Ne kadar süre traduction Français
1,921 traduction parallèle
Depo kırılmadan önce ne kadar süre var?
Combien de temps avant que le réservoir craque?
Ne kadar süre muhbir olarak çalıştın?
Ce travail d'indic a duré longtemps?
Ne kadar süre gerekli?
Combien de temps?
Pencere ne kadar süre açıktı?
La fenêtre a été ouverte longtemps?
.. adı Zamanlayıcı.Ruh eşinizle ne kadar süre içinde tanışacağınızı söylüyor .. zamanlayıcı için bu -
Dernière révolution technologique en matière de rencontres, le Timer vous indique le moment exact où la personne de votre vie...
- Ne kadar süre tutuldun?
- Combien de temps... - Trois mois.
Daha ne kadar süre kötü bir şeyin olmasını bekleyeceğiz?
Depuis combien de temps on s'attend au pire?
Ve ne kadar süre dokunduğuna.
Du temps qu'il te faut.
Ne kadar süre?
Pour combien de temps?
Sadece onunla ne kadar süre görüştüğünü söyle.
Dis-le-moi. Tu l'as fréquenté combien de temps?
- Aksiyondan ne kadar süre uzak kalacağım?
- Je serai HS combien de temps?
Sence ne kadar süre daha bunun gerçek olduğunu hissedeceğim?
Tu crois que ça me prendra combien de temps pour... pour vraiment réaliser?
- Ne kadar süre? Daha ne kadar daha...?
- Pendant combien de temps?
Ve bunu daha ne kadar süre gizli tutabileceğiz?
Combien de temps cela peut-il rester secret?
Siz insanlar olayları ne kadar süre hatırlarsınız?
- Les gens comme toi ont bonne mémoire?
Ne kadar süre verdiler?
Combien de temps?
- Ne kadar süre için?
- Pour combien de temps?
Söylesene Brian, onun telesekreterinde mesajından ne kadar süre sonra bip sesi geliyor?
Hé, Brian, sur le répondeur, combien de temps entre le "bip" et son message?
Ne kadar süre dışarıda olduğumu ancak bu şekilde yorumlayabilirsin.
C'est la seule explication pour la durée de mon absence.
- Ne kadar süre nöbette kalırsa, kalıcı nörolojik hasara sebep olur?
Il sait ce qu'il fait. Quand les crises risquent-elles de faire des dégâts?
Claire Wolcott için ne kadar süre çalıştın?
Vous avez travaillé longtemps pour elle?
Ben sadece burada ne kadar süre kalacağımızı bilmediğimi söylüyordum.
- Je disais juste que je ne savais pas combien de temps on allait rester ici.
Ne kadar süre burada çalıştılar? Altı ay.
- Combien de temps ont-elles travaillé?
Ne kadar süre öyle dikildi ve ona baktı?
Combien de temps elle va se repasser la scène?
- Tatlım... - Bu kadar uzun süre ortadan kaybolmaz.
Elle ne disparaîtrait pas comme ça.
# O süre ne kadar olur söyleyemeyeceğim
# Just how long I cannot say Long before
Haydi. - Süre ne kadar?
- Combien de temps?
Ne kadar uzun süre konuşmazsa, o kadar zor olacak.
S'il ne parle pas, ça va ralentir les choses.
Ayrıca çocuğun ne kadar uzun süre yaşamasına izin verirsek yapılması gereken şey o kadar zorlaşır.
Plus longtemps nous gardons cet enfant en vie, plus dur ce sera de faire ce qui doit être fait.
"Şimdiye kadar çenesinin en uzun süre kapalı görüşüm bu herhalde." diye düşündüm. Evet.
"Je ne l'ai jamais vu aussi longtemps la bouche fermée."
Biliyorsun, bu kadar uzun bir süre seks yapmamak sağlıklı değil.
C'est malsain de ne pas baiser pendant un si long moment.
- Ne kadar süre?
- Douze jours.
Kaç kişinin katılacağını bilmeden, ne kadar uzun süre bu sorumluluğa devam edebileceğimi bilmeden. Çiftçilikte bu, toprağa ilk olarak bir hizmettir.
peu importe le temps que cet engagement durerai, l'agriculture étant avant tout un service pour le sol.
