English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You better run

You better run tradutor Turco

607 parallel translation
- You better run along.
- Gitsen iyi olacak.
Don't you think you better run along and tell Gregory, Mr. McCord?
Gidip hemen Gregory'e haber vermeniz gerekmez mi Bay McCord?
JANET : You better run along anyway.
Acele etsen iyi olur.
Well, you better run in, now.
Çabuk olsan iyi olur.
You better run along.
Gitsen iyi olacak.
It was right neighborly of you to come see me, honey, but, uh, you better run along home now.
Beni görmeye gelmek doğru komşuydu tatlım Fakat şimdi eve gitsen iyi edersin.
Shirlene, you better run along.
Shirlene, sen gitsen iyi olacak.
You better run along to the theater before she starts getting impatient.
Tepesini attırmadan tiyatroya dönsen iyi olur.
- You better run along.
Niye. - Gitsen iyi olur.
Well, you better run along home now.
Şey, artık sen eve yollansan iyi olur.
Now you better run on up to bed.
Şimdi yatağına dönsen iyi olur.
Well, dear, I think you better run upstairs and change for dinner.
Tamam, yukarı çıkıp yemek için hazırlansan iyi olur sanırım.
You better run out to the house. She may be, well, unable to answer the phone.
Çabuk evine git, belki telefona bakacak durumda değildir.
No, you better run off and tell your mother.
Annene söyle.
Orville, you better run along cos it's not fair to yourself or to your team.
Orville, acelen etsen iyi olur çünkü kendin ve takımın için bu hiç iyi değil.
- You'd better run along, do you hear?
- Şimdi gitsen iyi olur, tamam mı?
You better run up to bed.
Peki Polly Teyze.
You'd better run on down now, don't you think?
Hemen aşağıya gitmen lazım, değil mi?
Well, if you'd done your duty by him as a mother should, he'd know better than to spoil a poor girl's flowers and run away without payin'.
Annelik görevini adam gibi yapsaydın zavallı bir kızın çiçeklerini mahfedip parasını ödemeden sıvışmazdı.
You'd better run along, Judy.
Gitsen iyi olur, Judy.
No, thanks. You'd better run along and play with Little Chief.
Hayır, teşekkürler.Dışarı çıkıp Little Chief'le oynasan daha iyi olur.
- You'd better run along home.
- Sen eve gitsen daha iyi olur. - Ne?
And if you want to stay in this town, you'd better let me run it.
koşmamama izin vermelisin.
And you better stomp it, or I'll run you down.
Gaza basmayı unutma, yoksa ezer geçerim seni.
You better do like he says,'cause we're gonna play billiards with you... till we run you out of them rocks.
En iyisi sen, onun dediği gibi yap, çünkü biz, senle bilardo oynayacağız... Kayaların dışına koşuncaya kadar.
No, they'd run away Come on now and sit down and have some breakfast, you'll feel better
Ardından annemle babam yanıma koştu ve beni sakinleştirmeleri epey bir vakit aldı.
- You'd better run back.
- Geri dönsen iyi olur.
In the long run, you'd do much better to get clear of these people.
Uzun vadede, bu insanlardan kurtulmakla en iyisini yapmış olacaksın.
But maybe it's better in the long run. You suffer less. - That's true.
- Ama belki de, daha az acı çekerler.
You'd better run along, Lieutenant, or you'll miss the show.
Acele edin Teğmen. Yoksa gösteriyi kaçıracaksınız.
Don't you think we'd better make a run for it, Mr. Putnam?
Kaçmanın en iyi yol olduğunu düşünmedin mi, Bay Putnam?
You'd better figure it out. I've got to run the elevator.
Kendiniz halledin, asansörü çalıştırmalıyım.
Zwickley, you better stay back and run the ammo.
Zwickley, sen geride kalıp cephane dağıtsan iyi olur.
You better take it and run.
Arabayı alıp, kaçsan iyi olur.
- You * d better run and get a coat.
- Hemen gidip ceketini alsan iyi olur.
I said, "Lieutenant, you'd better not run away from this."
"Teğmen, kaçmasan iyi olur" dedim.
When you left the bar, do you remember Alphonse Paquette coming up to you saying, "You'd better not run away from this" and your reply, "Do you want some, too, buster?"
Peki ya bardan ayrıldıktan sonra, Alphonse Paquette'in peşinizden gelip... "Buradan kaçmasan iyi olur" dediğini? Siz de "Sen de ister misin ahbap?" Diye yanıtlamışsınız.
You seem tense. You better go before the police run out of red caps.
Polisler bütün hamallara bakmadan gitsen iyi olur.
You'd better run along now and do your job.
Şimdi işinin başına dönsen iyi olur.
If I lose out, you'd better run away.
Kızı kaybedersem, tabanları yağlayın derim.
And you better remember that next time you run your thumb over them cards.
Ve o kartları parmaklarının arasında nasıl oynattığını gelecek sefere daha iyi hatırlarsın.
You'd better run along.
Buradan gitsen daha iyi olur.
You'd better run along to bed before you catch cold.
Yatağınıza dönün, yoksa üşüteceksiniz.
But you better not try to run.
Ama kaçmasan iyi edersin.
Listen, there's my dad, you'd better run.
Dinle. Bu babam olmalı, en iyisi acele et. Cumaya görüşürüz.
So I thought, " You'd better quick run, hide, Miranda,
Düşündüm ki, " Koş, Miranda, insanlar gelmeden kaybol,
You'd better run along to your lifeboat.
Cankurtaran botuna doğru koşsan iyi edersin.
You better run, Scott!
Tabi sen böyle koş, Scott.
You'd better run, you little tramp.
Kaç tabii, şıllık.
Jim, I think we'd better run a complete physical on you.
Tam bir sağlık taraması yapsak iyi olur bence. Neden?
Could you have run any better?
Daha iyi bir yarış çıkartabilir miydin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]