English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / With a gun

With a gun tradutor Turco

3,301 parallel translation
I'm not walking across this parking lot with a gun in her ribs.
Ona dayadığım bir silahla bütün parkı yürüyecek halim yok.
And she's standing right behind you with a gun.
- Elinde bir silahla arkanda duruyor.
With a gun, with Hegeman's gun.
Silahla, Hegeman'in silahiyla.
Could he know I'm good with a gun?
Silahlarla aramın iyi olduğunu biliyor olabilir mi?
Threatening me with a gun because I don't say'sorry'?
Sırf özür dilemiyorum diye beni silahla tehdit etmeni?
Shocking outrage ensued after an unknown terrorist managed to get through TSA security with a gun and a baby.
Kimliği belirsiz bir terörist bir silah ve bebekle TGY güvenliğinden geçmeyi başardı.
Do your friends always stay with you with a gun?
Arkadaşların yanındayken hep silah mı taşırlar?
What are you doing with a gun anyhow?
Hem bir silahla ne yapıyorsun?
♪ Cause a boy with a gun ♪
♪ Çünkü silahlı bir erkek ♪
Now, you said you believed that the guy chasing you around with a gun last night was this boy Wyatt's dad.
Dün gece elinde silahla peşinde olan adamın Wyatt'ın babası olduğunu düşündüğünü söyledin.
His parties often ended with a gun salute, scaring the guests away.
Onun partileri, genellikle uzaktan gelen davetlilerini korkutan bir silah atışı ile son bulurdu.
Yeah, but the guy had just robbed a gas station... With a gun, you know?
Evet ama adam bir akaryakıt marketini soymuştu silahıyla.
Tomorrow, the Kvällspressen a picture of you with a gun.
Yarın, Kvällspressen silahla olan resminle çıkacak!
Career criminal just released on parole after serving a five-year stretch for armed robbery with a gun.
Azılı suçlu, silahlı soygundan hapishanede 5 yıl yattıktan sonra şartlı tahliyeyle serbest kalmış.
I saw a dark-dressed individual here with a gun.
Elinde silah olan koyu renk kyafetli birini gördüm.
You're an ex-con with a gun at my back.
Silahlı bir eski mahkûmsun. Arkamdasın.
A rich kid takes down an ex-con with a gun?
Zengin bir çocuk silahlı bir eski mahkûmu alt edebilir mi?
There's a young man with a gun in our trailer, Wynn.
- Karavanımızda eli silahlı bir delikanlı var, Wynn.
We're trying to trick you into letting us perform a surgery we haven't done in years with a gun pointed in our faces.
Seni ameliyat yapabilmemiz için kandırmaya çalışıyoruz. Ve kafamıza en son silah dayadıklarından beri de yapmadık.
I'm rattled, I'm not used to operating with a gun waving around!
Sinir oldum, silah altında ameliyat yapmaya alışkın değilim. - Al şunları.
"Stare out the window with a gun in his pants."
"Cebinde bir silahla pencereden bakmak" oluyor.
And my husband is walking around our house with a gun.
Kocam evimizde bir silahla dolaşıyor.
Because it looks like you're sitting here with a gun.
Çünkü, ah, burada elinde bir silahla oturuyormuşsun gibi gözüküyor, değil mi?
I saw a man with a gun, and he was standing over another guy whose head was shot off.
Silahlı bir adam gördüm, kafası uçmuş bir adamın yanında duruyordu.
I asked him questions with a gun in my hand - - a gun I have the right to legally carry.
Elimde silahım varken ona bir soru sordum. Yasal olarak taşıma hakkımın olduğu silahla.
It's the sort of thing you learn in the boy scouts, except boy scouts rarely do it with a gun to their back.
İzciyken öğrendiğiniz şeyleri kullanmak gibidir. Elbette izciler pek nadiren sırtlarına dayanan silahla bu işi yaparlar.
Kind of like babysitting, only with a gun to your head.
Kafanıza silah dayanmasını saymazsanız bebek bakıcılığı yapmak gibidir.
He says some guy's in my house with a gun.
Evde silahlı biri var diyor.