Bay Jordan, ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum, ama çok uzun süre önceydi.
Je réalise l'épreuve que ça a dû être, mais c'est du passé.
Ama sonra papağanların 80 yıl yaşadığını öğrendim. Bu kadar uzun süre hiç kimseye katlanacağımı sanmıyorum.
Mais les perroquets vivent environ 80 ans, et je ne supporterais personne aussi longtemps.
Ve onlar terapiyi bıraktıktan uzun bir süre geçene kadar bunu bilmeyecekler.
Et ils ne le sauront que longtemps après avoir arrêté l'analyse.
Ve ne yapacağına karar verene kadar çalıştığın süre boyunca orada yaşayabilirsin.
Et vous pouvez y vivre pendant que vous faites les travaux. Jusqu'à ce que vous ayez une idée précise de ce que vous allez faire.
Ve ne yapacağına karar verene kadar, çalıştığın süre boyunca orada yaşayabilirsin.
Et vous pouvez vivre là pendant que vous faites les travaux. Jusqu'à ce que vous ayez une idée précise de ce que vous allez faire.
Ya da çok uzun bir süre beraber olup çok acı bir şekilde ayrılarak arkadaş dahi kalamayabilirdiniz ve biz de bu kadar yakın arkadaş olamazdık.
Ou vous seriez restés ensemble beaucoup trop longtemps, vous auriez eu une rupture glaciale et ne seriez même pas restés amis, et et après toi et moi ne serions jamais devenues meilleures amies.
Anladığım kadarıyla, bir süre bizi takip edemeyecek kadar halsiz olacaksın, bu yüzden bizi daha sonra da takip edemeyeceğinden eminim.
Il paraît que tu seras trop faible pour nous suivre pour le moment, et je suis sûre que tu ne pourras pas nous suivre plus tard.
Ameliyattan bu kadar kısa süre sonra kalkmaman gerektiğini düşünüyordum.
T'as raison. Je pensais... que tu ne devrais pas être hors du lit si vite après une opération.
Birini bu kadar uzun süre beklemenin ne kadar zor olduğu... hakkında bir fikrin var mı?
Tu sais à quel point c'est dur d'attendre quelqu'un?
- Ne kadar süre?
- Combien de temps?
İnsan arada sırada eğlence olmadan vahşi doğada bu kadar uzun süre kalamaz. Cildine ve duruşuna iyi gelir.
On ne s'aventure pas dans le désert sans s'envoyer en l'air de temps en temps.
Yine de bu kadar uzun süre kalacağını düşünmemiştim.
Je ne pensais pas que vous resteriez ici aussi longtemps.
Ben sadece, bir süre bu konuyla ilgili hiçbir şey duymak istemiyorum, o kadar!
La seule chose que je demande est de ne rien entendre à ce sujet.
Bu kadar uzun süre seni yalnız bırakıp bırakamayacağıma karar veremedim.
- Je ne pouvais me résoudre à vous quitter si longtemps.
Aramızda ne kadar uzun süre kalırsa o kadar çok tehlikedeyiz demektir.
Plus on attend, plus on est en danger.
Hafta sonuna kadar veya daha uzun süre okula gitmeyeceğini söyledim.
Je ne vois pas le rapport. Au contraire.
Onun seni duyabildiğini, görebildiğini anladıktan ne kadar süre..
Combien de temps a-t-il fallu?
- Ne kadar uzun süre beklersek bu havayı bozacak aptalca bir şey söyleme ihtimalim o kadar artar.
{ \ pos ( 192,200 ) } Plus on attend, plus je risque de gâcher l'ambiance.
ne kadar sürecek 62
ne kadar sürer 162
ne kadar sürerse sürsün 22
ne kadar süreliğine 17
ne kadar güzelsin 38
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar sürer 162
ne kadar sürerse sürsün 22
ne kadar süreliğine 17
ne kadar güzelsin 38
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34
ne kadar iyisin 19
ne kadar kaldı 101
ne kadar kalacaksınız 33
ne kadar lazım 37
ne kadar oldu 153
ne kadar var 47
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34
ne kadar iyisin 19
ne kadar kaldı 101
ne kadar kalacaksınız 33
ne kadar lazım 37
ne kadar oldu 153
ne kadar var 47