Öyle olduğunu biliyorsun tradutor Francês
136 parallel translation
Öyle olduğunu biliyorsun.
Vous le savez bien.
Öyle olduğunu biliyorsun.
Vous savez qu'elle savait.
- Öyle olduğunu biliyorsun.
Tu le sais bien.
Öyle olduğunu biliyorsun ama. Eşyalarımı toplayıp gideceğim.
Vous savez que c'est vrai, je vais m'en aller.
Öyle olduğunu biliyorsun, Tom.
Tu le sais bien, Tom.
- Öyle olduğunu biliyorsun.
- Bien sur.
Bu faydasız Susan, öyle olduğunu biliyorsun.
C'est sans espoir. Vous le savez.
- Efendim, gerekliyse... - Öyle olduğunu biliyorsun.
- Était-ce nécessaire?
Öyle olduğunu biliyorsun.
Tu le sais bien.
Bak, gerçekten minnettarım. Hadi ama, öyle olduğunu biliyorsun.
Tu sais que je te suis reconnaissant.
- Öyle olduğunu biliyorsun.
- Tu le sais bien.
Biliyorum ki sen bir palavracısın, sen de öyle olduğunu biliyorsun.
Je sais que vous êtes un imposteur et vous le savez.
- Öyle olduğunu biliyorsun.
Tu sais bien que oui.
- Tanrım, öyle olduğunu biliyorsun.
- Tu le sais bien, bon sang.
- Evet, öyle olduğunu biliyorsun.
- Moi? - Oui! Et on le sait tous...
Oh, öyle olduğunu biliyorsun.
Oh oui, tu l'es.
Kabul etsen de etmesende öyle olduğunu biliyorsun.
Tu sais qu'on parle du même endroit.
Öyle olduğunu biliyorsun.
Tu le sais.
- Öyle olduğunu biliyorsun.
- Assez pour le Roxbury? - Bien sûr.
Öyle olduğunu biliyorsun.
Bien sûr que non.
- Öyle olduğunu biliyorsun.
- Tu le sais que c'est vrai.
Öyle olduğunu biliyorsun!
Tu sais que ça l'est.
Öyle olduğunu biliyorsun, tatlım.
Tu le sais très bien, chéri.
Ondan daha güçlüsün, Sara. Öyle olduğunu biliyorsun.
Tu es plus forte que lui, Sara.
Evet aptal ve bence öyle olduğunu biliyorsun.
Si, il l'est! Et je pense que vous le savez.
Öyle olduğunu biliyorsun.
Vous le savez.
Öyle. Öyle olduğunu biliyorsun.
Tu le sais...
Bu bizim son şansımız. Öyle olduğunu biliyorsun.
C'est notre seule chance, tu le sais.
- Öyle olduğunu biliyorsun, Fatima.
Hein? Tu le sais aussi bien que moi.
- Öyle olduğunu biliyorsun.
- Vous le savez.
Hey, burada sen mafyayı yoluyorsun, öyle olduğunu biliyorsun.
Sache que tu viens d'envoyer promener la mafia!
Öyle olduğunu biliyorsun. - Tamam.
- Bien sûr.
- Öyle olduğunu biliyorsun. Merhaba millet.
- Salut, tout le monde.
Öyle olduğunu biliyorsun.
Tu le sais très bien.
O küçük hikayelerini uydurmaya başladığında - Onların sadece küçük hikayeler olduğunu biliyorsun, ama onlara öyle körü körüne inanmamızı istiyor ki sen de keşke inanabilsem diye düşünüyorsun..
Mais quand il raconte ses petites histoires, il y croit tellement lui-même qu'on ne peut que...
Açıkça ne gibi olduğunu biliyorsun, ama daha önce hiç hissetmedim. Yeni bir şey ve öyle tuhaf ki.
Vous connaissez bien ça, mais pour moi c'est étrange.
Öyle mi? Aşkın ne olduğunu biliyorsun demek?
L'amour, ça te connaît?
Nerede olduğunu biliyorsun, öyle değil mi Büyük Al?
Tu sais où elle est, ta queue, Big Al?
Ölmüstü. Öyle oldugunu biliyorsun.
Il l'était et tu le sais.
Yarın evleniyorsunuz değil mi? Öyle olduğunu biliyorsun.
- Avez-vous l'intention de vous marier demain?
Biliyorsun Garcia hiçbirşey kanıtlayamıyor olabilir ama sen ve ben, ikimizde kimin sorumlu olduğunu biliyoruz öyle değil mi?
Garcia pourra peut-etre rien prouver. Mais nous connaissons le responsable, n'est-ce pas?
Öyle olduğunu nasıl biliyorsun?
- Comment pouvez-vous le concevoir?
Biliyorsun, seni arabada öyle görünce, Senin şey olduğunu düşündüm...
Quand je t'ai vu dans cette voiture, j'ai cru que tu étais...
Bütün bu zamanlar seni tanıdığımı sanırdım, Her zaman senin... hep öyle olduğunu sanırdım, biliyorsun. Rayların diğer tarafındaki garip çocuk, hayatta hiç bir yere gitmeyen.
Depuis que je te connais, je t'ai toujours vu... comme quelqu'un d'étrange, un peu décalé.
Onun hayatta olduğunu biliyorsun ama nerede olduğunu bilmiyorsun öyle mi?
Il est en vie, mais vous ignorez où?
Öyle sessizsin ki ben gürültü yapıyorum ve sen iyi olduğunu biliyorsun.
Moi, je fais du bruit, alors tu sais ce qui marche.
Sen bunun hangi... "şekilde" olduğunu biliyorsun, öyle mi?
Et vous savez ça comment?
Ajan Zero'nun kim olduğunu biliyorsun demektir bu, öyle değil mi?
Alors tu connais l'Agent Zero, pas vrai?
Öyle olduğunu sen de biliyorsun.
Tu le sais bien.
Tabutun içinde gerçekten ne olduğunu biliyorsun, öyle değil mi?
Tu sais ce qu'il y a vraiment à l'intérieur?
Neden öyle diyorsun bana? Adımın Claire olduğunu biliyorsun.
Arrête, je m'appelle Claire!
öyle olduğunu biliyorum 56
öyle olduğunu sanmıyorum 25
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
öyle olduğunu sanmıyorum 25
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle mi diyorsun 87
öyle oldu 102
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyle bir şey demedim 65
öyle oldu 102
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyle bir şey demedim 65