English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Y ] / Yapmak zorundaydım

Yapmak zorundaydım tradutor Francês

556 parallel translation
Yapmak zorundaydım!
- Il le fallait.
"Özür dilerim Blackie, yapmak zorundaydım." Jim.
Désolé, Blackie Je n'avais pas le choix - Jim
Üzgünüm, Lana. Bunu yapmak zorundaydım.
Je suis désolé, je devais le faire.
Yapmak zorundaydım.
- Il le fallait! - Oui, mon chéri.
Zavallı, çok acı çekti. Yapmak zorundaydım. Benden bahsetmek üzereydi.
Je voulais tout vous dire.
- Üzgünüm ama onu yapmak zorundaydım.
- ll le fallait!
Bir şey yapmak zorundaydım.
Il fallait bien que j'agisse.
Bunu yapmak zorundaydım.
Il fallait que je le fasse.
Anlamıyor musun? Yapmak zorundaydım.
Je devais le faire.
Yapmak zorundaydım, ihtiyar.
Je n'avais pas le choix.
Bir seçim yapmak zorundaydım.
J'ai dû faire un choix.
Bunu yapmak zorundaydım, Hepsi bu, Sana kaç kez anlattım.
- Je devais le faire, c'est tout.
Bana kızma Ernie. Yapmak zorundaydım.
Ernie, ne sois pas fâché contre moi.
Yaptığım şeyi yapmak zorundaydım.
J'ai dû agir comme j'ai agi.
Evimizi korumak için öyle yapmak zorundaydım.
J'ai dû agir ainsi pour sauver la Maison Gifuya.
Öyle yapmak zorundaydım. Bana arka çıkmadınız.
Vous m'avez pas soutenu.
Bunu yapmak zorundaydım.
J'étais obligé de faire Ça.
Yanlıştı ama yapmak zorundaydım.
Je crois que oui. Je ne me l'étais jamais demandé.
Yapmak zorundaydım.
J'ai dû.
- Yapmak zorundaydım.
- J'étais obligé.
Yapmak zorundaydım!
Je devais le faire.
Yapmak zorundaydım. Sağ olarak yakalanabilirlerdi!
Il le fallait. lls auraient pu les capturer vivants!
Bunu sana yapmak zorundaydım.
Je n'avais pas le choix.
Yapmak zorundaydım.
J'ai dû le faire, Mike.
Üzgünüm, konuşmanızı duydum, öyle yapmak zorundaydım.
Je suis désolé. Il fallait que je le fasse. J'ai tout entendu.
Birşey yapmak zorundaydım.
Il me fallait réagir.
Öldüğü zaman, yaşamak için bir şeyler yapmak zorundaydım.
Quand il est mort, j'ai dû gagner ma vie en faisant autre chose.
yapmak zorundaydım!
Je le devais!
Biliyorsun yapmak zorundaydım!
Vous savez que je le devais!
Bunu yapmak zorundaydım.
J'en avais besoin.
- Çünkü yapmak zorundaydım.
Parce qu'il le fallait.
Yapmak zorundaydım.
Je devais le faire!
Geçinmek için bir şeyler yapmak zorundaydım.
J'ai dû trouver quelque chose pour m'en sortir.
Ayağa kalkıp özel şovumu yapmak zorundaydım.
J'ai du me joindre à elles.
Yapmak zorundaydım.
Fallait bien.
Yapmak zorundaydım.
Je devais le faire.
Ne kadar mutsuz olduğunu görünce birşey yapmak zorundaydım.
J'ai vu que tu étais malheureux... et je devais agir.
Yapmak zorundaydım.
Il le fallait. C'était mon mari.
Çarpıcı bir şey yapmak zorundaydım.
Bresnavitch voulait ma peau.
Ama yapmak zorundaydım
Je n'avais pas le choix
Yapmak zorundaydım.
J'étais obligée.
Yapmak zorundaydım. Mecburdum.
J'étais obligée, il le fallait!
Fakat ne yaptımsa yapmak zorundaydım.
Il fallait que je fasse ce que j'ai fait.
Ama bunu yapmak zorundaydım.
Ou moi, j'ai changé.
Yaptığın şey - Yaptığım şeyi yapmak zorundaydım.
J'ai fait... ce que je devais faire.
Seni küçük pısırık, yapmak zorundaydım!
Il le fallait!
Artık şiddete inanmıyordum ama, bir şeyler yapmak zorundaydım.
Je ne croyais plus en la violence, mais il fallait que j'agisse.
Bunu yapmak zorundaydım.
Je devais le faire. Il le fallait.
Üzgünüm, Alta. Bunu yapmak zorundaydım.
Je suis desole, Alta.
Bir fark var. Don Juan balkonlara tırmanmak ve düello yapmak zorundaydı ve sanırım, bunu kadınlarını ayrı tutmak için yapardı.
Don Juan devait escalader des balcons, se battre en duel, et je crois qu'il cloisonnait ses liaisons.
Yapmak zorundaydık. Constanza ısrar etti sana dava açalım diye.
C'est le Juge Costanza qui nous a obligés à vous poursuivre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]