Çok uzun zamandır traduction Espagnol
1,981 traduction parallèle
Evet, çok uzun zamandır.
Sí, mucho tiempo.
Bir tür danışman ve bu işi çok uzun zamandır yapıyor.
Es una especie de consejero. Y hace mucho, mucho tiempo que tiene ese trabajo.
Ama seni çok uzun zamandır görmüyordum.
Hace siglos que no te veía.
Çok uzun zamandır duygularını içine atıyorsun.
Has dejado tus sentimientos a un lado por mucho tiempo.
Ama, buna rağmen bütün bu şans ve zenginliğe rağmen çok uzun zamandır biliyorum ki gidilecek son nokta bir balık kavanozu.
Pero, a pesar de eso, a pesar de tanta suerte y tanta riqueza, desde hace mucho tiempo, sé que el destino final es la pecera.
Çok uzun zamandır ilk defa,... gülümsüyorsun.
Por primera vez en mucho tiempo... estás sonriendo.
Sibirya'da İnsanların çok uzun zamandır avcılık yaptığını biliyoruz, çünkü arkeologlar bu vahşi ıssızlığa dağılmış vaziyette kesilmiş eski ren geyiği kemikleri ve geyik boynuzlarından yontulmuş araçlar keşfettiler.
Sabemos que ha habido gente cazando en Siberia desde hace mucho tiempo, porque diseminados por toda esta vasta tierra salvaje los arqueólogos han descubierto antiguos huesos de renos carneados, y herramientas hechas con sus astas.
Çok uzun zamandır yalan söylüyorum artık gerçekleri ayırt edemiyorum bile.
Llevo mintiendo tanto tiempo... que ya no sé cuál es la verdad.
Küçük Baterist. Ve bu işi çok uzun zamandır yapıyorum.
Y he estado haciendo esto desde hace mucho tiempo.
Bunu çok uzun zamandır yapmayı istiyordum.
Quería hacer esto hace tanto tiempo.
Aynaya baktım ve haklı olduğunu anladım. Çok uzun zamandır kendimden kaçıyordum.
Me miré en el espejo y tenías razón he estado escapando de mí mismo por un largo tiempo.
Çok uzun zamandır birliktesiniz.
Lleváis juntos mucho tiempo.
Richard çok ama çok uzun zamandır öyle hissetmemiştim.
Richard, Hace muchos años que no me sentía así.
Biz bekledik... çok uzun zamandır birilerinin bizi duymasını bekledik.
Hemos esperado... hemos esperado tanto tiempo para que alguien nos escuche.
Çok uzun zamandır gizli görevdesin.
Has estado oculto demasiado tiempo.
Çok uzun zamandır bu kadar çok gülmemiştim.
No me reía así desde hace mucho.
Ama çok uzun zamandır istiyordum.
Pero quería hacerlo, desde hace mucho.
Annenle çok uzun zamandır görüşmüyorsun.
Ha pasado un tiempo desde que viste por última vez a tu mamá.
Patty için çok uzun zamandır çalışıyorsun.
Llevas demasiado tiempo trabajando para Patty.
Çok uzun zamandır bu işin içindeyim.
Llevo en esto mucho tiempo.
Çok uzun zamandır arkadaşız ve...
Somos amigos desde hace tiempo y...
- Darryl, çok uzun zamandır şarkı söylemiyorum.
- Darryl, hace siglos que no canto.
Çok uzun zamandır hastaydı.
Ha estado enfermo durante mucho tiempo.
- Çok uzun zamandır. - Sabit olan sensin.
- Tú eres la constante.
Çok uzun zamandır ilgilendiğim bir kız ve bu gece onunla olabilmek için elimdeki tek şans olabilir.
Ella es una chica que me gusta desde hace mucho y, bueno, esta noche podría ser la única oportunidad que tengo para salir con ella, así que...
Çok uzun zamandır benim ailemde duruyor.
Ha estado en mi familia durante mucho tiempo.
Çok uzun zamandır görüşemiyoruz.
Hace mucho tiempo que no nos vemos.
NSS, ikinizi de, çok uzun zamandır takip ediyordu.
La NSS ha evaluado sus habilidades de combate durante mucho tiempo.
Çok uzun zamandır buradayım.
He estado aquí demasiado tiempo.
Çok uzun zamandır bekliyormuşum.
He estado esperando tanto tiempo.
Çok uzun zamandır seni kollarıma alamadım. Kargo uçuşları yapman hiç iyi olmuyor.
No te he tenido en mis brazos por un largo tiempo... no es bueno que estés haciendo vuelos de carga.
Çok uzun zamandır savaşıyoruz ve hepimiz çok şey kaybettik, sevdiğimiz bir sürü insan öldü fakat yalnız değilsiniz.
