English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / Other way

Other way tradutor Turco

10,524 parallel translation
I was supposed to be the one saving him, not the other way around.
Onu kurtaran kişi ben olmalıydım başka bir şekilde değil.
There is no other way.
Başka yolu yok.
I would not do this if there was any other way.
Eğer başka bir yolu olsa bunu yapmazdım.
There was no other way except to shoot.
Ateş etmekten başka çare yoktu.
There's no other way.
- Başka yolu yok.
There's no other way.
Başka yolu yok.
Isn't solitary the other way?
Hücre diğer tarafta değil mi?
But he doesn't know any other way, does he?
Başka bir şey bilmez ama değil mı?
Was there not another way? Any other way?
Başka yolu yok muydu herhangi bir yolu?
Except for online, there's no other way to authenticate it?
Çevrimiçi olmazsa tasdik etmenin başka yolu yok mu?
I guess you're gonna have to find the boss's hideout some other way.
Sanırım patronun saklandığı yeri öğrenmek için başka bir yol bulmalısın.
I've had my share of lookin the other way for these guys.
Bu adamlar için başka bir yol arıyordum kendi payıma.
"The Devil's at his strongest while we're looking the other way."
Şeytanın en güçlü ânı başka tarafa baktığımız zamandır.
Why did you look the other way?
Neden görmezden geldin?
It should be the other way around but it's not. That's fine. That is fine.
Baba oğula, ya da oğul babaya aynı şekilde olmalı ama olmuyor.
And it looks like we're going with 50 Cent as the evil senator who looks the other way.
Bir de olayları görmezden gelen kötü senatör için 50 Cent'i seçeceğiz gibi görünüyor.
There's no other way, under the circumstances
Bu şartlar altında başka çare yok.
IF ALL OF TIME IS ALREADY OUT THERE, CAN WE MAKE THE SANDS OF TIME FLOW THE OTHER WAY?
Zaman elimizin altında ise zamanın kumlarını ters yöne akıtabilir miyiz?
He's painting it the other way around.
Ama o farklı şekilde boyuyor.
What other way is there?
Başka ne yol var?
Well, surely there's some other way.
Bunu yapmanın başka yolları da var.
Because you've never had to do it any other way.
Çünkü başka türlüsünü yapmak zorunda kalmamışsınız ki hiç!
It went the other way.
- Tam tersi oldu.
There is no other way out.
Başka bir yol yok.
You, an agent, walked right into that second tower when everyone else was running the other way.
Herkes diğer yöne doğru koşarken siz, bir ajan olarak ikinci kuleye yürüyordunuz.
Your mentor knew when to look the other way.
Üstadın ne zaman başka bir yol araması gerektiğini biliyordu.
The curve of the "C" points the other way.
"C" harfinin kıvrımı diğer tarafa olacak.
Is there any other way you know how to speak, dear chamberlain?
Başka türlü konuşmayı biliyor musunuz sevgili Hazinedar?
There's no other way.
Başka yol yok.
But the hospital's the other way.
Ama hastane diğer tarafta.
Did you just look the other way as your son was molesting minors, or did you actively protect him against the consequences of his actions?
Oğlun küçükleri istismar ederken diğer tarafa bakıp hareketlerinin sonuçlarına karşı aktif şekilde korudun mu onu?
Could you point that some other way?
Şunu diğer tarafa doğrultabilir misin?
Wouldn't have it any other way.
Başka bir yolun olmazdı.
Just like every other millennial who calls Mommy and Daddy the second things don't go their way.
Tıpkı diğer bin yıllıklar olan anne ve babasının kafasının dikine gitmeyip yaptıkları ikinci şey gibi.
Okay. So, what's a gentler way of saying, "we won't be seeing each other anymore."
Tamam, "Artık görüşmeyeceğiz" nazik bir şekilde nasıl söylenir?
That is why we feel this way about each other.
Bu yüzden birbirimiz için böyle hissediyoruz.
'Cause we don't have enough evidence to pin him to the murder, but rest assured, we're gonna bring his ass in one way or the other.
Ama gerisi belli, öyle ya da böyle onu köşeye sıkıştıracağız.
That's all the way at the other end of the building.
O ameliyathaneler binanın diğer tarafında.
Didn't he go the other way?
DaSheng, bu taraftan gitti!
You're looking the other way and letting him skate.
Olanlara göz yumup paçayı kurtarmasına izin veriyorsun.
And for individuals who can cultivate a sense of purpose, they may begin to see other life challenges in the same way.
Tüm bireyler için amaç duygusunu geliştirmekle,... aynı yolda olsalar da hayata bakışlarını değiştirebilir.
Freeman : JESSE AND OTHER VIDEO GAME DESIGNERS ARE PRETTY GOOD AT SIMULATING THE WAY OBJECTS MOVE THROUGH SPACE.
Jesse ve diğer oyun programcıları uzayda hareket eden objeleri simüle etmekte oldukça başarılı.
I built it the same way as the other one.
Bunu da diğerini yaptığım gibi yaptım.
We are a family, and the only way... the only way out of this crap is each other.
Biz bir aileyiz,... ve bu sorunun çözümü içimizde.
The way this operates is the customer puts half down when he places the order and the other half when the job is done.
Müşteriden paranın yarısını önden, kalanı da iş bitince alıyor.
I love the way you two are with each other.
İkinizin birlikte olma biçimini seviyorum.
That way we have each other's number.
Böylece birbirimizin numarasını alacağız.
Now, if you decide, without knowing what the other components are doing, to simply go your own way, eventually that machine is going to break down.
Şimdi sen, diğer parçaların ne yaptığını bilmeden kendi yolunu seçmeye karar verirsen, eninde sonunda o makine bozulacaktır.
- That's because I've been honest. - The only other possible way that you could know about that is if you got your intel from Hydra.
Bunu bilebilmen için diğer tek yol Hydra'dan birini tanıyor olmandı.
That died from moonshine one way or the other. Yep.
- Kaçak içkiden öyle ya da böyle öldüler.
You had the suitcase in one hand and the baby in the other, so you couldn't push your daughter out of the way.
Bir elinizde bavul, diğerindeyse bebek vardı, dolayısıyla kızınızı yoldan çekilmesi için itekleyemezdiniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]