English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ N ] / Ne kadar korkunç

Ne kadar korkunç traduction Français

598 traduction parallèle
Ne kadar korkunç bir rol biçilmiş bana?
J'aurai préféré avoir un rôle plus agréable à jouer.
Ne kadar korkunç!
Quelle horreur!
Ne kadar korkunç bir şey!
Quelle horreur!
Seni böyle bir yerde bulmak ne kadar korkunç.
quel endroit horrible!
Ne kadar korkunç. Değil mi, Natasha?
Et puis quel honneur pour elle, n'est-ce pas Natacha?
Ne kadar korkunç.
Quelle horreur!
Sizin için ne kadar korkunç.
C'est terrible pour vous.
- Bu insanların ne kadar korkunç olduklarını söyle.
- Dis-lui qu'ils sont déterminés.
"Ne kadar korkunç, değil mi Madam?"
Trop moche. Ce qu'il est vilain!
Ne kadar korkunç.
Quel dommage.
Seni her zaman sevdim. Ama sen de bir adamı sevmenin ne kadar korkunç olduğunu anlamalısın.
Et vous devez savoir comme c'est affreux d'aimer un homme qui...
Ne kadar korkunç.
Le pauvre.
Ne kadar korkunç!
C'est affreux!
100.000 yıl boyunca etrafta uzun donla gezseydim ne kadar korkunç olurdu düşünsene.
Ce serait terrible pour moi de déambuler en caleçon long pendant 100000 ans.
Ne kadar korkunç bir ölüm.
Quelle mort cruelle!
- Ne kadar korkunç bir kaza.
- Quel terrible accident!
Yarın bütün dünya öğrenecek. Ne kadar korkunç! Yapmaya mecburuz.
Tu sais, pour la première fois depuis longtemps,
Ne kadar korkunç bir hata.
Quelle erreur j'ai commise!
- Ne kadar korkunç!
Quelle horreur!
Ne kadar korkunç.
Que c'est triste tout ça...
Ne kadar korkunç bir şey.
C'est horrible.
Ne kadar korkunç olduğunu görmeliyim.
Je voudrais voir comment tu es.
Ne kadar korkunç!
C'est effrayant!
Eski binaları yakıp yıkmadan yenisini yapmaya başlayamayız bu, halkın vicdanıyla oynayarak yan gelip yatanların kulağına ne kadar korkunç gelirse gelsin.
On ne commencera à construire qu'une fois brûlés les vieux bâtiments, peu importe ce qu'en disent ceux qui, logés confortablement, éprouvent des scrupules.
Evliliğe hazırlanan bir çok sevgili olmasına rağmen, ölmek ne kadar korkunç.
Comme c'est horrible, nous perdons tant de nos proches, en pleine vitalité...
Gilbert, bu kadar korkunç olma!
Ne sois pas si horrible!
Size ne kadar da önyargılı yaklaşmışım! şeyleri - size söylediğim o korkunç şeyleri,... Ben
Quand je pense combien je vous ai mal jugé, les horribles choses que j'ai dites, j'ai si honte.
O kadar korkunç değilim, değil mi?
Ne craignez rien!
Ne kadar korkunç!
C'est affligeant!
"Sizi ne kadar çok özlediğimi ve bu korkunç savaş bitince tekrar evime size dönebilmekten ne kadar mutlu olacağımı anlatamam."
"si vous saviez combien vous me manquez! " J'ai hâte que la guerre se termine "pour pouvoir vous rejoindre."
Tüm bu yaşadıklarımızı unutana kadar bekleyecektim. Beni hoş olmayan ve korkunç bir şeyin parçası olarak düşünmeyene kadar...
Je voulais attendre que vous ayez oublié cette sordide histoire... que vous puissiez ne plus m'associer à une chose déplaisante.
İkiyüzlülük bu kadar korkunç bir şey miydi?
Ne pas être sincère, est-ce mal?