Hemos estado peleando por mucho tiempo y hemos perdido a muchos, muchos seres queridos se fueron. Pero no estás solo.
Ben başımın çaresine çok uzun zamandır bakıyorum.
Hace mucho que me cuido sola.
Ben çok uzun zamandır tenis dünyasındayım.
Hace mucho que estoy en el tenis.
Ve çok uzun zamandır hissetmediğin şeyleri hissettirecekler sana.
Vas a tener que sentir cosas que no has sentido en mucho tiempo.
Çok uzun zamandır bizimle.
Ha estado con nosotros por tanto tiempo.
"Çok uzun zamandır bekliyor."
Lleva mucho tiempo esperando.
Kamptan kaçmayı düşünüyorsan çok uzun zamandır senin gibi birini bekliyordum dayanıklı birini dikenleri geçecek birini.
Si alguna vez intentas huir del campo hace tiempo que aguardo a alguien como tú alguien con la fuerza con la voluntad de llevarlo a cabo.
10 dakikadır hiç iyi bir şey söylemiyorsun şimdilik hoşçakal çok zaman harcadım biliyormusun çok uzun zamandır sen çok iyi görünürdün daha önce hep beni arzulardın bu doğru değil o bilmeyecek
¿ Pero qué haces? me dijo que en 10 minutos me atendería ¡ y ya ha pasado una hora!
Violet uzun zamandır görmediğim kızımı görmekten çok mutlu olurdum. Ama dediğim gibi, bu imkânsız.
Violet, nada me haría más feliz que reunirme con una hija perdida hace años, pero te digo que es imposible.
Bir gece New York'da arkadaşlarımla Spring Awakening'i görmeye gittim bittikten sonra Brooklyn'deki karaoke gecesine gitmek için metroya bindik ve gerçekten çok kötü performanslar izledik oradaki insanların tek derdi sahnede olup görülmek ve duyulmaktı ve onları izlerken onları anladığımı düşündüm onlar dağılmış ve güvensiz insanlardı ve kafaları karışmıştı ama onlar yapmaları gereken şeyi yapıyordu kalplerinin onlardan istediklerini yapıyorlardı sonra David beni cepten aradı ve ona cevap vermek istemedim bir zamanlar o da orada benim yanımda otururdu ve bundan hoşlanırdım ama uzun zamandır bunu yapmıyor.
Una noche en Nueva York fui a ver "El Despertar de La Primavera"... con unos amigos... y después cogimos el Metro... para ir a una ridícula noche de micro abierto en Brooklyn. Y vimos unas actuaciones horrorosas de gente que, por alguna razón, tenían que subirse en el escenario para que los vieran y los escucharan. Y mientras los miraba, pensaba que los entendía.
Digivation İşletmeleri olarak uzun zamandır çok güçlü bir pil geliştirmek için çalışıyorduk.
Industrias Digivation ha trabajado para desarrollar una pila más poderosa.
Atlas "Çok teşekkür ederim, uzun zamandır bu işten kurtulmaya çalışıyordum" der ve tam ayrılmak üzereyken...
Por supuesto, Atlas dice "Muchas gracias, llevo mucho tiempo intentando librarme de esto". Y está a punto de irse.
Evet, onu daha uzun zamandır tanıyorum, o yüzden orada oturmalı çünkü onunla senden daha çok konuşacağım ve sürekli boynumu çevirip durmaktansa onunla göz kontağı kurmam daha iyi olur. Biliyorsun, ben solağım.
Soy zurdo, no puedo...
Onu senden çok daha uzun zamandır tanıyorum.
Le conozco hace mucho más tiempo que tú.
Çok uzun zamandır Taliban'la birlikte.
Lleva demasiado tiempo con los talibanes.
Rajah çok uzun zamandır beni arıyordı, beni öldürmek için.
El que se escapó.
Birbirimizi uzun zamandır görmüyorduk. Çok uzun zamandır.
Ha pasado mucho tiempo desde la última vez que nos vimos.
Çok daha uzun zamandır öyle.
Hace más tiempo que eso.
Uzun zamandır burdayım. Çok uzun!
Él siempre se lleva uno.
Uzun zamandır mı bekliyorsun? Çok olmadı.
Hace mucho que estás sentada?
çok uzun zaman oldu 115
çok uzun bir süre 23
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun bir süre 23
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun değil 30
uzun zamandır 69
uzun zamandır görüşmedik 21
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok üşüyorum 45
uzun zamandır 69
uzun zamandır görüşmedik 21
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok üşüyorum 45
çok üzücü 155
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok üzgündü 22
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok üzgündü 22