Yapmazsın tradutor Francês
973 parallel translation
- Umarım yapmazsınız!
Eh bien, j'espère.
Eğer beni dinlerseniz, hiç hata yapmazsınız.
Si vous m'écoutez... vous ne pouvez pas vous tromper.
- Öyle bir şey yapmazsın değil mi? - Bir şey yapmıyorum o adamlara o herifi sevmediğimi söyleyeceğim sadece.
Vous ne feriez pas ca Moi, pas, mais je dirai â des types que je n'aime pas ce gugusse
- Ama yapmazsın.
- Mais tu ne le feras pas.
- Yani yapmazsın.
- Vous ne voulez pas.
Ooo, tabii, siz hiçbir şeyi başkaları gibi yapmazsınız.
Ah! mais enfin... Vous ne pouvez donc rien faire comme tout le monde.
- Yapmazsın. Son şansını kullandın.
Tu avais une chance!
Pekala, yapmayacaksanız yapmazsınız.
Si vous ne voulez pas, vous ne voulez pas!
Sende biraz insalık kaldıysa bunu yapmazsın. Beni böyle bir suça ortak etme.
S'il reste une once d'humanité en vous, ne faites pas ça.
Çok edepsizsiniz. Bir şey yapmazsınız değil mi?
Vous êtes un sacré numéro.
Sen asla böyle bir şey yapmazsın, değil mi koca oğlan?
Vous ne feriez pas une chose pareille?
Bunu yapmazsın Craig.
Et tu n'aurais pas fait ça, Craig.
Bana yapmazsın.
Pas à moi.
Yapamazsın. Bana yapmazsın.
Pas moi.
Bir hastanın ateşi düşmeden ameliyat yapmazsın.
On n'opère pas un malade à chaud!
Budalaca bir şey yapmazsın, değil mi?
Rip, ne prenez pas de risques!
Judy hayatım, bir adama, bir kocaya başka bir kadını arzu ettiği için suçlu gibi davranamazsın. - Sen yapmazsın.
Judy, ce n'est pas parce qu'un époux s'intéresse à une autre femme qu'il faut le traiter en criminel.
Harika olurdu ama yapmazsın.
Ce serait merveilleux. Mais tu ne le feras pas. - Oui, monsieur?
Hayır, elbette yapmazsınız.
Évidemment!
Üniversite adamısınız. Herhalde, önemi olmayan hiç bir şey haricinde bir şey yapmazsınız. Bayım, niye buradayız?
Je suis sûr que vous ne cherchez pas à vous faire valoir.
- Bir sürü şey yapabilirsin Amy ya da hiç birini yapmazsın.
Tu es douée pour trop de choses. Pas moi.
- Albay, şu iz sürücülük işi... - Eğer istemiyorsan yapmazsın.
- À propos de votre offre...
Yaşlı Huk'a bunu yapmazsın, değil mi, delikanlı?
Tu ne vas pas tuer ton bon vieux Capitaine Crochet, dis?
- Hadi ama, eski bir dosta yapmazsın bunu, değil mi?
Tu ferais ça à un vieux copain comme moi?
- Bana bunu yapmazsın. - Neden olmasın?
Vous me feriez pas ça?
Kaptanla saçları bakımlı olduğu için işbirliği yapmazsın, komuta onda olduğu için işbirliği yaparsın yoksa işin biter.
On n'obéit pas à un capitaine pour sa coiffure, mais parce que c'est le chef. Sinon, vous ne valez rien.
Şaka bile yapmazsın.
On ne peut même pas plaisanter.
Bir şey bulamazsam bana ödeme yapmazsınız.
Si je ne trouve rien, vous me donnez rien.
Umarım siz vergi mükellefleri bunu sorun yapmazsınız.
J'espère que les contribuables n'y prêteront pas attention.
Umarım hiç şaka yapmazsınız.
Ne plaisantez sur rien.
Sen yapmazsın.
En tout cas pas vous.
Öyle yapmazsın, şuraya takman gerekir.
Tu devrais faire comme ça.
- Hayır. Eminim beni utandıracak bir şey yapmazsın.
Vous ne me mettrez pas dans l'embarras.
Ama bazen söylediğin herşeyi, yapmazsın değil mi?
On dit ça comme ça. J'en serais responsable, s'il arrivait quelque chose.
Ama bunu asla yapmazsınız, değil mi? Aman polisin eline geçmeyeyim.
Vous préférez que je l'évite, n'est-ce pas?
Tabiiki sen asla hata yapmazsın.
Bien sûr! Il n'est pas question de vous accuser!
Hiç yapmazsın. Çalı süpürgesi gibi.
Ils sont pleins de nœuds.
Eğer oyunun nasıl oynandığını biliyorsan, o zaman menun olacak birşeyler de bulabilirsin. Ama yapmazsın!
Vous trouveriez une raison d'être contente, si vous saviez jouer a ce jeu.
Bu yüzden bana bir şey yapmazsınız, öyle değil mi?
Vous n'allez pas punir un homme pour ça?
- Sen de yapmazsın. - Evet, kesinlikle yaparım.
- Et comment!
İstemiyorsan yapmazsın.
Tu ne fais que ce que tu veux.
Siz öyle şeyler yapmazsınız.
Ca ne risque pas de vous arriver.
Umarım o kara büyülerden birini yapmazsın.
J'espère bien que vous ne faites pas de magie noire. Non, non.
Seni şikayet edeyim de içeri tıksınlar. Böylece uzun süre bir daha yapmazsın!
Je m'en vais te dénoncer, ça te couperas tes envies!
Ama böyle bir şey yapmazsın Consuelo.
"Mais tu refuserais, Consuelo."
Sen hiçbir şey yapmazsın.
C'est jamais toi.
Hayır yapmazsınız.
N'y comptez pas.
Yapmazsın.
- Tu ne ferais pas ça.
Yapmazsın.
- Tu n'es pas sérieux.
Sen bunu yapmazsın.
Ça ne vous ressemble pas.
- Yapabilirsin ama yapmazsın.
Ça ne se fait pas.
yapmayacağım 170
yapma 5445
yapmalıyım 51
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmalıyız 39
yapma 5445
yapmalıyım 51
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmalıyız 39
yapmayın 745
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmamalısın 52
yapma bunu 151
yapmam 83
yapmak zorundayım 47
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmamalısın 52
yapma bunu 151
yapmam 83
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28