Ne kadar korkunç.
C'est horrible.
Yüzüm bu kadar korkunç olduktan sonra çok iyi şarkı söylesem ne olur?
Qu'est-ce que ça peut faire que je chante bien, si j'ai une tête affreuse?
Sevgili Susanne, ne kadar berbat bir akşamdı. Karımın patavatsızlığı ve benim bu konudaki acizliğim senin üzerinde korkunç bir baskı oluşturmuş olmalı. Fakat Oslo'ya gitmek konusundaki önerim hala geçerli.
Très chère Suzanne, l'intervention de ma femme, mon manque de réaction, cela a dû te laisser une impression que nous effacerons à Oslo
Onun için ne kadar korkunç bir şey gözlerinin önünde bir adamın öldürülmesi.
voir assassiner un homme!
Bu günlerde kendisine her ne diyorsa, bugüne kadar rastladığım en korkunç sofra adabına sahip biri.
Tu ne veux pas dire Stanley Braithwaite. Ce joueur? Financier.
Bildiğim şey, duyduğum kadarıyla Sör Charles'ın öldüğü gece korkunç uluma sesleri duyduğumdur ve hayatım boyunca bir daha asla öyle korkunç sesler duymak istemediğimdir.
Je sais juste que je l'ai entendue, j'ai entendu son horrible hurlement la nuit avant la mort de Sir Charles, et que je ne veux plus jamais entendre un tel son de ma vie.
Korkunç hatıraların esiri olarak ölüp gitti yıllar geçtikçe küllenmektense giderek büyüyen korkunç anılar ve aklı o kadar kötü durumdaydı ki..... ölümün gelmesi onun için ilahi bir özgürlük oldu.
Des souvenirs terribles l'ont anéantie : des horreurs qui ne se sont pas effacées avec le temps, mais qui au contraire l'ont envahie, choquée et déstabilisée jusqu'à ce que la mort la délivre.
Ne yaptı? Bu kadar korkunç olan ne yaptı?
Mais qu'a-t-il fait de si terrible?
Perşembeyi bu kadar korkunç yapan ne?
Qu'y a-t-il d'épouvantable le jeudi?
- Boyunun bu kadar uzaması ne korkunç! - Budalalaşma!
- Que tu es grand!
Ne kadar berbat, korkunç, rezil şey varsa hepsi başıma geldi.
... et ce pourri, cette ordure de salopard qui m'a doublé.
Şeytan götürdü. Herkes o korkunç ormana yalnız gitmeyecek kadar akıllıdır.
Le premier crétin venu sait qu'on ne doit pas s'aventurer seul dans cette forêt!
6 : 30'a kadar İmparator'un Buyruk'unu temin edemezsek isyancı olarak itham edilip korkunç bir şekilde öldürüleceğiz.
Mais si vous ne revenez pas à 6h00 avec le Rescrit, ils nous tueront pour rébellion.
O kadar da korkunç değilim.
Je ne suis pas affreux à ce point.
Ne kadar korkunç.
Comme c'est affreux.
Akıl okuyucu onların sandığı kadar korkunç bir şey olmayabilir.
Ce détecteur ne peut pas être aussi terrible qu'ils le disent.
Ve suçlu olan ise antik çağın cezasına çarptırılacak, her ne kadar barbarca ve korkunç olsa bile.
Et le coupable recevra la punition ancienne, aussi barbare et horrible qu'elle puisse être.
Ama Louise'i bilirsiniz. Eve gidecek ve her şeyin ne kadar kabaca olduğunu ve hepimizin korkunç davrandığını ve bu olaylar başladığı anda nasıl hemen eve döndüğünü anlatacak.
Mais tu connais Louise, elle va dire que c'était vulgaire, elle va déblatérer sur nous et dire qu'elle est partie à temps.
Bu şekilde ölmek ne kadar da korkunç.
Quel fléau! On peut mourir de cela?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]