrageous!
Ölüm korkunç birşey.
Death is horrible.
Çok korkunç birşey oldu.
Something terrible has happened.
Benden birşey saklıyor, Sylvie- - Korkunç birşey- - ve bu beni korkutuyor.
He's hiding something from me, Sylvie - something terrible - and it frightens me.
Kral'ın erkek kardeşi, senin, bir sırrı bildiğinden haberdar. Ne olduğunu bilmiyorum ama. Korkunç birşey bu.
Particularly, King's Brother knows that you keep some terrible secret, which involves prince de Cond?
Yanında olduğum her seferinde korkunç birşey oluyor..
Every time I'm near her, something awful happens.
Öğrendim. Korkunç birşey.
I know, it's terrible.
Korkunç birşey olmalı. Nefret etmeden insanları öldürmek.
Must be a terrible thing to kill a man without hating them.
Bu çok korkunç birşey Zoe.
That's terrible Zoé.
Ne zaman korkunç birşey olacağını bilemez insan.
You never can tell when something terrible is gonna happen.
Bu söylediğiniz korkunç birşey.
That's a dreadful thing to say.
500 km2 alandaki her Hıristiyan'ı kaçırtacak kadar korkunç birşey istiyorum.
I need something so scary it'll clear 300 square miles of every living Christian soul.
- Korkunç birşey olmalı.
- That must have been awful.
Korkunç birşey!
Something terrible!
Bunun korkunç birşey olduğunu da.
I know that that's a terrible thing to do.
İşsiz kalmak korkunç birşey, değil mi, Bn. Hannigan?
It's awful to be out of work, isn't it, Miss Hannigan?
Senin için gerçekten endişeleniyorum başına korkunç birşey gelecekmiş gibi.
I just get really worried about you, like something terrible's gonna happen.
Korkunç birşey! Becerdik.
That was terrific!
Hayır, sevdiğim adama korkunç birşey olacak diye endişeleniyorum.
It's like Cinderella. I think that makes you and me mice.
Bu korkunç birşey.
It's terrible.
Korkunç birşey oldu.
Something terrible has happened.
Korkunç birşey.
Something terrible.
- Bu korkunç birşey!
- Well, this is terrible!
Korkunç birşey oldu madam.
Something awful happened, madame.
Bu yaptığın korkunç birşey. Tüm o insanları korkutuyorsun! Dinliyor musun?
This is a terrible thing you've done... scaring all those people!
Yeteri kadar suşi aldığımızdan emin olmak istiyoruz çünkü yetmezse korkunç birşey olur.
We want to make sure we get enough sushi because it'd be a terrible thing to-to not have enough.
Korkunç birşey.
It was a terrible thing.
Korkunç birşey mi yaptım?
Did I do something terrible?
Homer, korkunç birşey bu.
Oh, Homer, this is awful.
Korkunç birşey.
Dangerous waters.
Bunun hakkında konuşmanın korkunç birşey olduğunu biiyorum ama Bay Gordon'un ölümünü gerçekten gördüyseniz bununla ilgili hatırladıklarınız önemli.
I know, I'm terrible to talk about it but it's important that you remember if you saw Mr. Gordon actually be killed.
Biliyorsun pantomimci ziyanı korkunç birşey.
You know, a mime is a terrible thing to waste.
Homer, bu söylediğin korkunç birşey.
Homer, that's a terrible thing to say.
- Korkunç birşey oluyor.
- Something horrific is happening.
Çok korkunç birşey yaptım...
I have done something so terrible...
Değerli duygularımı bu şeklide soymanız korkunç birşey!
It is terrible to rob me in this way... of my most treasured feelings!
Artık yapabileceğimiz birşey yok. Üstelik son Melek de yenildiğinde gerçekleşecek korkunç şeyleri görmek için sabırsızlanıyorum.
there's no way to hurt it. we don't know what kind of evil will come out.
- Yanlış birşey mi var? Kötü, şeytani, yanlış, korkunç.
It's vile, evil, corrupt, decadent.
Ayrıca korkunç dişleri vardı tıpkı kurtlarınki gibi ya da bu dünyadan olmayan birşey gibi.
And she had these long dreadful teeth like fangs of a wolf... like nothing from this earth.
Hayır, birşey söylemeyeceğim, ama yine de ben..... itiraf etmeliyim ki arkadaşlarının bazılarının espri anlayışı çok korkunç.
No, I'm not going to say anything to anybody, but I.... l must admit, some of your friends have a macabre sense of humor.
birşey 36
birşey değil 209
birşey sorabilir miyim 18
birşey olmaz 30
birşey söyle 33
birşey mi oldu 44
birşeyler 19
birşey olmadı 22
birşey yok 115
birşeyler söyle 44
birşey değil 209
birşey sorabilir miyim 18
birşey olmaz 30
birşey söyle 33
birşey mi oldu 44
birşeyler 19
birşey olmadı 22
birşey yok 115
birşeyler söyle 44
birşeyler oluyor 22
birşey duydun mu 16
birşeyim yok 25
birşey yap 33
birşey var 18
birşeyler yapın 17
birşey daha var 35
birşeyler yap 72
birşeyler yapmalıyız 24
birşeyi yok 20
birşey duydun mu 16
birşeyim yok 25
birşey yap 33
birşey var 18
birşeyler yapın 17
birşey daha var 35
birşeyler yap 72
birşeyler yapmalıyız 24
birşeyi yok 20
birşey daha 28
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuluk 18
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuluk 18
korkuyor musun 376
korkuyor 70