My boss wants to make an example out of gentleman jim So that others don't get the idea That if they just steal with good manners and a squirt gun,
Patronum bu Jim Bey ile bir örnek vermek istiyor böylelikle başka biri de iyi niyetle ve su tabancasıyla soygun yaptıklarında hapse düşmeyeceklerini sanmasınlar diye.
Getting someone gullible to rob your store With a cheese gun for publicity?
Reklam olsun diye peynir silahlı saf bir adama dükkanı soydurmak gibi.
I checked into a motel room with nothing but a bottle and a gun.
Bir otel odası kiraladım, Bir şişe ve bir silahla.
Hey, that's what Sister Consuela said to the priest, right before she shot him with a spear gun.
Bu hatırladığım Rahibe Consuela'nın rahibi zıpkınla vurmadan önce söyledikleriydi.
Swifting and hilling is like playing with a loaded gun.
Swift'leme ve Hill'lemenin dolu bir silahla oynamaktan farkı yok.
If this was premeditated, you'd think he would have brought a knife or a gun with him.
Eğer bu önceden planlandıysa yanında bıçak ya da tabanca getirirdi.
Why have we given up freedom if terrorists can take a hostage in a bathroom... with a baby and a gun on the toilet?
Teröristin biri elinde silah ve bebekle tuvalette rehine alabiliyorsa... -... neden özgürlüklerimizi teslim ettik?
You have 30 seconds While I shoot at you with a paintball gun. Go!
Bu hiç zor değil 30 saniyen var
Only problem is there's a caulking gun, a reggae band and a porn site with the same name.
Tek sorun, aynı isimde bir dolu silahı, bir reggae grubu ve bir porno sitesi olması.
When he is there, barely alive - he symbolically with his fingers points a gun - at his own head.
Orada zar zor nefes alıyorken, parmağını sembolik olarak bir silah gibi kafasına doğrultur.
He held up a petrol station with a replica gun.
Sahte bir silahla bir benzin istasyonunu soyduğunu.
All I've got to show for my summer with the Graysons is a gun-wielding psychotic ex-boyfriend who made out with you.
Grayson'larla geçirdiğim yaz boyunca elime sadece seninle yatan silah çeken psikozlu bir eski erkek arkadaş geçti.
There's not many places to put the gun, but she won't need to carry a gun'cause she can arrest with those looks.
Silahı koyacak çok yer yok. Ama silaha ihtiyacı olmayacak, çünkü görünüşüyle adam tutuklayabilir.
I want a love triangle with a rock star... but I get a gun in the slums.
Rock starlı bir aşk üçgeni istiyorum ama gecekondudan bir silah alıyorum.
I mean, who, you know, hears sirens and runs out with a toy gun?
Yani kim- - Kim siren sesi duyup oyuncak silahla dışarı çıkar ki?
I am armed... with a- - with a big gun.
Silahlıyım... Çok büyük bir silahım var.
He's in love with you and he has a gun.
Sana hala aşık ve silahı var?
We found a gun with his prints on it.
Üzerinde babanın parmak izleri bulunan bir silah bulduk.
We found a gun with your dad's prints on it.
Üzerinde babanın parmak izleri bulunan bir silah bulduk.
All Lloyd has to do... is take a gun... and put a bullet in the head of that dirty murdering con you've been dragging around with you.
Lloyd'un yapması gereken tek şey bir silahı almalı ve sizin yanınızdaki kirli mahkumun kafasına sıkmalı.
A dozen farmers die in the same way every year, dragging a gun through a hedge with the safety off.
Bir düzine çiftçi her yıl emniyeti kapalı bir silahı çit boyunca sürükleyip aynı şekilde ölüyor.
I'll head up there, get all buddy-buddy with him, take him out clubbing, snap a few racy photos - - he'll tell me about the gun.
Oraya gidip onu kafalar ve bir kulüpte birkaç fotoğraf çektiririm... Sonra silahtan bahsediverir.
The guy couldn't tell if Lorraine was with Rodney willingly- - she got in the car with him to leave, but he did have a gun.
Eğer kız Rodney'in yanında istekli olarak kalsaydı adam söyleyemezdi, kız ondan ayrılmak istedi ancak adamın silahı vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]