Sen öyle diyorsun tradutor Espanhol
171 parallel translation
- Sen öyle diyorsun.
- Eso es lo que tú dices.
Sen öyle diyorsun aynasız!
¡ Eso es lo que tú te crees!
Sen öyle diyorsun.
Eso lo dices tù.
Madem sen öyle diyorsun.
Bueno, si tú lo dices.
- Sen öyle diyorsun.
Eso no es nada.
Sen öyle diyorsun...
Eso dice Ud.
Sen öyle diyorsun. Ama sen burada olduğun için karın başka bir hikaye anlatıyor olmalı.
Eso es lo que tu dices, pero tu mujer diría lo contrario, ya que estás aquí.
- Sen öyle diyorsun.
- Eso dices tú. ¿ Qué has oído?
Sen öyle diyorsun.
Bien, tienes razón.
Ayrıntıları bilmiyorum, ama madem sen öyle diyorsun, kesin çok tatmin edici ve risksizdir.
No conozco los detalles, pero si usted lo dice, debe ser bueno, y también seguro.
Eğer Freddy Dayton içki ve kadınlardan hoşlanıyorsa, ki sen öyle diyorsun, sorun olmayacak.
Si a Freddie Dayton le gustan tanto no habrá problemas.
Sen öyle diyorsun.
"Rey" es tu palabra.
Sen öyle diyorsun.
Eso dice usted.
Sen öyle diyorsun, dostum. Ama ben yine de önlemlerimi alıyorum.
Eso lo dice usted, mon ami pero de todas maneras tomaré precauciones.
Sen öyle diyorsun.
Es su opinión.
Sen öyle diyorsun.
Si tú lo dices.
Sen öyle diyorsun, ben değil.
Son tus palabras, no las mías.
Sen öyle diyorsun.
- Tú lo dijiste.
- Sen öyle diyorsun.
Así que se lo reclamaste.
Çünkü sen öyle diyorsun. - Çünkü boşboğazsın
Porque sí, porque eres un bocazas.
- Sen öyle diyorsun.
Según usted.
Sen öyle diyorsun. Protokolü ihlal ettin.
Eso d ¡ ces tú. + Esta es una v ¡ olac ¡ ón ser ¡ a del protocolo.
- Sen öyle diyorsun.
- Sí así quieres llamarlo.
Sen öyle diyorsun ama bu hayatımda yaptığım en mantıklı şey olabilir.
Para mí es la cosa mas sana que haya hecho.
- Sen öyle diyorsun diye mi?
- Porque tú lo dices...
Sen öyle diyorsun ama polisler hiç de öyle konuşmuyor.
Bueno, eso es lo que tú dices. Pero es seguro que no suena igual... viniendo de la ley.
- Çünkü sen öyle diyorsun?
¿ Tú lo dijiste?
Bazı insanlar var ki kendi arzularını tatmin etmek için bir gün bile bekleyemiyor. Ne diyorsun sen öyle?
Hay gente que no puede esperar un día para satisfacer su pasión.
Madem öyle diyorsun. Sen bilirsin.
- Bueno, si lo dices, decides tú.
- Elbette öyle. - O zaman sen olur diyorsun.
Deja de ocultarlo.
Kum fırtınası işi daha çok zorlaştırıyor gibi görünüyor., öyle değil mi? 286 00 : 26 : 41,678 - - 00 : 26 : 45,223 Ne? ne diyorsun sen?
La tormenta de arena empeorará las cosas, ¿ no?
İyi kalpli adam, yani diyorsun ki sen yani aile şoförü bütün malikanenin ve küçük çocukların tek sorumlususun öyle mi?
En resumen... ¿ Está queriendo decir... que el chófer de la familia ha acabado siendo el único responsable de esta propiedad y de los niños menores de edad?
Yani sen diyorsun ki yola devam etmenin geçerli bir sebebi var Yani sana göre bu, Amerika'daki yanlış sisteme karşı... mücadele etmenin bir başka yolu, öyle mi?
¿ Tanto si sentís que hay... todavía una razón para continuar el trayecto, pensáis que esto influirá en vuestra forma de afrontar aquello que ocurra en este país?
Sen öyle diyorsun.
¿ No me digas?
Sen olur diyorsun, sizler de öyle değil mi?
¿ Si está bien contigo, está bien con ellos?
Ve sen de değilsin. - Öyle mi diyorsun?
- ¿ Eso crees?
Ne diyorsun sen öyle?
¿ Qué estás diciendo?
Bu yeni. - 4,000 yaşında ve sen ona yeni diyorsun, öyle mi?
- Tiene 4.000 años. ¿ Le parece reciente?
- Sen ne diyorsun öyle?
- ¿ De qué hablas?
Sen de öyle mi diyorsun?
¿ Es lo que dices?
- Sen de kendine Budist diyorsun, öyle mi?
- ¿ Y Ud. es budista?
Demek sen benim yaptıklarıma ihanet diyorsun. Peki, iyi öyle olsun.
¿ A esto le llamas traición?
Sen de mi öyle diyorsun?
Ajá, muchacho, ahí estás. ¿ Eso dices?
Ve sen de buna bir bowling salonu diyorsun öyle mi?
Y le llamas a esto un salón para bolichistas?
Sen ne diyorsun? Yani yattığın her kadın sana aşık yada öyle bir şey mi oluyor, diyorsun? Evet.
¿ Todas las mujeres que llevas a tu casa se enamoran de ti?
Çocuklara öyle mi diyorsun sen?
¿ Qué? ¿ Eso dices a los niños?
Öyle erken doğmuş bir bebeğin ne diyorsun sen ona, küvöze alınması gerekir.
Un niño así tiene que... terminar de hacerse en una... cómo se dice, una incubadora.
Yani şimdi sen numune gitmiş diyorsun, öyle mi?
¿ Ahora dice que la muestra de agua ha desaparecido?
Oh, demek bana diyorsun ki.. ... sen Şişko Charlie'nin arkadaşısın Öyle mi?
Oh, me estás diciendo... que eres amigo de Fat Charlie?
Sen buna sevişmek diyorsun, öyle mi?
Porque así se siente el amor, ¿ no?
Öyle diyorsun ama sen de benim kadar çalıştın.
Es lo que le dices a la gente, pero hiciste tanto como yo.
sen öyle san 131
sen öyle diyorsan 53
sen öyle zannet 20
diyorsun 241
diyorsunuz 82
diyorsun ki 51
diyorsunuz ki 20
sen osun 16
sen oku 28
sen öldürdün 24
sen öyle diyorsan 53
sen öyle zannet 20
diyorsun 241
diyorsunuz 82
diyorsun ki 51
diyorsunuz ki 20
sen osun 16
sen oku 28
sen öldürdün 24
sen olmasaydın 39
sen orada kal 30
sen o 37
sen otur 63
sen olamazsın 19
sen öleceksin 19
sen olduğunu biliyorum 29
sen öldün 179
sen ölüsün 79
sen ona bakma 16
sen orada kal 30
sen o 37
sen otur 63
sen olamazsın 19
sen öleceksin 19
sen olduğunu biliyorum 29
sen öldün 179
sen ölüsün 79
sen ona bakma 16